Hem global camiada hem de Türkiye özelinde siyasi ve ekonomik haber akışının yoğun olarak yaşandığı günlerden geçmekteyiz.

Hatırlayacak olursak en son gerçekleşen politika faiz artışı beklentilerin oldukça üzerinde; çoğu kişi ve kurum tarafından tahmin edilmesi zor bir hamle oldu. Aslına bakarsak bu durum sizlerle paylaştığım ilk yazımda da altını çizerek belirttiğim yeni ekonomi anlayışıyla başlayan süreç dahilinde, hem yabancı yatırımcılar hem de yerli yatırımcılar tarafından yakından izlenecek olan; rasyonel zemine geçiş ve yapılması gereken tüm adımlardaki hür irade sınırı sorunsalı adına da büyük bir mesaj niteliği taşımaktadır.

Akabinde bu artışla beraber Dolar TL tarafında da kısa vadeli sert bir geri çekilme yaşandı. Gözlemlediğimiz bu hareketi bir anomali olarak nitelendirmek mümkündür. Bu hareketle henüz orta vade trendin değişmediğini, teknik olarak kısa vade de önceki önemli direnç ve destek seviyelerinin geçerliliğini koruduğunu, ancak hareketlerde kontrollü bir yaklaşımında devam ettiğini söylemenin yanlış olmayacağı kanaatindeyim.

Yine bu hafta TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileri dikkat çekicidir. Özellikle aylık bazda açıklanan %9,09 luk oranı iyi okumak gerektiğini düşünüyorum. Yakın dönemde bu konuda sık sık eleştirilen TÜİK verilerinin geldiğimiz süreçte gerçekleri şeffaf bir şekilde yansıtmaya çalışıyor olması da sevindiricidir.

***

Ancak çözülmesi gereken en büyük sorunumuz olan enflasyon noktasında yaşanan gelişmeleri irdeleyecek olursak mevcut durumun bir anda düzeleceğini beklemek gerçekçi olmayacaktır.
Sn. Şimşek’in de her fırsatta ilettiği mesajlardan yola çıkarsak; enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarının sağlanmasında kararlı bir tutumun varlığına paralel, yakın zamanda farklı alanlarda yeni adımların atılması oldukça muhtemel meşakkatli bir sürecin içerisindeyiz.

Bu bağlamda belirtmek gerekir ki geçmişte yaşanılanların telafi süreci kimse için kolay olmayacaktır. Kaldı ki mevcut politika faizi hala enflasyonun çok çok altındadır. Bu tabloda kademeli faiz artışların devam etmesi muhtemeldir. Önemli husus; seçim öncesi faiz artışlarında vites yükselerek mi devam edecek yoksa küçük adımlarla mı izleyip göreceğiz…

Ayrıca ifade etmek gerekir ki özellikle enflasyonla mücadele noktasında yalnızca para politikası tarafında atılması gereken adımların tek başına yeterli olmayacağı aşikar. Bu sorunların çözülmesinde bütünsel bir yaklaşımın hayata geçmesi oldukça kıymetlidir.

Yeri gelmişken değinelim. Konuya paralel olarak şu günlerde vatandaşlar tarafından dile getirilen bir başka beklentiye göre seçim öncesinde bir miktar serbestliğin sağlanabileceği yönünde adımların atılabileceğidir. Eğer böyle bir süreç araya sıkışırsa yapılan tüm uygulamaların sekteye uğrama riskini de unutmamak gerekir.

Enflasyonun dışında kur istikrarı için de önemli bir yere sahip olan cari açık, üzerinde durulması gereken bir başka önemli husustur. Her alana doğrudan etki eden enerji fiyatlarındaki artış ve özellikle yaz sezonunun sona eriyor olması yakın dönemde ciddi bir kaynak ihtiyacını beraberinde getirecektir. Bu noktada körfez sermayesi ile yapılan anlaşmaların somut çıktıları ve batı sermayesi ile yapılacak sıcak temaslar son derece önem kazanmıştır. Yakın bir tarihte Amerika’da gerçekleşecek olan Goldman Sachs’ın düzenleyeceği buluşmaya katılacak olan heyetimizin gerçekleştireceği görüşmelerin sonuçlarını da merakla bekliyor olacağız.

***

Gelelim Borsa tarafına. Buradan sizlerle paylaştığımız; “İki Seçim Arası Ekonomik Gelişmeler Işığında Borsa” isimli ilk yazımda BİST100 endeksi henüz 7.000 seviyesini yeni gördüğünde, sebeplerini detaylıca açıkladığım üzere teknik olarak önümüzdeki günlerde 8.000’li seviyeleri değerlendirme ihtimalimizin yüksek olacağını belirtmiştim.

Bugün BİST100 endeksi 8.000 li seviyelerde…

Yine teknik olarak incelendiğinde TL bazında Endekste 8.000 seviyesini psikolojik bir destek olarak takip etmekteyim. Tekrar edecek olursak; özellikle Eylül ve Ekim ayı oldukça yoğun bir gündem içermektedir.  Altını çizerek hatırlatmakta fayda var ki; güncel haber akışı ve diğer tüm alanlarda yaşanacak gelişmeler ve atılacak adımlar bu hususta son derece önemlidir. Olası yukarı yönlü hareketlerde ise sırasıyla 8.250/ 8.580 / 9.000 seviyelerini takip ediyor olacağım. Ancak Dolar bazlı olarak 305’in kritik bir direnç olduğunu ve üzerinde kalıcı kapanışların gerçekleşiyor olması ayrıca önemlidir.

Bu noktada önümüzdeki süreçte küresel risk iştahının durumuna paralel yabancı yatırımcının tutumu, gelişmekte olan ülkelere olan ilgisi ve Türkiye’nin her alanda atacağı adımlar Borsa İstanbul’un yıl sonu beklenti hedefleri adına belirleyici unsur olacaktır. Detayları takip ediyor olacağız.

***

(Burada yer alan bilgiler herhangi bir sermaye piyasası aracına ve ya diğer varlıklara yönelik bir yatırım tavsiyesi, alım-satım önerisi ya da getiri vaadi değildir. Sadece şahsi yorum/görüş içermektedir. Yatırım Danışmanlığı hizmeti; yetkili kuruluşlar tarafından imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır.)