1 Mayıs 2020 Cuma günü, bir jeotermal elektrik santraline ait kuyudaki jeotermal su taşıyan borulardan birinde, yapılan çalışma sırasında patlama meydan geldi. 200 dereceyi bulan kaynar jeotermal sıvının geçtiği borudan çıkan ağır metallerle yüklü buhar metrelerce yükseğe fışkırdı.

Patlama sonucunda ortaya çıkan sıcak sular ise çevredeki zeytin bahçeleri ve tarım arazilerine yayıldı. Jandarma, bölgeyi güvenlik çemberine alıp, kimseyi yaklaştırmazken, jeotermal firmasına ait iş makineleri ve vinçler patlayan borunun onarımı için uzun süre çalıştı. Vidanjör ve vinç ile suyun tahliyesi sağlandı.

Yaklaşık 5 saat sonunda fışkıran jeotermal buhar durdurulabildi.

Aslında 30.04.2020 gecesi 22:00 sıralarında bütün Aydın’ı ağır bir hidrojen sülfür kokusu sardı. İnsanlar evlerinin kapı ve penceresini kapatmak zorunda kaldı. Sosyal medyada ciddi tepkiler yükselmesine rağmen hiçbir resmi kurum açıklama yapmadı. Ertesi günü, yanı 01.05.2020 günü yaşanan boru patlamasıyla bu kokunun bağlantısının olup olmadığını henüz bilmiyoruz.

Bu borunun patlaması sonucu 5 saat boyunca doğaya binlerce ton jeotermal sıvının salınması ne gibi etkileri var?

Jeotermal kuyudaki borunun patlaması ile 5 saat boyunca doğaya salınan jeotermal buhar, Hidrojen sülfür (H2S), Karbondioksit (CO2), Amonyak (NH3), Cıva (Hg), Borik Asit (H3BO3), Radon, etan,metan, radon gibi ağır metallerle yüklü, zehirli bir bileşiktir[1].

Jeotermal borunun patlaması ile 5 saat boyunca onlarca metre yükseğe fışkıran jeotermal buharın bir kısmı hemen çevrede bulunan ekili ve dikili alanların üzerine indi. Fakat işin daha da kötüsü, bu buharın içerisinde bulunan Hidrojen Sülfür havadan ağır olduğu için atmosfere uçup gidemeyecek ve 42 gün havada asılı kalacaktır. Bu gazlar, salındığı bacadan 26 kilometrelik mesafeyi etkiler ve sonra yer yüzüne çöker [2].

Aydın’da 02.05.2020 gece yarısından sonra yağmur yağmaya başladı. Bir gün önce patlayan borudan doğaya salınan Hidrojen Sülfür ve ağır metaller, yağan yağmurla ağır ağır Aydının üzerine yağdı. Tarım alanları, sulama alanları, göletler, İkizdere Barajı, yeraltı su kaynakları ve tüm canlı yaşamı olumsuz etkilenme riski ile karşı karşıyadır.

Ne kadar bir alan etkilenebilir?

Yılmazköy’deki patlayan kuyunun olduğu noktayı merkez kabul edersek (esen rüzgarların etkisini hesap etmediğimiz takdirde) 52 kilometre çaplı dairenin içindeki her yer bundan olumsuz etkilenme riski ile karşı karşıyadır.

Şimdi sırayla sorularımı yöneltiyorum;

1.Söz konusu kuyudaki faaliyeti gerçekleştiren ilgili şirkete sorularım

a-Patlamanın gerçekleştiği kuyunun bağlı bulunduğu santral hangisidir?

b-Bu santralin Çevresel Etki Değerlendirme kararı var mı, varsa tarih ve adı nedir?

c-Patlamanın gerçekleştiği A-17 kuyusu Ken-2 Jeotermal Enerji Santrali (24 MWe) projesi" içinde olan bir kuyu olduğu halde, niçin KEN-1 jeotermal enerji santraline bağlanmaya çalışılmaktadır?

d-Patlamanın gerçekleştiği kuyuda, ÇED dosyalarında ayrıntılı olarak açıklanan ve her türlü olağanüstü duruma karşı hazırlıklı olunması gereken acil durum önlemlerini niçin gerçekleştirilmedi?

e-Borunun patlaması sonucunda 5 saat süreyle ne kadar miktarda jeotermal sıvı doğaya salındı? Doğaya salınan jeotermal sıvı nedeniyle yakın çevresindeki ekili ve dikili alanlar başta olmak üzere, Aydın ilindi çevresel unsurlar zarar gördü mü? Zarar gördü ise bunu nasıl tazmin etmeyi düşünüyorsunuz?

f-İlgili şirketin Genel Müdürü Mehmet Şişman Aydınpost ekranlarında 23.01.2020 tarihinde yayınlanan programda, santrallerinde her türlü güvenlik önlemlerinin alındığını, santrallerinde hiçbir riskin bulunmadığını ifade etmesine rağmen bu patlama nasıl gerçekleşti?

2.Aydın Valiliği’ne sorularım

Jeotermal elektrik santraline ait kuyulardan jeotermal su taşıyan borulardan birinde, patlama meydan gelmesi üzerine, Aydın Valiliği tarafından 01.05.2020 gecesi bir basın açıklaması yayınlandı[3].

Aydın Valiliği tarafından yapılan açıklama ile AY-17 üretim kuyusunun boru hattı ile 24.07.2014 tarihli ÇED Gerekli Değildir kararına sahip 24 MWe kapasiteli KEN-1 JES’e bağlantısının yapılması çalışmaları esnasında, uzun süredir aktif olmayan kuyuda biriken gazın basınçla dışarı çıkması nedeniyle oluştuğu ifade edilmiştir.

Açıklamanın devamında da “…AY-17 kuyusuna ilişkin; 13.06.2016 tarihli ve 15204869.220-02-E.4830 sayılı ÇED görüşü bulunmaktadır. AY-17 jeotermal üretim kuyusu, bağlantı yapılacak olan KEN-1 jeotermal enerji santrali ve jeotermal boru hatlarına ilişkin, idari yargıdan alınan herhangi bir yürütmeyi durdurma kararı bulunmamaktadır.” şeklinde açıklama yapılmıştır.

Bu açıklama üzerine Yılmazköy’deki davayı takip eden köylülerimize hukuki süreci sordum. Bana yapılan açıklamada;

Patlama olan A-17 kuyusunun "Aydın ili, Merkez ilçesi, Ilıcabaşı Mevkii'nde Ken Kipaş Elektrik Üretim A.Ş tarafından yapılması planlanan Ken-2 Jeotermal Enerji Santrali (24 MWe) projesi" içinde olan bir kuyu olduğu;

Bu proje için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen 05/11/2015 tarih ve 4021 sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı verildiği, bu idari işlemin iptali için açılan davada ayrıntılı bilimsel incelemeler ve değerlendirmeler sonunda Aydın 1.İdare Mahkemesi'nin 1 Mart 2018 tarihli 2015/1128 Esas, 2018/284 Kara sayılı kararı ile ÇED olumlu kararı iptal edildiği, temyiz başvurusu üzerine Danıştay 14. Dairesi’nin 2018/1307 esas, 2018/6590 karar sayılı ilamı ile kararın onanarak kesinleştiği,

Patlamanın gerçekleştiği A-17 kuyusu ile ilgili olarak verilen ÇED olumlu kararı iptal edildiği,

Aydın Valiliği açıklamasındaki "AY-17 jeotermal üretim kuyusu, bağlantı yapılacak olan KEN-1 jeotermal enerji santrali ve jeotermal boru hatlarına ilişkin, idari yargıdan alınan herhangi bir yürütmeyi durdurma kararı bulunmamaktadır" bilgisi de AY-17 kuyusunun çalıştırılmasını meşru kılamayacağı,

Söz konusu olan kuyu olduğu, bağlandığı santral olmadığı, söz konusu santral projesinde A-17 kuyusunun araştırılması gerektiği, zira o kuyunun Ken-2 Jeotermal Enerji Santrali projesi kapsamında olan bir kuyu olduğu, onun ÇED'i de mahkemece iptal edildiği ifade edilmiştir.

Sorular;

a-Patlamanın gerçekleştiği A-17 kuyusunun "Aydın ili, Merkez ilçesi, Ilıcabaşı Mevkii'nde Ken Kipaş Elektrik Üretim A.Ş tarafından yapılması planlanan Ken-2 Jeotermal Enerji Santrali (24 MWe) projesi" içinde olan bir kuyu olduğu ve bu projeye ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen 05/11/2015 tarih ve 4021 sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararının, iptali için açılan dava sonucunda Aydın 1.İdare Mahkemesi'nin 01.03.2018 tarihli, 2015/1128 esas, 2018/284 Kara sayılı kararı ile ÇED olumlu kararı iptal edildiği, temyiz başvurusu üzerine Danıştay 14. Dairesi’nin 2018/1307 esas, 2018/6590 karar sayılı ilamı ile kararın onanarak kesinleşmiş olması nedeniyle, nasıl KEN-1 jeotermal enerji santraline dahil edilmiştir?

b-Bir jeotermal kuyuya ait ÇED kararı iptal edildikten sonra başka bir ÇED projesine dahil edilmesi hukuki olarak doğru mudur?

c-Aydın Valiliği tarafından yapılan basın açıklaması ile “…Bugünkü yaşanan olay ise bir iş kazası olarak değerlendirilmekte olup, firma yöneticilerine bu tip olayların bir daha yaşanmaması için ikazlar yapılmıştır…”şeklinde açıklama yapılmıştır.

01.05.2020 günü yaşanan boru patlamasıyla ilgili olarak, patlamanın yarattığı çevre kirliliği nedeniyle, soruşturma gerçekleştirilecek mi?

d-Çevre kirliliğinin tartışmasız bir şekilde ortaya çıktığı bu patlama nedeniyle, ilgili ve sorumlular hakkında “ikaz edilme” dışında, TCK 181 ve 182 maddeleri uyarınca suç duyurusunda bulunulacak mı?

e-Meydana gelen patlama nedeniyle gerekli tedbiri almayan ilgili şirket hakkında herhangi idari bir yaptırım gerçekleştirilecek mi?

f-Borunun patlaması sonucunda 5 saat süreyle ne kadar miktarda jeotermal sıvı doğaya salındı? Doğaya salınan jeotermal sıvı nedeniyle yakın çevresindeki ekili ve dikili alanlar başta olmak üzere, Aydın ilindi çevresel unsurlar zarar gördü mü?

3.Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne sorularım

1 Mayıs 2020 Cuma günü, jeotermal kuyuda meydana gelen patlamayla ilgili olarak bu yazının yazıldığı ana kadar Aydın Büyükşehir Belediyesinden veya Özlem Çerçioğlu’ndan herhangi bir açıklama yapılmadı.

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, 08.02.2020 tarihinde gerçekleştirilen CHP 37. Olağan İl Kongresi’nde Aydın ile ilgili hava ölçüm sonuçlarını açıklayarak bundan sonra da ölçüm yapmaya devam edeceklerini ifade etti. Fakat 08.02.2020 tarihinden sonra başka bir sonuç açıklanmadı.

Sorular;

a-30.04.2020 ve 01.05.2020 tarihlerinde, Aydın Efeler ilçesinde ve özellikle de kuyu patlamasının gerçekleştiği Yılmazköy’de hava kirliliği ile ilgili olarak yapılan ölçümlerin sonucu nedir?

b-08.02.2020 tarihinden sonra Aydın’da gerçekleştirilen tüm hava kirliliği ölçüm sonuçları nedir? Neden bu sonuçları açıklayacağınızı ifade etmenize rağmen, bu güne kadar açıklamadınız?

c-01.05.2020 günü yaşanan boru patlamasıyla ilgili olarak, patlamanın yarattığı çevre kirliliği nedeniyle, soruşturma gerçekleştirilecek mi?

d-Çevre kirliliğinin tartışmasız bir şekilde ortaya çıktığı bu patlama nedeniyle, ilgili ve sorumlular hakkında TCK 181 ve 182 maddeleri uyarınca suç duyurusunda bulunulacak mı?

e-Borunun patlaması sonucunda 5 saat süreyle ne kadar miktarda jeotermal sıvı doğaya salındı? Doğaya salınan jeotermal sıvı nedeniyle yakın çevresindeki ekili ve dikili alanlar başta olmak üzere, Aydın ilindi çevresel unsurlar zarar gördü mü?

4.Efeler Belediyesi’ne sorularım

02.05.2020 tarihinde Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay'ın talimatıyla Efeler Belediyesi'ne bağlı tüm birimlerin müdürleri patlamanın gerçekleştiği olay yerine gelerek incelemelerde bulundu ve Efeler Belediyesi'ne ait "Gaz Ölçüm Cihazı" ile olay yerinde ölçüm yaptı. Belediye ekipleri jeotermal şirket hakkında tutanak tuttu.

Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay yaptığı açıklamada, "Yapılan işlemlerin kontrolsüz olarak yapıldığı zaman ne kadar tehlike arz ettiğini görüyoruz. Biz en başından beri söylüyoruz, bu kurulan tesislerin yerleşim yerlerinden ve üretim yapılan alanlardan uzak olması gerekiyor. Bugün yaşanılan olayla, tehlikenin ne kadar büyük olduğu ortada. Biz kimsenin para kazanmasına karşı değiliz. Herkes işini kurallarına göre yapacak" şeklinde beyanda bulundu.

Sorular;

a-Jeotermal kuyuda meydana gelen patlamayla ilgili olarak Efeler Belediyesi ekiplerinin 02.05.2020 günü yaptığı denetim ve ölçümler sonucunda, hava kirliliği ölçüm değerleri nedir?

b-01.05.2020 günü, patlamanın gerçekleştiği kuyunun da içinde yer aldığı santralin “İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatı” var mı?

Söz konusu santralin “İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatı” yoksa niçin bu güne kadar mühürleyerek kapatmadınız?

c-Efeler Belediyesi sınırları içinde, 01.05.2020 günü yaşanan boru patlamasıyla ilgili olarak, patlamanın yarattığı çevre kirliliği nedeniyle, soruşturma gerçekleştirilecek mi?

d-Çevre kirliliğinin tartışmasız bir şekilde ortaya çıktığı bu patlama nedeniyle, ilgili ve sorumlular hakkında TCK 181 ve 182 maddeleri uyarınca suç duyurusunda bulunulacak mı?

e-Borunun patlaması sonucunda 5 saat süreyle ne kadar miktarda jeotermal sıvı doğaya salındı? Doğaya salınan jeotermal sıvı nedeniyle yakın çevresindeki ekili ve dikili alanlar başta olmak üzere, Efeler ilçesinde çevresel unsurlar zarar gördü mü?

 

[3] Aydın Valiliğinden Yılmazköy Açıklaması

İlimiz Efeler İlçesi Yılmazköy Mahallesi Mevkii J-700 ruhsat Numaralı saha içerisinde bulunan bir firmaya ait AY-17 isimli kuyuda yaklaşık 20-25 metre yüksekliğinde ani buhar çıkışı oluşması nedeniyle Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğümüz personelince yerinde inceleme ve denetim gerçekleştirilmiştir.

Söz konusu buhar çıkışının; AY-17 üretim kuyusunun boru hattı ile 24.07.2014 tarihli ÇED Gerekli Değildir kararına sahip 24 MWe kapasiteli KEN-1 JES’e bağlantısının yapılması çalışmaları esnasında, uzun süredir aktif olmayan kuyuda biriken gazın basınçla dışarı çıkması nedeniyle oluştuğu anlaşılmıştır. Kuyuya çalışma sırasında boru indirildiğinden mevcut vana kapatılamamış, olay yerine vinç getirilerek jeotermal kuyudan borunun çekilmesi ile vana kapatılarak buhar çıkışı kesilmiştir. Söz konusu buhar ve gaz çıkışı yaklaşık olarak 20-25 metre yüksekliğe ulaşarak yaklaşık 5 saat sürmüştür.

Jeotermal kuyunun çevresinde yapılan incelemede taşan suyun civarda bulunan tarlalara yayılmaması için toprak havuzda biriktirildiği, etrafında bulunan arazilere jeotermal akışkanın taşmadığı, olay anında can kaybı ve yaralanmanın olmadığı, arazinin firmaya ait olduğu görülmüştür.

AY-17 kuyusuna ilişkin; 13.06.2016 tarihli ve 15204869.220-02-E.4830 sayılı ÇED görüşü bulunmaktadır. AY-17 jeotermal üretim kuyusu, bağlantı yapılacak olan KEN-1 jeotermal enerji santrali ve jeotermal boru hatlarına ilişkin, idari yargıdan alınan herhangi bir yürütmeyi durdurma kararı bulunmamaktadır.

Valimiz Sayın Yavuz Selim Köşger’in jeotermal kaynaklar konusundaki hassasiyeti kamuoyunca bilinmektedir. Sayın Valimizin talimatıyla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve YİKOB personelleri tarafından Jeotermal Santraller sürekli denetlenmektedir. Yine koku şikayetleri üzerine ilgili kurumlara verdiği talimatla; koku ölçümleri tüm santraller için yaz ve kış olmak üzere ikişer aylık periyotlarla yaptırılmakta ve ölçüm sonuçları kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Bugünkü yaşanan olay ise bir iş kazası olarak değerlendirilmekte olup, firma yöneticilerine bu tip olayların bir daha yaşanmaması için ikazlar yapılmıştır.