Nezaketi, insanlığı, devlet adamlığı ve siyasetteki duruşu, Kant’ın “saygı istemesek de karşımızdakine vermek zorunda kaldığımız bir haraçtır,” sözünde olduğu gibi ister istemez Nahit Menteşe’ye “Bey Efendi” dedirtiyor.

Çeyrek asırlık aktif politikada Ulaştırma Bakanlığı,(iki kez),Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı(iki kez) İç İşleri Bakanlığı, Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcığı görevlerinde bulunan  bir siyasetçinin onuruyla  kusursuz, lekesiz, tertemiz  bitirmesi herkese nasip olmaz.

O şansa erişenlerin başında da geçen hafta (31 Aralıkta) yitirdiğimiz altı dönem(24 yıl) Aydın’ı parlamentoda temsil eden Türkiye’nin “Nahit Abisi” Nahit Menteşe gelir.

Nezaketi, insanlığı, devlet adamlığı ve siyasetteki duruşu, Kant’ınsaygı istemesek de karşımızdakine vermek zorunda kaldığımız bir haraçtır,” sözünde olduğu gibi ister istemez Nahit Menteşe’yeBey Efendi” dedirtiyor.

Onun sahip olduğu bu saygınlığın arka planında ise başta Süleyman Demirel olmak üzere politikada kendine duyulan bu güvendir.

Orhan Kiverlioğlu  ılımlı kişiliğinden, sempatikliği ve çalışkanlığından etkilenen  Demirel Aydın milletvekili Nahit Menteşe’yi hep mühim görevlerde tutmaktan, yanı başında bulundurmaktan, ve ısrarla korumaktan vazgeçmediği izlenimine sahiptir.

 Nahit Menteşe, Selahattin Kılıç ve Yılmaz Ergenekon (Adalet Partisi) döneminde  “Demirel Cuntası” mensupları arasındadır,” der.. (Tanıl Bora, Demirel, s.291)

Nahit Bey’in ılımlı kişiliğinden, dürüstlüğünden etkilenerek güvenen yalnız Süleyman Demirel değildir.

Adalet Partisi Aydın İl Başkanı olduğu dönemde karşılaştığı Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Demirel’i genel başkanlığa getirmekle akıllı bir iş yaptıklarını söyleyerek yoksa Adalet Partisi’ne iktidar yolunun açılmayabileceğini ima edecektir.(Tanıl Bora a.g.e s.90)

12 Eylül sabahı “TSK yönetime el koymuştur. Hükümetiniz feshedilmiş, parlamento üyeliğiniz düşmüştür. Talimatını getiren subayın emirlerine uyunuz...”  mesajını ve zorunlu ikamet adresini Başbakan Demirel’e getiren de Nahit Bey’di”İrem Barutçu Gıyasettin Karaca, Darbeden Darbeye Siyasi Anılar s.346)

12 Eylül sonrası Necmettin Cevheri’nin kullandığı arabada Demirel ile birlikte Zincirbozan yolcusu Nahit Bey de vardı.

Nahit Bey’e güvenin temelinde yatan diğer bir neden devlet adamlığıdır ki,o “siyaset alanı ile devlete ait alanının” arasındaki çizgiyi çok iyi bilir ve hiçbir kamu görevlisini  kendi ricası da olsa,bir işte zorlamazdı.

Milletvekili olmadığı yıllarda bile gerek ılımlı ve sempatik tavrı gerek ektiklerinin bir ürünü çoğu bürokrat Nahit Bey’in bir dediğini iki etmemiştir.

1991 sonrası danışmanlığını yapan Fatih Atalık anlatır::Nahit Bey’in milletvekili  olmadığı 1999 sonrasında bir hemşerisi can güvenliğinden endişe duyduğu öğretmen  kızının Kırıkkale’den tayini için kendine ulaşır.Ancak bu tür nakiller bizzat Vali’nin  imzasıyla olur.

Nahit Bey yurt dışından Fatih Atalık’ı arar ve konu ile ilgili ricasını Vali Bey’e iletmesini ister. Sonuçta devrin Kırıkkale Valisi Behiç Çelikemri olur,” der, ve gereğini yapar, sorun da çözülür.

(Fatih Atalık Nahit Bey’in güvendiği 1991 sonrası milletvekilliğinin sona erdiği 1999 seçimlerine kadar Milli Eğitim, İç İşleri, Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı dönemlerinde kesintisiz danışmanlığını yapan öğretmen kökenli bir bürokrattır.

Ona “hiç hata yapmaz” diyecek derecede Nahit Bey’in güvenmesi gücün acemisini “ne oldum delisi” yapan Ankara’nın havasına kapılmaması ve kendisi gibi dürüst ve görevinin bilincinde olması nedeniyledir.

Baba oğul derecesindeki o karşılıklı güven olayı Nahit Bey’in işini kolaylaştırmıştır, demek Sezar’ın hakkını Sezar’a, İsa’nın hakkını da İsa’ya vermek olacaktır.)

Demirel’e bakılırsa liderde ahde vefa olmaz. Çünkü lider yükü çekendir. Ama Nahit Bey o konuda bir siyasetçi olarak aynı düşüncede değildir.

Müfit Bayraktar anlattı:

1970’li yıllarda Adalet Partisi’nde çıkan bir isyan sonrasında 41 milletvekili Ferruh Bozbeyli liderliğinde Demokratik Parti’yi kurarlar.

1974 Aralığında Aydın’dan  bu durumdan rahatsız olan  bir grup iki partiyi barıştırmak için Ankara’ya  giderler.Dönerkenki  kazada gruptan A.P Yenipazar İlçe Başkanı Mustafa Bayraktar vefat eder.

Cenazeyi Yenipazar’a Nahit Bey ve İsmet Bey birlikte getirirler ve üç gün Mustafa Bayraktar’ın taziyesinde ailesine eşlik ederler.

Ayrıca Nahit Bey siyasette partizanlıkla rekabetin arasındaki ince çizgiye de dikkat eder ve siyaseti seçimlerde yapar, diğer zamanlarda parti ayrımı yapmaz, herkese eşit davranırdı.

Ektiğini biçersin hesabı rakipleri de onunla olan ilişkilerinde aynı inceliği gösterirlerdi. Nahit Bey’in yengesi ve yeğeni Milas’ta bir hırsız olayında öldürülmüştü.

Cenazelerin tören günü dönemin CHP lideri Deniz Baykal da miting için Milas’a gelmişti.

Deniz Baykal mitingi iptal etmek istedi fakat Nahit Beysiz işinizden kalmayın” deyince mitingi cenaze namazı sonrasına ertelemişti.

Nahit Bey’in bir diğer ilkesi siyaseti hizmet odaklı yapmasıdır. Sadece o değil devrindeki çoğu siyasetçi aynı yöntemle siyaset yapar, Ali Naili Erdem’in Hasan Pülur’a verdiği bir mülakatta anlattığı gibi maaşlarını seçmenlerinin yol, otel ya da hastane giderlerine harcarlardı.

Eşlerinin yüküne hanımları da ortak olurdu. Nahit Bey’in eşi Birsen Hanım’ın sabahları işi erkenden kalkarak taşradan gelen misafirlere kahvaltı hazırlamak olurdu.

O nesil çoğu siyasetçi zenginleşmek şurada dursun devletten aldıkları aylık  yetmez, mal, mülk satarlardı.

Nahit Bey bile gerek Aydın’da gerek Milas’ta sata, sata taşınmaz bırakmamıştır. O kesimden çoğunun günümüzde evlerinden başka malı, mülkü bulunmamaktadır.

Velhasıl biz Aydınlılar Nahit Bey’den razıydık, hakkımız helal olsun,Allah da ondan razı olsun, ailesinin ve sevenlerinin başı sağ olsun.

Otoriterlik Coğrafya’nın Dayattığı Bir Kader Midir? Makale: Otoriterlik Coğrafya’nın Dayattığı Bir Kader Midir?