EYT hakkında yapılacak yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesini neredeyse 2 milyon 250 bin vatandaş tarafından bekleniyor. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan milyonların beklediği EYT müjdesini verdi. Belirli şartları sağlayan EYT'liler yaşa takılmaksızın emekli olabileceği belirtti.

            Yapılacak düzenlemede 8 Eylül 1999 öncesi şartların geçerli olması halinde SSK’lılar için normal emeklilikte 5000, kısmi emeklilikte 3600 prim gününü doldurmaları yeterli olacak.

            Bu açıklamalar ile birlikte yazımızda öncelikle hizmet tespit davasını açma koşullarına değinilecek, ardından dava sonucunun EYT ’den faydalanma imkanı getirip getirmeyeceğine değinilecektir.

 

            Hizmet Tespiti Davası ne demektir ?

 

            Hizmet tespiti davası, sosyal güvenlik kurumuna hizmet süreleri hiç veya eksik bildirilen, sürekli çalışmasına rağmen işe giriş çıkış yaptırılan, SGK girişleri geç yaptırılan veya sigortasız çalıştırılan işçilerin, işverene karşı açacağı iş davası türüdür.

            İşçinin ölümü halinde iştirak halinde mirasçılar söz konusu olur. Bu durumda, tüm mirasçıların davaya dâhil edilmesi gerekmektedir.

            Anayasada yer alan sosyal güvenlik hakkına ilişkin olarak ortaya çıkan hizmet tespiti davası kamu düzenini ilgilendirir. 5510 sayılı Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu madde 86’da hizmet tespiti davası; aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalılar çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde iş mahkemelerine başvurarak prim ödeme gün sayılarını tespit ettirebilmek için açtıkları davadır.

            Örneğin; 2008 yılının Şubat ayında geçen 20 günlük bir sigortasız süre için hak düşürücü süre, 31.12.2008 tarihinden, aynı yılın Mart, Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin 3 aylık bir süre için de, aynı şekilde 31.12.2008 tarihinden itibaren başlatılmalıdır. Çalışmaların birden fazla dönem içerdiği durumlarda ise, her dönem bağımsız olarak kabul edilir ve hak düşürücü süre her bir dönemin ilişkin olduğu yılın son gününden başlatılır.

            7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. Maddesi gereği hizmet tespiti için açılacak olan davalarda görevli mahkeme İş Mahkemeleridir.

            7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 6. Maddesi gereği yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.

 

            Hizmet Tespiti Davası açısından 5 yıllık Hak Düşürücü İstisnaları nelerdir ?

 

            Yargıtay 'ın yerleşik kararlarına göre Hak Düşürücü süre açısından 4 tane istisna bulunmaktadır.

            1-) Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar,

-        İşe giriş bildirgesi (SSİYön.Madde 27),

-        Aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) ,

-        Dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17),

-        Sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir.

            Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun'un 79/10 maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez.

            Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.

           

            2-) Yukarıda belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. 

 

            3-) Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.

            4-) İşçilik hakları ( tazminatlarına ) ilişkin aynı döneme ait kesin hüküm niteliğini taşıyan yargı kararlarının mevcut olmasıdır.

            Hizmet Tespit Davası İle EYT 'den faydalanılabilir mi ?

            EYT konusundaki düzenleme henüz Resmi Gazetede yayımlanmadı. Yapılacak olan düzenlemede gelecek olan en önemli şart, hizmet başlangıcının 8 Eylül 1999 tarihinde önce olmasıdır. Bu noktada Hizmet Tespiti talebinde bulunacak olan kişilerin 8 Eylül 1999 öncesi sigortasız çalıştığı günlerin tespiti adına hizmet tespit davası açıp kazanırsa EYT’den faydalanacağı düşüyoruz.

            Peki işçinin 8 Eylül 1999 öncesi 1 gün dahi çalışması olması halinde, yıl ve prim koşullarını sağlaması halinde emeklilikten faydalanbilecek midir ?

            Eğer 5 yıllık hak düşürücü süre açısından yukarıda bahsettiğimiz hak düşürücü sürenin istisnalardan birisi gerçekleşmiş ise, işçi artık hizmet tespit davası açıp kazanırsa, EYT’den faydalabilir.

            SGK 'ya yazılı başvuru ile EYT den faydalanılabilir mi?

 

            Hizmet tespiti davasnın kamu düzenine ilişkin olduğu yukarıda belirtmiştik. Bu sebeple hizmetin SGK kayıtları nezdinde tespitin yapıldığı aylar ve prime esas kazançlar tescil resmi bir şekilde işlenmesi için dava yoluyla hizmetin tespiti sağlanması gerekmektedir.

            İşçi işveren ile birlikte kuruma giderek, SGK 'ya yazılı bir başvuruda bulunsa ve işveren tarafından işçinin yanında çalıştığı kabul edise dahi, (işveren eksik primleri ödemelerini kabul ettiği farzedilse bile) SGK tarafından bu ikrarlar kabul edilmeyecek ve  mahkeme kararı getirmelerini isteyecektir.

            Netice olarak hizmet tespit davaları, EYT ile yakından ilişkili olup, davanın kazanılması halinde EYT’den de faydalanılabilir.

            Son olarak Resmi Gazete  'de yayımlanacak olan yasal düzenlemeyi bekleyerek hak sahiplerinin bu imkandan nasıl faydalanacağını takip etmek gerekmektedir.