Latmos bölgesi doğa, tarih ne varsa bize sunuyor. Binlerce yıllık kaya resimleri, sadece bu yörede görülen bitki ve hayvan türleri, her döneme ait tarihi eserler, birbirinden ilginç gnays kayalar ve daha nice önemli değerlere sahip Latmos başta madenciler olmak üzere talan ediliyor.

Antik adı Latmos olan Beşparmak Dağları’nın en bakir alanlarında, “Yok artık” dedirten bir rüzgar enerji projesi başlatılacak. Muğla Milas’a bağlı Sakarkaya bölgesinden başlayarak, Anadolu Geçidi, Kayabükü, Narhisar, Konak, Ketendere köy arazilerinde ve Aydın Karpuzlu’ya bağlı Kızılcabölük, Yahşiler’den Tekeler’e kadar uzanan 33 kilometrekarelik geniş bir alanda 125 MW kapasiteli 30 adet rüzgar enerji türbininden oluşacak santral inşaatlarının yapılması düşünülüyor.

Rüzgar Türbinleri santrallerinin yapılacağı bölgeler, Latmos Dağları’nda madenlerden kurtulabilmiş en bakir bölgelerdir. 33 kilometrekarelik alanda tırların geçmesi için açılacak devasa büyüklükteki yolların yaratacağı tahribat korkunç olacaktır. Zaten madenciler ve yoğun kar hırsı bölgenin canını çıkarmaktadır.

Latmos Dağları’nın doğal peyzajının en güzel olduğu, dünyada eşi benzerinin olmadığı, hareketli bir yaban hayatının devam ettiği, kendine özgü yapısı bulunan ormanlık alanların bulunduğu, bitki çeşitliliği açısından endemik çok sayıda bitki ve hayvan çeşidinin bulunduğu, ilginç şekilli gnays kayalarıyla potansiyel bir jeoturizm ve ekoturizm alanı olabilecek güzellikteki bölgede bu projenin gerçekleşmesi halinde geri dönüşü olmayan bir tahribat yaratması ve sonuç olarak yok olun başlangıcı olacağı kaçınılmazdır.

Proje alanının batı kısmı, Büyük Menderes ve alanı ile birleştirilmesi düşünülen alanı kapsamaktadır.

Bu alanın içinde Anadolu’daki önemli keşiflerden biri sayılan Suratkaya’da bulunan Hitit Yazıtları, Bizans kaleleri, sekiz bin yıllık kaya resimleri, savunma yapıları, surlar, antik yerleşim alanları gibi pekçok kültür varlığı bulunmaktadır. Bahse konu olan bölgede keşfedilmesi gereken birçok kültür varlığının olduğu bilinmektedir. Bunların araştırılması için bile on yıllar sürecek bir zaman dilimine ihtiyaç vardır.

Bölge halkının en önemli geçim kaynakları olan Fıstık çamı tarımı, arıcılık, zeytincilik ve hayvancılık yüzyıllardır geleneksel bir şekilde yapılmaktadır. Bu RES projesinin gerçekleşmesi halinde, başta yöre insanları olmak üzere coğrafya olumsuz yönde etkilenecektir. Doğal hayat büyük zarar görecek, doğal ve kültürel kaynak değerleri açısından eşsiz özelliklere sahip, gelecekte önemli bir turizm alanına dönüşecek bölge büyük tahribata uğrayacaktır.

Zaten birçok bölge maden faaliyetleri nedeniyle delik deşik edilmiş vaziyette olup, bakir kalmış böylesine ait değerli bir alanın bozulmasına izin verilmemelidir. Sadece bir kısmı değil, bütün Latmos coğrafyası Milli Park ilan edilmelidir. Sadece bir kısmı ile yetinmek doğru değildir. İşin doğrusu ülkemizin tüm değerlerini korumak bizim boynumuzun borcudur. Millet olarak doların yeşilini değil, doğanın yeşiline sahip çıkmalı, onun için mücadele etmeliyiz. Yoksa yarın çok geç kalabilir, bizden sonraki nesillere kötü bir miras bırakırız. Daha çok para kazanma hırsıyla yanıp tutuşan şirketlere, bu şirketlerin yolunu açmak için her yolu deneyen bürokrasiye artık dur deme zamanı gelmiştir. Şirketler ve bunlatın yandaşları hiç bir korkusu olmadan hareket etmekte, tüm değerlerimizi üç kuruş kazanmak için gözlerini bile kırpmamaktadır.

Nedense Latmos Bölgesi konusunda sorumlu olan Muğla ve Aydın illerinin yerel yönetimlerinden, merkezi yönetimin temsilcilerinden, burada yaşayan odalardan, borsalardan, derneklerden ses çıkmıyor. Sadece konuya duyarlı birkaç demokratik kitle örgütü çabalıyor, o kadar. Burada yaşayan halka hizmet için gelenler nerde? Gücünü Anayasa ve kanunlardan alan ve asli görevi doğal ve tarihi çevreyi korumak olan ilgililer nerde? Hiç mi sorumluluk duygunuz yok, hiç mi vicdanınız yok? Artık bir şeyle yapma ve bölgeyi koruma zamanı gelmedi mi?

"Herkes, herşeyden sorumludur." (Dostoyevski)