MHP’nin mahkemelerde kongre arayışı...

Dokunulmazlıkların mecliste görüşülmesi...

CHP’nin dokunulmazlıklar konusunda ikircikli tutumu...

Yine CHP’nin HDP’nin dümen suyuna girmesi, oylamada yan çizmesi...

AK Parti kongresi..

PKK’nın eylem yapmasına karşı çıkan Dürümlü Köy’ünde yaptığı katliam...

Bu katliama karşı sesleri çıkmayan “Bildirici Akademisyenlerin” ve destekçilerinin sessizliği...

Bütün bu olaylar gündemimizi hafta boyu işgal etti.

Partilerde çalkantılar oluşturdu.

Yaşananların her biri ayrı ayrı yazı konusu.

Ama biz kısaca değineceğiz.

***

MHP’de durum hiç iyiye gitmiyor.

Birbirleri için hiç düşünmeden ölüme gidenler “düşman kardeşler” gibi.

MHP’de biriken hatalar, teşbihte hata olmaz “Halının altına süpürülen” sorunların hesabının sorulma arzusu “Akl-ı selimi” rafa kaldırmış durumda.

Bir tarafta Genel Merkez partide operasyon yaptırmam telaşında.

Diğer taraf bu başarısızlığın bedeli ödenmeli iddiasında.

Konumuz sadece MHP olmadığı için konuyu derinleştirmeden değerlendirelim.

Evet; paralel yapının şurasında burasında olan bir takım insanların, son günlerde MHP’de, özellikle Akşener’i destekleyerek siyasi hesaplar peşinde olduğu aşikar.

Bu kesim, sığınacak ve oradan Erdoğan’la mücadele edecek mevzi arayışındadır.

Bu mücadeleyi sürdüreceği başka siyasi zemin yoktur.

HDP ve CHP ile ittifakından istediğini alamamıştır.

7 Haziranda muhalefet bloğu oluşturmada elde ettiği başarıyı, iktidar oluşta gösteremedi.

Bloğu Bahçeli parçaladı ve iş göremez hale getirdi.

AK Parti - MHP koalisyonu da kurulamayınca bununda faturası Bahçeli’ye kesildi.

Yerinden memnun olmayan ülkücüler üzerinden MHP’de yönetim değişikliği talebi yükseltildi.

Bu talebin yükseltilmesinde, içeride ve dışarıda birleşen “Erdoğan” karşıtları var.

Bunların adayı da bize göre Akşener.

Çünkü onun üzerinden merkez sağ seçmenin MHP’ye gelmesi öngörülüyor.

Diğer adayların bu potansiyelinin olmadığı düşünülüyor.

Şimdilik Genel Merkez cephesi bir adım önde.

Sular durulursa MHP’de yönetim değişikliği kaçınılmaz.

Bahçeli’nin daha fazla direneceğini sanmıyorum.

Üzerinde ittifak edilecek hareketin içinden gelen bir adayla kongreye gidilir.

***

Dokunulmazlıklar karşısında parti içinde bütünlüğü sağlayamayan HDP’nin arkasına takılan Kılıçdaroğlu bizi şaşırtmadı.

Dokunulmazlık oylamasında takındığı ikircikli tavrına rağmen, referandum korkusuyla dokunulmazlığı geçirecek destek CHP’den geldi.

Beklendiği gibi dokunulmazlıklar kaldırıldı.

Milletin iradesine uyuldu.

CHP bütünlüğünü korumak için “Laiklik” argümanına sarıldı.

Oylama öncesi bir atakla meclis başkanı üzerinden yaptı bunu.

Şimdilik vaziyeti kurtarmış olsa da, dokunulmazlıklarla ilgili tutumu epey başını ağrıtacak.

Belki de, beklenen yol ayrımı, MHP’den daha çok, CHP’de yaşanacak.

CHP açısından bu risk daha fazla taşınamaz.

Sorun “Laiklik sosuyla” kapatılacak gibi değil.

***

PKK’nın Dürümlü’de yaptığı katliam, örgütün ne kadar acımasız olduğunu bir kez daha gösterdi.

Bölge halkının böyle bir örgüte karşı, kendi imkânlarıyla direnmesi mümkün değildir.

Devletin o bölgede yaşayan vatandaşlara kesinlikle güven ve destek vermesi lazım.

Devlet tarafından bu güven verilmezse sıkıntının büyümesi kaçınılmazdır.

Bu bakımdan devletin en üst makamından “Son teröriste kadar” vurgusu önemlidir.

AK Parti’ye Genel Başkan adaylığı açıklandığında Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’a giderek kararlılık göstermesi de çok anlamlıdır.

“Barış olsun” gerekçesiyle devlete silah bırakma çağrısı yapan “Akademisyenlerin” işlenen katliam karşısında sessiz kalmaları, neye hizmet etmek istediklerinin göstergesi sayılmalıdır.

Bunların haklarında dava açılıyor diye destek çıkanların, bu katliam karşısında sessizliği de gözden kaçmamıştır.

***

Bütün bu karmaşa içinde vatandaşın yönelişi ise istikrardan yanadır.

İstikrarı temsil eden AK Parti ve 2. olağan kongresini isterseniz zaman ve zemin müsaade ederse daha sonraki yazılarda değerlendirelim.