Yeni yılın ilk günlerinde, umutlarımızı tazeleyip hedeflerimizi revize ederken, yerel ekonomik kalkınma ve rekabetçi kent vizyonunun önemine biraz değinmek istedim. Çünkü içinde bulunduğumuz şu günler; yenilenme ve büyüme adına barındırdığı muazzam fırsatlarla birlikte, yerel toplulukların daha dinamik ve yenilikçi yapıya kavuşması adına gerekli stratejik yaklaşımların ve metodolojilerin belirlenebileceği kritik bir zaman dilimi olarak önem kazanmaktadır.

Bilindiği üzere, günümüz dünyasında ekonomik kalkınma sürecine dair ön plana çıkan en kritik faktör; katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerin üretimidir. Artık ekonominin lokomotifi olarak nitelendirilen yüksek teknolojiye dayalı inovatif ürün ve hizmetler, rekabetin koşulsuz şartı haline gelmiştir.

Bu bağlamda, ekonomik kalkınma için modernize edilmiş sistemlerin oluşturulması ve ileriye dönük stratejilerin geliştirilmesi, yerel kalkınmanın da temel itici gücü sayılmaktadır.

Modern anlayış, bir şehrin ekonomik başarısının sadece geleneksel endüstriler ve hizmetlerle değil, aynı zamanda hayatın olağan akışına uyumlu teknolojiler ve inovasyon kültürüne de bağlı olduğunu vurgulamaktadır. Girişimcilik, teknoloji ve inovasyon kültürü, kent gelişimi için kritik bir öneme sahiptir. Bu unsurlar bütüncül bir açıdan ele alındığında, rekabetçi, topluma ve çevreye duyarlı sürdürülebilir bir bakış açısının temelini yaratacak önemli bir yapı taşı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Belirtilen vizyon doğrultusunda şekillenecek ekonomik kalkınma süreci, ancak bireysellikten uzak ve yaşadığı şehre değer katmaya hevesli, liyakat esaslı tüm paydaşların içten duygularla bir araya gelmesiyle mümkündür. Küresel güncel trendlere paralel ortak hedefler doğrultusunda, şehrin refahı için güçlü bir dayanışma ve iş birliği platformları bu açıdan önem taşımaktadır.

İş dünyası, üniversite, sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarının bir araya gelerek hareket etmesi, kent vizyonunun yanında kentin marka değeri açısından da hayati bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, özellikle bahsi geçen girişimcilik, teknoloji ve inovasyon kültürü, yalnızca birkaç kişinin veya sınırlı sayıdaki kurumun şahsi çabalarıyla gerçekleşmesi mümkün değildir. Şehrin tüm dinamiklerinin yer aldığı yapıyla meydana gelecek sinerjistik etki, kentimizde var olan gün yüzüne çıkmamış potansiyellerin ortaya koyulabilmesi için de yeni fırsatlar yaratacaktır.

Bu sayede, şehre katma değer sağlayacak projeler; farklı disiplinlerden bireylerin bilgi ve deneyimlerinin sonucunda ortaya çıkacak ve teknolojiden beslenen, düşük maliyetli, kaliteli ürün ve hizmetlerin üretimi, mevcut talebi karşılamakla kalmayacak, gelecekteki ihtiyaçları da ölçülebilir düzeyde karşılamaya olanak tanıyacaktır.

Bu ekosistem; teknoloji tabanlı, yenilikçi, büyüme ve ihracat potansiyeli olan girişimlerin desteklenmesine öncülük ederek, ekonomik dinamiklerin güçlü yapıda şekillenmesine katkı sunacaktır. Aynı zamanda ekosistem, mevcut insan kaynağını işlevsel hale getirmekte ve nitelikli iş gücü yaratmada da kritik bir rol oynamaktadır.

İşletmeler, sivil toplum ve diğer kurumlar arası tamamlayıcı paydaşlıklar, ortak hedefler doğrultusunda sinerji yaratırken, en önemlisi büyük bir eksiklik olan modern bütünleşik yönetim anlayışına sahip küresel rekabet kapasitesi olan kooperatiflerin oluşumunu teşvik edecektir.

****

Gelişen inovasyon ve girişimcilik kültürü, yalnızca kentteki işletmeler açısından değil, aynı zamanda şehirlerin daha akıllı, sürdürülebilir ve yaşanabilir olması için de fırsatlar sunmaktadır. Artan nüfus ve kentleşme baskılarıyla teknolojinin sağladığı avantajlar, şehirlerin sosyal ve fiziksel dokusunun yeniden şekillendirilmesi sürecinde dijital dönüşümü zorunlu hale getirmektedir.

Yüksek teknolojiler, mevcut kent kültürlerine uygun bir şekilde entegre edildiğinde, sağlıktan eğitime, sürdürülebilir altyapı planlamalarından ulaşım sistemlerinin optimizasyonuna, enerji verimliliğinden diğer tüm kamu hizmetlerin iyileştirilmesine kadar geniş bir yelpazede çözümler sunmaktadır.

Yerelde oluşacak bu ekosistemin yaratacağı vizyon; bahsi geçen tüm unsurları birleştirerek, geleneksel anlayışın ötesine geçip, şehirleri yalnızca işlevsel mekanlar olmaktan çıkararak gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayacak, çevre ve insan odaklı yaşam alanlarına dönüştürmeye katkı sunacaktır.

Bölgesel Belirsizliklerin Gölgesinde Ekonomik İstikrar Makale: Bölgesel Belirsizliklerin Gölgesinde Ekonomik İstikrar