Yetmez.
Didim'den öteye, Nazilli'den beriye, Ankara'dan hiçbir yere gidemeyenlerin...
Bir grubu...
Millet içine çıkamayıp, Efeler'den sallamayı siyaset sananların…
Öbür grubu...
Ekonomiden ötürü, ışığı fersiz odaların ve tahtası düşüştekilerin…
Diğer grubu...
"Önce vatandaş" diyen merhum Vali Yazıcıoğlu'nu da aramaktan...
Olduk âmâ...
Yetmez.
Yetmez!
Kentlerin kaderi, kapalı odalarda yazılmaz.
Biz Aydınlılar, kimin ne konuştuğundan çok sözümüzün ne kadar dinlendiğini merak ediyoruz.
Vatandaşa kapı kapandıysa, zannımca, onun hayrına değildir.
Vatandaşın hayrına, vatandaşsız yapılan hiçbir eylem...
Yetmez...
Yetmez, eylemin gereksizliğini anlatmaya!
Sabaha sadece, vatandaştan edinilenlerle mızmızlanan mide ve hoş, güzel sohbet yankılanıyorsa kulaklarda...
Yetmez.
Kapalı kapılar ardında, konuşuluyorsa bir konu...
Kapının ardı, önünü düşünmüyordur.
Yazılmıştı zamanında, altını tekrar çizelim...
Büyükşehirsiz, 17 belediyesiz, üniversitesiz, il başkansız, medyasız, esnafsız, çiftçisiz... Ama özellikle de vatandaşsız “Güçbirliği"…
Evet, güçbirliğidir; ama orada bulunanlara...
Güçbirliği varsa, halk da onun temeli olmalı.
Aydın Çıldır Havalimanı, Söke Sazlı Mahallesi Yolu, Söke-Kuşadası Kavşağı. Aydın-Çine-Güllük Demiryolu Projesi, Çamlık Tüneli…
Dert fotoğraf değilse, bunlar hepimizin derdi.
Derdiniz fotoğrafsa, ben çekeyim.
Bu yazıda olduğu gibi...
Gülümseyin!