15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan Gazeteci-Yazar Ahmet Altan çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Ahmet Altan dün gözaltına alınarak Vatan’da bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüştü. Bu sabah Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na getirilen Ahmet Altan çıkarıldığı İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından tutuklandı.  Kaçma şüphesinin bulunduğu belirtildi

Mahkeme kararında, şüpheliye yüklenen suçların yasada öngörülen ceza miktarı, işlendiği iddia edilen suçların önemli ve ciddi sayılan katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedeninin kanun gereğince varsayıldığı belirtildi. Kararda , "Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ve 6352 sayılı yasa ile değişik 5271sayılı CMK’nın 100. ve devam eden maddeleri uyarınca şüpheli hakkında tutuklama yasağı ve yargılama engeli bulunmadığı, alması muhtemel ceza gözönünde alındığında kaçma şüphesinin bulunduğu, işin önemi verilmesi beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı 13. maddesinde ifade olunan ölçülülük ilkesi uyarınca daha hafifi koruma önlemi olan adli kontrol tedbiri uygulamasının bu aşamada soruşturmaya konu suç ve bu şüpheli açısından yetersiz kalacağı ve amaca hizmet etmeyeceği kanaatine varılmıştır" denildi.

Mahkeme tutuklanmasına karar verdi

Ahmet Altan’ın avukatlarının serbest bırakılma istemlerini reddine karar veren mahkeme, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından tutuklanmasına karar verdi. "Beni tutuklamak için büyük bir çaba ve arzu olduğunu görüyorum"

Ahmet Altan mahkemedeki ifadesinde, "Suçlamaların ne olduğunu kavrayamıyorum. Benim bildiğim hukuk eylemler ile ilgilenir. Suç olan bir eylemi saptar ve kanıtları ortaya koyar. Ben öyle bir dava ile karşı karşıyayım ki dehşet verici bir suçlama var. Ama en küçük bir kanıt yok. Bu dava öylesine kanıttan yoksun bir dava ki beni tutuklatmak için telaş içinde olan savcı bayram arefesinde sabaha karşı evime 'İnsan bilincinin algılamayacağı mesajlar verdiğim' suçlamasına dayandırmıştır. Bu suçlama ile gözaltına alındım. 12 gün terör şubesinin nezarethanesinde yattım. 12 gün sonra mahkemeye çıkarıldım. Fakat savcı davanın başlangıcındaki bu tuhaf ve mantıksız suçlamayı bir anda sihirbaz topu gibi ortadan yok etti. Geriye bu suçlamaya bağlı olarak söylediğim diğer korkunç suçlamalar kaldı. Terör örgütü üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak gibi bir suçlama kaldı. Bu suçlamaları başlangıçta dediğim gibi insan bilincinin algılamayacağı mesajlara bağlamıştım. Beni tutuklamak için büyük bir çaba ve arzu olduğunu görüyorum. Ama sanıyorum ki bir mahkeme salonunda arzu ve çabalardan çok kanıtlar ile konuşmak gerekir. Hukukun ve hukukun temelini oluşturduğu devletin ciddiyeti ve gücü belgelerde ve kanıtlardadır" dediği öğrenildi.