"Düşünmemeye çalış" der, düşünmemeye çalışır, kendimizi bir şeylerle oyalamayı deneriz. Sonra bir bakmışız ki daha fazla düşünüyor daha fazla mücadele ediyoruz o düşünceyle. Daniel Wegner'ın (1987) ironik işleme teorisi bu konuyu şöyle açıklıyor: Bir şeyi düşünmemeye çalışmak o şeyi düşünme sıklığımızı artırır. Bunun bir nedeni ise zihnimizin bir kısmının o şeyi düşünüp düşünmediğimizi kontrol ederken bize o düşünceyi daha çok hatırlatmasıdır. Deneyelim, size "sakın beyaz bir ayıyı düşünmeyin" desem zihninizde ilk canlanan ne olur?  Beyaz ayı, değil mi?. Bir diğer mesele ise düşünmemek için yaptığımız her eylemin zamanla o düşünceyi daha sık hatırlatan bir uyarıcı haline gelmesidir.

Bir kişiyi, olayı ya da durumu düşünmemeye çalışmak onun zihinde daha çok yer almasına neden oluyorsa, ne yapmalıyız ? Bir kaç önerim var..

1)Düşünce ya da duygu unutmaya çalıştığınız her neyse varlığını şefkatle kabul edin. Belki sizden bir parça belki geçici bir misafir ama var ve zihninizde.

2)Düşünce paydosları vermek: Başka bir tabirle  kontrollü şekilde düşünmek. Günün hangi zamanında o düşünceye yoğunlaşacağınızı önceden planlamak. O süre içinde düşünceye yoğunlaşmak, mümkünse sansürlemeden yazıya dökmek.

3)Devam etmek: Unutmak ya da düşünmemek için değil hayat devam ettiği için o olgunun  etrafına yeni deneyimler eklemek. Tek bir odakta kalmamak düşünceyi yok etmese de daha kontrollü hale getirecek etkisini azaltacaktır.

4)Çözüm odaklı olmak:Bu düşüncenin sizin için anlamı ne? Neden düşünmemeye çalışıyorsunuz? Çözümleyebileceğiniz bir durum varsa planlamak, gerekirse yardım almak.

Sevgiyle ve umutla kalın.