Corona Virüsü (Covıd-19), Çin’in Vuhan Eyaleti’nde Aralık ayının sonlarında ortaya çıktı. Corona Virüsü’nün bulaşıcı olması, hızla yayılması ve yaşamsal tehlikelere neden olması dünyada bir paniğe yol açtı.

22.3.2020 tarihinde yayınlanan “Sokağa Çıkma Kısıtlaması/ Yasağı Genelgesi” ile 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı bulunanlar için sokağa çıkma yasağı getirildi. 3.4.2020 tarihinden itibaren 20 yaş ve altı gençler için de sokağa çıkma yasağı uygulanmaya başladı.

Hafta sonuna denk gelen 11-12 Nisan ve 17-18 Nisan günleri sokağa çıkma yasağı ilan edildikten sonra, 23-24-25-26 Nisan tarihlerinde de 4 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Uzun yıllardan sonra ilk kez insanlar evlerine kapandı. 65 yaş ve üzerindeki büyüklerimiz neredeyse 40 gündür evlerinden çıkmadı. Son sokağa çıkma yasakları ile bu süreçte yaşananlar, aslında gelecekte yaşanabileceklerle birlikte derin etkiler yaratabilecek potansiyele sahip.

Bunlar nedir?

Dört duvar arasında yaşamak zorunda kalan insanlar ilk önce yalnızlığını ve çaresizliğini fark etti. Telefonla ve teknolojik uygulamalarla yakınları ile görüşse de üç beş dakikanın sonunda telefonu kapattığında yine kendi başına kaldı. Kendi başınalığı, zaman uzadıkça yalnızlığa dönüştü.

Fakat, sürü psikolojisinden uzaklaşmak insanlarda güvensizliğe neden oldu.

“Sürü psikolojisi de ne?” dediğinizi duyar gibiyim.

Psikoloji bilimine göre sürü psikolojisi, bir yığın kurallar ve koşullar dizisiyle temellenmiş belirli inançların, bir grup, bir topluluk, ülke vs bireyleri arasında yayılmasına verilen addır[1]. Burada esas olan şey, bireyler tarafından söz konusu inancın gerçekleşme olasılığının kabulü, çok büyük kitlelerin ona inanmış olmasına bağlı olmasıdır.

Sürü psikolojisi (Bandwagon Effect); tabiri 1848’de Amerikan Politik sisteminde kullanılmaya başlandı. Dan Rice adında bir palyaço, o zamanlar bando arabası (bandwagon) kullanarak politik turlara katılmıştı. Bando arabası coşkulu müziklerle turlara çıkıyor ve “bandoya katıl” sloganıyla insanların dikkatini çekiyordu. Bu sayede elde ettiği popülerliğinden dolayı, seçimlerde büyük bir başarı kazanmıştır. Bu kavramın temelinde bu olay vardır ve sürü psikolojisi bu yüzden İngilizce “Bandwagon Effect” (BandoArabası Etkisi) olarak tabir edilir.

Korku sürü psikolojisini tetikler.

İnsanların topluluğa uymasının en büyük sebeplerinden birisi, yalnızlık korkusudur. Eğer zihnimiz korkularla dolu olmasaydı her zaman mantıklı ve berrak düşünmeye yönelirdik. Eğer kararlarımız tam olarak mantıklı temellerde değilse, gözümüz kapalı olarak diğerlerini takip etmeye yöneliriz. Çoğunluğa eşlik edenlerde, kollektif katılım ve çoğunlukçu kabullerin inançlara daha ağır basması söz konusudur. Bu davranış, çoğunluk düşüncesinin yanlış olduğu bilinse bile gerçekleştirilir.

Bu nedenlerle, yakınlarımızdan, arkadaşlarımızdan, sosyal çevremizden ve toplumdan uzaklaşmak insanlarda güvensizlik ve korkuya neden oldu. Corona Virüsünün hızla yayılımı ve yaşanan ölümler, aşının yakın zamanda bulunamayacak olması nedeniyle oluşan belirsizlik, güvensizliği ve korkuyu pekiştirdi.

Aslında herkesle birlikte yasak kapsamında olmak, bir an için sürü güdüsünü rahatlatır gibi görünse de, insanlar evde yalnız iken tehlike halinde topluluğa dahil olamama düşüncesi korkuyu devam ettirmeye yetti.

Ve korku, insanlar arasında virüsten çok daha hızlı yayıldı.

Genelgelerle kapatılan birçok işyeri, burada çalışırken işsiz kalanlar, ücretsiz izne çıkarılanlar, yüzbinlerce kişi ekonomik anlamda zor günler yaşamaya başladı. Çaresizlik duygusu ve gelecek kaygısı iyice yerleşti.

Sokağa çıkma yasağı nedeniyle evde kalmak zorunda olan insanlar, tüketim alışkanlıklarından uzak kalarak, ne kadar az eşya ve yiyecekle yaşamlarını sürdürebildiklerini gördüler. Başka bir anlatımla, Corana Virüsü öncesin uğruna çalıştığı, hayatını adadığı, para, mal, mülk, yatırım değerlerinin evdeki sınırlı yaşamda bir anlam ifade etmediğini fark ettiler. Bu sürecin bir sonraki aşamasında, insanlar hayatın içindeki değerleri sorgulamaya başlayacaklarından kimsenin şüphesi olmasın.

Artık sağlığın para ile satın alınamayacağı, zenginliğin, mal, mülk ve paranın salgın süresince hayatta kalmak için yeterli olmayacağı ortaya çıktı. Corana Virüsü karşısında herkes ölüme karşı eşit mesafede olduğunu anladı.

Corona Virüsü salgını sonrasında, dünyadaki bütün ülkeler, ekonomik düzen olumsuz etkilendi. Salgın sonrasında bunun siyasi ve ekonomik sistemler üzerinde etkisinin ortaya çıkacağını söylemek kehanet olmayacak.

Artık her ülke kendi kendine yetecek bir tarım ve üretim şekline dönmek zorundadır. Güçlü ve dirençli bir ekonomik yapı ve üretim (tarım, sanayi) sistemi zorunludur. Ülkeler kendi içinde üretim dinamiklerini aktifleştirerek tek başlarına ayakta kalmaya çalışacaklar. Belki yakın komşularıyla oluşturulacak birlikteliklerle çözüm üretmeye çalışacaklar.

Birçok düşünürün ifade ettiği gibi, salgın sonrası milliyetçilik artacak. Halk, güvensizlik ve korku nedeniyle ait olduğunu düşündüğü toplumsal değerlere bağlanmak isteyecek. Yukarıda açıkladığım üzere bunu da kendisini güvende hissedebilmek için tercih edecek. Fakat bunun arkasından totaliter sistemlerin ağırlık kazanma ihtimali de gündeme gelebilecek.

Corona Virüsü salgını dijitalleşmeyi hızlandıracak. Hem dijital teknoloji hem de iletişim teknolojisindeki gelişmeler yaşama hızla girecek. Bu konuda, Connecticut Üniversitesi'nde Yapay Zekâ, Zihin ve Toplum Grubu'nun direktörü olan Susan Schneider, "Pandeminin, online çalışabilmemizin mümkün olması için gerekli olan altyapının geliştirilme sürecini hızlandıracağını düşünüyorum" demesi anlamlıdır. Önde gelen kriptograflardan David Chaum, koronavirüs ivme kazandıkça, enfeksiyon korkusunun "insani" etkileşimleri sınırlandırdığına ve bu şekilde bizleri elektronik iletişim sistemlerini daha sık kullanmaya ittiğine vurgu yapıyor.

Kapitalizm ve liberalizmin yaşanan salgın nedeniyle çaresizliği ortaya çıkmıştır. Para ile sağlığın satın alınamadığını ABD başta olmak üzere bütün dünya gördü. Ülkeler sosyal devlet olma adına önemli adımları atmak zorunda kalacak.

Prof. Dr. Sencer İmer, Corona Virüs sonrası için yaptığı değerlendirmede "Koronavirüs salgını küreselleşme politikalarına ciddi bir darbe vurdu. Bundan sonra ülkeler kendi ihtiyaçları için kendi topraklarında üretim yapma konusunda daha egemen bir politika izleyecekler.” demiştir.

Salgın nedeniyle insan yaşamlarında meydan gelen değişimlerin ne kadar kalıcı olacağını, süreç, karşılaşılabilecek ikinci ve üçüncü dalga salgınlar şekillendirecek. Ama artık bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bunun derecesini de süreçte yaşananların belirleyeceğini düşünüyorum.