Her sene eğitim öğretim yılı başlarken velilerde yaşanan telaş bu yılda tekrarlanıyor.

Malum eğitim zorunlu.

Hem de on iki yıl.

Devlet, yasal olarak vatandaştan altı yaşında iken evladını alıyor ve bu süreç en az 18 yaşına kadar devam ediyor.

Sonra öğrenci üniversiteye kazanırsa bu süreç beş altı yıl daha devam ediyor.

Devlete altı yaşında teslim ettiğiniz evladınızı, devlet size yirmi dört yaşlarında geri veriyor.

Tabi, öğrencilerin çoğunluğu için iş güç yok.

İşi, siz veya evladınız bulacaksınız.

Evladınız bunun için KPSS sınavına girecek.

Bunun için KPSS’den yüksek puan alırsa devlet kadrosunda yer almak için, 2015’te yaşanan FETÖ ihanetinden sonra konulan mülakat ve güvenlik engeli ile karşı karşıyasınız.

Mülakata çağrılırsanız bile, iş için tavassutta bulunacak siyasi aramak gerekir.

Bu zorlukları aşmak için vatandaşlarımız eğitime, özellikle "Akademik eğitime" çok önem veriyor.

Bu safhada hata yapmak istemiyor.

Çocuğunu okula kayıt yaptırırken kılı kırk yarıyor.

Bu süreçte hem iyi bir okul, hem iyi bir öğretmen arıyor.

Zira altı yaşında eğitime başlayan çocuk için alacağı eğitim önemlidir.

Hem "Karakter eğitimi" hem "Akademik eğitim" açısından sürece doğru yerde ve doğru kişiyle başlamak dertleri.

Bu isteğinden dolayı hiç bir vatandaşı kınayacak değiliz.

Eğitim için tespitimiz şudur.

Eğitimciler var olan sistemden muzdarip, veli muzdarip ve öğrenci muzdarip.

Eğitim Bakanlığı öğrencileri “Yarış atına” sokmamak için müfredat hafifletir.

Öğrenciler üzerinde “Akademik baskı” olmasın diye çırpınır ama ortaokul son sınıfında girecekleri sınav sebebiyle bu baskı, eğitimin paydaşları üzerinde varlığını acımasızca sürdürür.

Zira okul ve öğretmen performansları yapılan sınavlara göre değerlendirilmektedir.

"Ölçme ve değerlendirme" için elde işe yarar başka bir yöntem yoktur.

Öğrenci ilk sınavda istediği okula girememişse "Verilen emeklere yazık!" denilecek durum ortaya çıkar.

Veli ve öğrenci açısından ilk sınav önemlidir ama son değildir.

Lise eğitiminden sonra yapılacak Yüksek Öğretime giriş sınavı “Akademik eğitim” almak isteyen öğrencilerin önünde hala umut olarak durmaktadır.

Yeniden ve yeni bir heyecanla "İyi üniversitelere" girme arayışı başlar.

Ve lise bittiğinde devletin sorumluluğu ve “Akademik eğitime giriş yarışı da” biter.

Çocuğunuz iyi veya kötü, istediği veya razı olduğu bir üniversiteye kapağı atar.

Artık yirmi dört yaşında size geri verilen kız veya erkek evladınızın bütün sorumluluğu size aittir.

Artık taşıyın bu yükü taşıyabiliyorsanız.

Sosyal mecrada konuyla ilgili bir tespit yazısı paylaştım.

Böyle iyi mi, devam edelim mi? diye sordum.

Yaptığım paylaşım üzerine çok farklı yorumlar aldım.

Katılır mısınız bilmem.

Bu yorumlardan bazılarını sizinle paylaşıyorum.

***

“Üstad bir de bozup tanınmayacak hale getirip veriyor.” Osman Yalçın

 

“Türkiye’nin ilk sorunudur bu.” Ahmet Işkan

 

“Eğitimin temel problemi çocuğa yön vermek yada rehber öğretmen yokluğu olduğu eleştirisi getirseydiniz haklı olabilirdiniz. İşsizlik problemine gelince işsizlik kalifiyesiz insanlarda var fabrikalar kalifiye eleman bulmak için kendi içlerinde meslek okulları açmışlar gel gör ki veliler çocuklarının meslek sahibi olmaktansa üniversite mezunu olmasını istiyor.”

Muzaffer Oğuz Özyiğit

 

“Çocuk yetiştirmiyor uzaya uydu fırlatıyoruz. Görevi tamamlanıp geldiğinde fikren zihnen kopuk, kolunu kaldıramayacak kadar yorgun, hurda yığını oluyorlar. Bizim nesil asıl kayıp nesil, ana babaların "Azrail" olduğu devirde evlat, evlatların "Azrail" olduğu devirde ana baba olduk.

Kayboluyorlar, küresel çöplük zırvasında ve bir şey yapan yok.” Sema Kaloğlu

 

“Devlet elinden gelenin en iyisini yapıyor 90 yıldır ülkeyi yöneten Yahudi köpeklerinin yıkıntılarını imara çalışıyor, bir de senin gibi kardeşlerin desteği yerine kösteğiyle uğraşıyor

Yedi başlı kahpe Haçlı canavarlarıyla savaşırken sizin tutumunuz çok düşündürücü ve çok kötü”

Metehan Mesut Konuklar

 

“Gerçekten yazık hem insan kaynağı hem para boşa gidiyor.” Efrani Şair

 

“Bu yazıda iktidar eleştirisi değil sistem eleştirisi görüyorum. Bu kadar (eğitim)den sonra bari okuduğunu anlayabilen bir nesil yetişmiş olsaydı.” Levent Topludal

 

“Sevgili Ali ihsan abi devlet bu hata ise bu hatayı 14 ağustos tan sonra 10 gün dür mü yapmaya başladı???? Sende bir nebze eğitim camiasının içindesin. Neden Ahmet Davutoğlu'na tepki gösterilmeye başladıktan sonra rengini duruşunu değiştirmeye başladın. Tam olarak ta 14 Ağustos itibarıyla açık açık muhalefet etmeye başladın... Bu sıkıntı önceden yok muydu? Bilmiyor muydun? Biliyorsan neden hani hep doğrucusun ya neden önceden bunu şimdiki gibi açık açık eleştirmiyordun? Tahsin Güder

 

Sizlerin de elbette konu hakkında rahatsızlıklarınız vardır muhakkak.

Niyetimiz gelecek için ama….

Halimiz de bu...

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!