Bazı deyimlerimiz vardır, anlam olarak farklı şeyler ifade eder. Bunlardan birisi de "Bulunmaz Hint Kumaşı" sözüdür. Ortaya çıkışının çok acı bir öyküsü varken bizde alaycı bir deyime dönüşmüştür.

Bulunmaz Hint Kumaşı; “Az bulunur, çok değerli bir şey ya da kimse değil ya!” anlamında alay yollu söylenir.

İşin asıl hikayesi deyimde geçen Hindistan'a yaşanmıştır.

Birçok Avrupa ülkesi gibi bugünkü gelişmişliğini ve zenginliğini sömürgeci anlayışa borçlu olan İngilizler, 1612'de çok sayıdaki ülkeyi olduğu gibi Hindistan'ı da işgal eder. İlk işleri her yönüyle sömürmek için işgal ettikleri ülkelere ticaret merkezi kurarak başlanır ve 1800'lü yıllara kadar Pencap bölgesi dışında tüm Hindistan her yönden sömürülmeye başlar.

O dönemde Hint kumaşları el tezgahlarında Hintli çıkrıkçılar tarafından dokunur. Hindistan'ın verimli topraklarında ucuz iş gücüyle elde edilen pamuk, gemilerle İngiltere'ye götürülür, tekstil fabrikalarında kumaş yapılarak pazarlanır. O geniş pazarlardan birisi de sömürge altındaki Hindistan'dır. Ancak bu kumaşlar Hintlilerin kültürüne uymadığı için rağbet görmez. Kendi ürettikleri kumaşlar daha pahalı olmasına rağmen İngiliz kumaşlarını almazlar.

İngilizler bu büyük pazarı ele geçirip her yönüyle sömürmek için insanlık dışı bir duruma başvurur. El tezgahlarında kumaş dokumalarını engellemek için Hintli çıkrıkçıların ilmiklere düğüm atmalarını engellemek amacıyla özellikle de başparmakları keserler. Sadece parmak değil, çok sayıda kişinin gösterdiği direnci kırmak için eli ve kolu kesilir. Sömürgeci İngiliz zihniyetinin bu uygulaması ile parmakları, eli ve kolu kesilenlerin sayısı 100 binlerle ifade edilir.

Doğal olarak bu uygulama sonrasında Hint kumaşı bir süre üretilemedi ve bulunmaz oldu. Onun içinde "Bulunmaz Hint Kumaşı" sözü vahşi emperyalizmin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Yazımızın başında vurguladığımız gibi biz de "Bulunmaz Hint Kumaşı" sözü; az bulunan ve değerli olan şey anlamında kullanılır. Özellikle siyasiler başta olmak üzere belirli makamlara gelmiş kişiler "Kendini Bulunmaz Hint Kumaşı" sanıyor. Bu kişiler için kazanmak ve kazandırmak için her yol mubah, yeter ki kazansınlar, her ne pahasına olursa olsun. Üstelik bazı siyasiler bir süre sonra buna kendileri bile inanır. Kimse bulunmaz Hint kumaşı değil tabi, zamanla buna inanan herkes herkes gider bir kendisi kalır kendine inanan.

Geldiğimiz noktanın özeti: Kendini bulunmaz Hint kumaşı sananlar yüzünden siyaset sistemimiz çökmüş durumda.

Peki, biz vatandaşlar olarak ne yaptık bu süreçte?

Binbir zorlukla kurulan cumhuriyeti ve onun getirdiği değerleri erozyona uğrattık. Bizden sonra gelecek olan nesillere bırakmak zorunda olduğumuz maddi manevi değerlerimizi siyasi hırslarımız uğruna heba ettik. Gençleri kullandık, fazla düşünmemelerini sağlayıp sadece bize tapmalarını istedik. Onları demokrasi ve Cumhuriyet değerleri konusunda eğitmedik, eğitemedik. Kalbinde devlet sevgisiyle yaşayıp, düzgün bir gelecek kurabilecek gençlere fırsat vermeyi bırak, onların önünü kesmek için her yolu denedik.

Dünya hızla değişiyor, pandemi ile birlikte her şey kabuk değişiyor. Görünen o ki, sonunda yönetemediğimiz bu devletin yapısı başımıza yıkılacak gibi görünüyor.  Her kademedeki siyasiler dahil herkes düzenden şikâyetçi fakat elini taşın altına koyan, bu düzeni değiştireyim, hiç değilse değiştirmeye gayret edelim diyen yok. Kendini bulunmaz Hint kumaşı gören siyasiler konumlarından vazgeçmek istemiyor, köşebaşı memurları istemiyor, sendika ağaları istemiyor. İsteyen bir avuç insan var, ama onları dinleyen yok.

Artık bu durum karşısında ya uyanacağız ya da uyumaya devam edip uyandığımızda bize ait hiçbir şey bulamayacağız.

Zaman artık zor, kriz var, pandemi var. Artık gençlerin, yetenekli değişimcilerin önünü açma zamanıdır. Kendini yetiştirmiş genç nesilleri kazanma zamanıdır. Yurt dışına göçmüş beyinleri ülkeleri faydasına çalıştırma zamanıdır. Siyaset akademilerinin kurup başta lobicilik olmak üzere, devlet yönetimi, siyaset, duruş, hitabet, beden dili gibi her türlü donanımla genç yöneticileri donatma zamanıdır.

Seçim yasası, siyasi partiler yasası, belediyeler yasası, kamu reformu, dış politika reformu, hukuk reformu, eğitim reformu, sağlık reformu, mali reform, turizm strateji planı, yükseköğretim strateji planı ve kendi ayaklarımızın üzerinde durabilmemiz için gereken diğer adımları en kısa sürede atma zamanıdır.

Bahaneler uydurup bir sonraki seçimi de garantiye alayım mantalitesiyle artık ülke yönetme zamanı sona ermiştir. Bu değişimi yapamayacaksanız, siyasi risk alamayacaksınız siyaset sahnesinden çekilin, geleceğin ve gençlerin önünü kapatmaya kimsenin hakkı yok. Unutmayın ki kimse bulunmaz Hint kumaşı değildir.

Rica ile merhamet dilenmekle bir millet ve devletin şeref ve istiklâli kurtarılmaz. Türk milleti, gelecek nesiller için bunu unutmamalıdır”. (M. Kemal Atatürk)