6 Şubat depremiyle birlikte ülke olarak derinden sarsıldık. Acımız da kaybımız da çok büyük. Yakınlarını kaybedenler için baş sağlığı, yaralılara acil şifalar geride kalanlara sabır ve umut diliyorum. Çok zor bir hafta geçirdik ve biliyoruz ki depremi doğrudan yaşayanlar içinde şahit olanlar içinde etkisi yıllarca sürecek bir süreç, kitlesel bir travma söz konusu.

Depremi doğrudan yaşayanlar için oldukça travmatik geçen bu süreç, depremi hissetmeyen ancak bir şekilde şahit olan kişilerde de ikincil travma denilen bir duruma ya da yoğun stres belirtilerine neden oldu. Bu süreçte sizler de yoğun öfke, kaygı, korku, çaresizlik, boşluk duygusu, ani duygusal iniş çıkışlar deneyimliyor olabilirsiniz. Her an deprem olacakmış kaygısıyla uyuma güçlüğü, güvensizlik hissi ya da migren, mide bulantısı gibi bazı somatik belirtiler yaşıyor olabilirsiniz. Depremzedeleri düşünerek hayatta olmaktan, içtiğiniz kahveden, sıcak evinizde oturmaktan ya da uyumaktan utanıyor hatta yoğun bir suçluluk hissediyor olabilirsiniz. Yalnız olmadığınızı söylemeliyim..

Bunların hepsi anormal bir duruma verdiğiniz normal tepkiler.. Bedeninizin, zihninizin yaşadığınız yoğun strese cevabı..

Toplum olarak iyileşmemiz zaman alacak. Ama biliyorum ki sevgi, anlayış, umut ve dayanışmayla yaralarımızı el birliğiyle sararken birlikte iyileşeceğiz.

Sizlere bu süreçten daha güçlü çıkabilmek, ruh sağlığınızı korumak ve desteklemek adına birkaç önerim var.

1)Doğru ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinin: Sosyal medya aracılığıyla çok hızlı bir bilgi akışı söz konusu. Ancak bu her bilginin doğru olduğu anlamına gelmiyor. Doğru yardımları ulaştırmak, doğru yerden yardım almak ya da doğru haberlerle takipte kalmak adına takip ettiğiniz kaynakların güvenilirliğini kontrol edin.

2)Medya etkileşiminizi sınırlayın: Ruh sağlığınızı korumak istiyorsanız izlediğiniz içeriklere dikkat etmeniz, sınırlamanız gerek. Her an kendinizi enkaz görüntülerine maruz bırakmayın. Her izlediğiniz görüntü biraz daha travmatize olmanıza, bu süreci daha zor atlatmanıza neden olabilir. Kendinize “Sürekli bu görüntüleri izlememin oradakiler için bir yararı var mı, daha faydalı ne yapabilirim?” diye sorabilirsiniz.

3)Yakınlarınızla bağlantıda kalın: Sosyal destek alabilmek ve ihtiyacı olanlara mümkünse sosyal destek vermek bu süreçte çok değerli. Sosyal varlıklarız. Bir arada kalmak, yalnız olmadığımızı bilmek, sarılıp, ağlayabileceğimiz, gerektiğinde yardım isteyebileceğimiz kişilerin varlığı iyi gelecektir.

4)Güçlü görünmek, iyi hissetmek zorunda değilsiniz: Ailem için güçlü olmalıyım, iyi hissetmeli duygularımı paylaşmamalıyım düşüncesiyle ilerlerseniz sonraki süreçte daha çok zorlanırsınız. Eğer içinizden geliyorsa ağlayın, sarılın, duygularınızı paylaşın. Yalnız olmadığınızı, paylaştıkça iyileşeceğinizi göreceksiniz.

5)Temel ihtiyaçlarınızı ihmal etmeyin: Duyguların toparlanması, iyi hissetme hali belki zaman alacak. Ama bu süreçte temel ihtiyaçlarınızı ( uyku, yemek, su, kişisel bakım vb) ihmal etmez, bedeninizi güçlü tutabilirseniz ruh sağlığınızı da desteklemiş olursunuz.

6)Günlük rutinlerinizi sürdürmeye çalışın: Hiçbir şey yokmuşçasına olağan akışı sürdürmek başlangıçta çok zor gelebilir. Travmatik durumlar en başta güvenlik algımızı sarsar. O çok güvendiğimiz dünya bir anda güvensiz ve belirsiz bir yer olur. Kaygı verir. Eski rutininizi ne kadar sağlayabilir ve sürdürebilirseniz o kadar  destekleyici olacaktır.

7)Yardım istemekten çekinmeyin: Yaşadığımız duygular çok benzer olsa da herkesin bu duygularla baş edebilme şekli, kapasitesi ve sahip olduğu kaynaklar birbirinden farklıdır. Eğer yaşadıklarınızla tek başınıza baş edemeyeceğinizi düşünüyorsanız profesyonel destek için mutlaka başvurun. Birçok uzman herkesin ulaşabilmesi için süreçte ücretsiz terapi desteği de vermektedir.

Peki ya çocuklarımız, onlara nasıl destek olalım?

Çocukları bu süreçten en sağlıklı şekilde çıkarmak biz yetişkinlerin sorumluluğunda. Dikkat etmemiz gereken bazı şeyler var..

1)Çocukların yanında izlediklerinize ve konuştuklarınıza dikkat edin: Tek bir görüntü dahi onların travmatize olup yoğun kaygı duymasına neden olabilir. Bu demek değil ki hiçbir şeyden haberleri olmayacak.

2)Doğru bilgilendirin: Çocuklar okul öncesi dönemde bile ebeveynlerindeki yoğun kaygıyı, bir yerlerde ters giden bir şeyler olduğunu hissederler. Bu nedenle çocuğa yaşına uygun bir dilde ve kaygı yaratmayacak şekilde, depremin ne olduğunu, ülkemizde bir deprem olduğunu ve orada bazı yıkımlar olduğunu,  yardım eden görevlilerin de olduğu bilgisini vermek gerekir. Ardından mutlaka evlerinizin sağlam ve güvende olduğunuzu paylaşmalısınız. Çocuğunuzu bilgilendirmeden bu süreci geçirmek, dışarıda duyacağı bilgilerle yoğun kaygı yaşamasına neden olabilir.

3)Soru sormasına izin verin ve dinleyin: Çocuğunuz bu süreçte deprem, ölüm, yaralanma gibi konularda sık soru sorabilir, endişelerini dile getirebilir. Konuşmak istediğinde dinleyin yaşına uygun bir dilde, sabırla yanıtlayın. Eğer o konuda ne kadar bilgi vermeniz gerektiğini bilmiyorsanız “Bunun cevabını şu anda bilmiyorum araştırıp sonrasında sana anlatacağım” diyerek zaman kazanabilirsiniz.

4)Sık temasta bulunun, sarılın, sevginizi dile getirin: Zorlu yaşam olayları çocuklarda da öncelikle güvenlik algısını etkiler. Bol temas ve sevgi ifadesi daha iyi hissetmelerine yardımcı olacaktır. Eğer çocuğunuz birlikte uyumak ister ve korktuğunu dile getirirse bu süreçte yanınıza yatmasına izin verin. Eğer mümkünse siz onun yatağında uyuyun.

5)Oyunun gücünden ve metaforik hikayelerden yararlanın: Çocuğunuzla olabildiğince oynayarak ya da oynamasını sağlayarak oyunun iyileştirici gücünden yararlanın. Diğer taraftan deprem konusunda yazılan metaforik hikayelerde çocukların kaygısının yatışmasına ve süreci anlamlandırmalarına yardımcı olacaktır.

6)Ağlamalarını ve öfke nöbetlerini engellemeyin: Ağlamalar ve öfke nöbetleri çocuğun olumsuz duyguları boşaltarak rahatlamasına dolayısıyla iyileşmesine yardımcıdır. Duygularını ifade edebilmesi için alan ve zaman tanıyın. Hem kendinize hem de çocuklarınıza.

7)Hareket alanı verin: Çocukların duygu düzenlemesine yardımcı faktörlerden biri de harekettir. Mümkün olduğunca zıplamalı, sallamalı, koşmalı hareket içeren oyunlardan faydalanabilirsiniz.

8)Olabildiğince rutini sürdürün: Güvenlik algısını düzenlemek ve belirsizliği gidermek için olabildiğince günlük rutini sürdürmeye çalışın.

Umutla kalın.