Değerli okuyucularım, Türkiye’de başörtüsü ile anlamsız bir şekilde kavga çıkmış, ta ki Ak Parti iktidar oluncaya kadar bu durum devam etmiştir.

Öğretmen Gülseren Altıntaş ile bu sıkıntıları derinden yaşamış, Atatürk sevgisini hiç içinden çıkarmamış, türlü eziyetler çekmiş, töresinden gelen inanç sebebiyle başörtüsünden aç kalsa da ötekileştirilse de eziyet çekse de horlansa da aşağıda belirttiği hususlardan vaz geçmemiş.

  1. Ailesi.
  2. Öğretmenliği
  3. Atatürk sevdası
  4. Vatan sevdası
  5. Dini inancı, başörtüsü

Eşi Sn Cengiz Altıntaş, özel okul sahibidir.

Türkiye’de bu oyunu maalesef yabancı güçlerin Türkiye’deki uzantıları vasıtasıyla önce sol-sağ ayırımı ile binlerce gencin ölümüne sakat kalmasına bir neslin acılar içinde yaşamasına sebep olmuştur.

Yıllar sonra ben dahil geçmişimle hesaplaştığımda sol düşüncenin de sağ düşüncesinden vatan sevdasından Türkiye’nin sömürülmesine karşı çıktığını gördüm.

İki grubun da Atatürk Sevdası, vatan sevdası vazgeçilmezdi.

Peki, oyunu kim kurdu? Yabancı güçler ve Türkiye ikiye bölündü solcu sağcı diye, sonra başörtüsü gündeme geldi. CHP ileri gelenleri başörtüsünü halka öcü gibi gösterdi. Başörtülüleri Atatürk düşmanı olarak ilan ettiler. Okullara, resmi kurumlara sokmamak için türlü kavgaların içine girdiler.

Ama bir müddet sonra bu kavgadan vazgeçtiler şimdilerde CHP de bu kavga yok.

Ancak olan olmuştu aşağıdaki röportajda bir başörtülü öğretmenin dramını okuyacaksınız.

Ülke bir anda başörtüsü kavgasının içine girdi sol - sağ kavgasından sonra başörtüsü kavgasını yaşadık bu ülkede.

Tabii başörtüsü üzerinden Atatürk düşmanlığı yapan bazı sapkınlar çıktı ayrı bir yazı konusu olacaktır.

Atatürk’ün yaşadığı yıllarda Atatürk’ün etrafında birçok başörtülü kadın fotoğraflarını görürsünüz üstelik annesi rahmetli Zübeyde hanımın da başörtülü olan fotoğrafları vardır.

AK Parti iktidarında başörtüsü kamusal alanların tümünde sokakta her yerde serbest bırakıldı peki ne oldu kıyamet mi koptu?

Sapla samanı karıştırmamak lazım.

Şimdilerde ben Aydın’da İstanbul’da mini etekli şortlu kızlarımızla başörtülü kızlarımızın üniversitelere konserlere tüm kamusal alanlarda birlikte kol kola olduklarını görüyorum.

CHP bile artık BAŞÖRTÜSÜ üzerine politika yapmıyor. Sn. Kılıçdaroğlu bu konuya son verdi. Kendisine teşekkür ederim.

Başörtüsü yüzünden geçmişte büyük ruhi maddi manevi travmalar yaşamış, başörtülü bir öğretmenin Anadolu’nun Doğu illerinde yaşadığı sıkıntıları bu sıkıntıları öğretmenlik sevdası, aile sevdası, vatan sevdası, Atatürk sevdası ile aşan Sayın Gülseren Altıntaş ile yaptığım röportajı sunuyorum.

▶ Gülseren Hanım, kendinizi www.aydinpost.com okuyucularına tanıtır mısınız?

Ahmet Ağabey, ben 1973 yılında Aydın Karpuzlu, Ömerler köyünde doğdum. İlköğretimimi Ömerler köyünde tamamladım. Ortaokulu Karpuzlu’da okudum, ortaokul hayatım çok zorlu oldu. Ömerler köyü ile Karpuzlu’daki ortaokulum arası 7 km idi, çoğu zaman yaya gidip gelirdik.

Babam Ömerler köyünde 25 yıl muhtarlık yaptı yağmurlu soğuk günlerde babam götürür getirirdi.

Babam ileri görüşlü bir insandı köyün okuyan tek kızı bendim. İlk okuldan sonra kız çocukları ailelerine yardım için okula devam edemezlerdi.

Ben dört kardeşim 3. olarak ailede ben doğmuşum ailenin tek kızıyım Yörük ailesiyiz biz.

▶ Sizin başörtüsü ile ilişkiniz, sevdanız ne zaman başladı?

  

İlk ve ortaokul. Sadece annemiz büyüklerimizde başlarını örtmek için baş örtüsü kullanırlardı. Babam Demokrat Partiyi tutar bize Atatürk ile ilgili çok olumlu ifadeler kullanır, Atatürk onun olmazsa olmazı idi. Ortaokulu bitirdim Karpuzlu’da lise yok, babam tamam kızım senin okuma hayatın bitti, seni Aydın’a gönderemem, tek kızımsın maddi sıkıntımızda yok. Benim hayatım okumaktı ben illa okuyacağım dedim. Benim içten gelen bir duygum ben okuyacağım dedim. Ben köyde kalamam diye direndim. Aydın’a geldik ben yurt hayatını hiç beğenmedim, Aydın’da bir tek kız yurdu vardı. Sonuçta Menderes mahallesinde sobalı evde 3 yıl lise hayatım boyunca kaldım. Anne yok, baba yok, yemeğimi yapan yok, sobamı yakan yok. 13, 14,15 yaşlarında tüm lise hayatım bu şekilde geçti. Hayatı bu yıllarda tanıdım aç kaldığım günler de oldu. Yemek yapamadım çamaşırlarımı kendim yıkardım. Hafta sonları her zaman eve gidemezdik. Bu yıllarda kız çocuğunun tek başına bir evde kalması çok zor. Psikolojim de bozuldu o yıllarda. Benim çocukluğum çok güzel geçti ama lise yıllarım çok zordu.

Bir çocuk çocukluk yıllarını güzel geçirirse ileriki yıllarda her türlü zorluğun altından kolay kalkar.

Aydın’da Efeler lisesinde okudum zor süreçti. O yıllarda Konaklı dershanesine devam etmeye başladım. Ama babama köyde baskılar yapılmaya başlandı. Kız çocuğu okutulur mu diyerekten bir ay devam ettim dershaneyi bıraktım. Babam yeter lise bitsin bu iş tamam dedi.

Üniversite imtihanlarında Balıkesir Necatibey Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji öğretmenliğini kazanınca babamın gönlünü yaptım, tamam dedi. Balıkesir Necatibey Üniversitesi Eğitim Fakültesin Biyoloji Bölümünden 1990 ile 1994 yılları arasında okuyarak mezun oldum. O dönemlerde üniversitelerde başörtüsü sıkıntısı vardı. Ben o dönemlerde başörtüsü örtmedim Ahmet ağabey çünkü çok sıkıntı vardı.

▶ Evlilik hayatınız nasıl başladı?

Cengiz Bey ile biz aynı sınıfta idik. Cengiz ise derslerini çalışmayan bir profildi. Bu yüzden kendine kızardım. Ben çok çalışırdım o çalışmazdı. Ben Aydın’a gelmek için bilet aldım o da Denizli’ye gidiyormuş. Bana nereye gidiyorsun güzel kız dedi ben de Aydın’a gidiyorum dedim. Bunun üzerine Cengiz bileti değiştirdi benim otobüsümden bilet aldı. Beraber Aydın’a kadar geldik ondan sonra aramızda bir sevgi oluştu. Üniversite 3’ncü sınıf yazında sözlendik. Ben üniversiteyi burslu okumuştum o yıllarda üniversiteyi iyi derecede kazanırsanız devlet burs veriyordu.

Şart ise okulu bitirince ülkenin her yerinde öğretmenlik yapacaksın şartı vardı.

Üniversite bitince hemen benim Batman Lisesi’ne tayinim çıktı.

▶ Batman’a atamanız çıkınca ne düşündünüz? Batman nere Karpuzlu nere dediniz mi?

Ahmet abi, o yıllarda 1992 yılında Batman Malabadi köprüsünde PKK tarafından insanlar asılıyordu.  Biz Diyarbakır Batman yolundan yalnız geçmezdik. Oraya yalnız gitmem mümkün değildi. Biz Cengiz’le apar topar evlendik, eşyaları topladık gittik. Cengiz Beyin tayini çıkmadı çünkü burslu okumamıştı.

Batmanda bir dershanede çalıştı. Cengiz Beyin dershane hayatı bu şekilde başladı. Ben Batman’da Fatih Lisesinde Biyoloji Öğretmenliğine başladım. Batman’ın en güzel lisesi idi.

Ben 23 yaşındaydım, 23 yaşında öğrencilerim vardı. 12 Eylül 1993’de evlendik ve 12 Eylül 1993 günü başımı örttüm, evlendiğim ertesi günü artık başımda başörtüsü vardı. Cengiz Beyin tabii rızasını aldım o çok istiyordu başımı örtmemi. Çünkü Cengiz çok dindar bir kişiydi.

Ben başımı örttüm, 3 gün sonra Cengiz’le Batman’a gittim.

Okulda başörtülü çok insan vardı. Batman gibi bir yere gitmeseydim ben başörtüsüne devam ettirmeyebilirdim.

Batman rahatlıkla başörtüsünün kabul edildiği bir şehirdi. Ben herkese Güneydoğu’yu yaşayın diyorum. İnsana o kadar güzel şeyler katıyor ki anlatamam.

Güneydoğu insanı insan sevgisi yardımseverliği ile bana çok şey kattı. Terörü onlarda sevmiyor bu insanlar terörden o kadar çok şey yaşamışlar ki mesela benim ev sahibimin bir oğlunu PKK almış götürmüş sonra o çocuk ölmüş.

▶ Gülseren Hanım, Batman’da öğretmenliğiniz kaç yıl devam etti ve anılarınız neler oradaki?

Batman’da 5 yıl kaldık Cengiz Bey bir yıl dershane öğretmenliği yaptı, ikinci sene eş durumundan tayini Batman’a çıktı. Fatih İlkokulunda ilkokul öğretmenliği yaptı okullarımız yan yanaydı.

Cengiz Bey hem dershane hem okulu birlikte götürüyordu. Cengiz Bey, Batman’a çok güzel hizmetler verdi.

1995 yılı sonunda büyük oğlum Mustafa’yı kucağıma aldım biz hiç çocuk düşünmüyorduk Batman’da her gün terör vardı. Saat 17.00’den sonra asla sokağa çıkamıyorsunuz ve kesinlikle camların önünde oturamıyorsunuz.

 

Her an bir kurşun sizi vurabilirdi. Her gün kapınızın önünde çatışma olurdu. Mesela bizim okul kaç kere tarandı burada sosyal yaşam yoktu ama öğretmenler birbirlerine kenetlenmiş vaziyette idi.

Ta ki 1996’ya kadar terör burada devam etti.

Batman köylerinde PKK köylerde öğretmenlere siz buralara giremezsiniz diyordu.

1997 yılında ikinci bebeğimiz Ayşenur kızımızı kucağımıza aldık ben o zaman 25 yaşındayım iki çocukla çok zor günler geçirdik kimseniz yok.

1998 yılı 28 Şubat’ta 28 Şubat Askeri Muhtırası oldu biri 2,5 yaşında diğeri 8 aylık bebekle kaldım.

 

Öğretmen yok çok ağır şartlarda çalıştım, her branşa giriyordum terörden öğretmen gelmiyordu Batman’a.

BAŞÖRTÜSÜ OLAYI, TÜRKİYE’NİN AYRIŞMASI VE AK PARTİ’NİN GELİŞİNİN AYAK SESLERİ

▶ 28 Şubat 1998 muhtırası oldu sizin hayatınız da ne oldu? Siz başörtülüsünüz o zamanlar değil mi?

Biz askeriyenin bu kalkışması ile hiçbir şey anlamıyoruz Batman’dayız başörtüsü normalmiş gibi algılıyoruz.

28 Şubat 1998’de okullara bir genelge geldi.

Başörtüsü ile okullara giremezsiniz. Biz yazıyı okuduk dikkate almadık bu şaka gibi bir şey dedik. Ben 4 yıldır başörtülü olarak öğretmenlik yapıyorum bir genelge ile siz buraya başörtüsü ile giremezsiniz dediler.

Çok zor günler yaşadık bu dönemde beni insan yapan o zor günlerdir.

Değerlerime değer katan dönemdir bu dönem.

Artık lise kapısında JİTEM nöbetçileri beklemeye başladı. Bizleri okula almadılar biz de başörtümüzü çıkarmamak için gidip rapor almaya başladık.

Sonra okula hiç girememeye başladık. Öğrenciler evimize gelmeye başladılar öğretmenim niye okula gelmiyorsunuz diyorlardı.

Öğrencilere ne açıklama yaparsınız? Ben okuluma gidemediğim için devamlı ağlıyordum.

(Değerli okuyucularım, 28 Şubat’ın o günkü hatıraları Gülseren Öğretmenimin hafızasında canlanınca gözyaşlarını tutamıyordu.)

 

Öğrencilerim bizlere destek veriyorlardı bunu hiç unutamamam.

▶ Devlet o zamanlar Güneydoğuda PKK’yı bastırmak için Tansu Çiller dönemi Hizbullah’ı ortaya çıkarıyor. Öbür taraftan dinin olmazsa olmazlarından olan başörtüsünü de başörtülü insanlarından başörtünüzü çıkarın diyor. Bu çarpık bir yaklaşım değil miydi?

Çok doğru söylüyorsunuz artık biz 1998 Mayıs ayından itibaren okulumuza hiç giremez olduk.

Artık rapor da alamıyorduk işte o saatten sonra eşim Cengiz Bey devamlı bana telkin veriyor başımı açmamam hususunda eğer eşim Cengiz Beyin o desteği olmasa ben başımı açardım kendinden Allah razı olsun. 

Son gün işten atılacaktım, Batman Devlet Hastanesinde benim kendi akrabam doktor bana rapor vermedi üstelik jinekolog idi, Karpuzlulu biriydi.

Aynı hastanede 63 yaşında bir doktorun odasına girdik tanıdığımız vasıtasıyla bu tanıdığım doktora bu öğretmen bugün bu raporu almaz isek görevden atılacak dedi.

Bu doktor, ben 63 yaşındayım emekliliğim yaklaştı bu öğretmenime bu raporu vereceğim dedi ve benim hayatım kurtuldu.

Bana heyet raporu verdi ben o öğretim dönemi bitirdim.

O dönemde üzüntülerden ve stresten sütüm kesildi, kızım Ayşenur’u emziremedim, kızım anne sütünü ememedi, hala bu travmayı yaşıyorum.

Ailece kara kara düşünmeye başladık. Bir deri bir kemik kaldım, 52 kiloya düştüm. Ben JİTEM’in ne olduğunu orda öğrendim. Geliyorlar okulun kapısında bekliyorlar seni okula almıyorlar sebep başörtüsü.

 

Temmuz ayında ben çocuklarımı aldım, Aydın’a geldim Cengiz Batman’da kaldı. Babam rahmetli bana bir ev verdi Aydın’ın içinde Cengiz de Temmuz ayında geldi.

Eylül ayı geldi 1999 yılında başörtüsü yasağı devam ediyor. Ben 1 yıl ücretsiz izne ayrıldım. Aydın’a henüz tayinim gelmedi.

Eşim Cengiz de sırf benim için çok sevdiği öğretmenliği bıraktı.

İstifa etti Aydın’a geldi. Mesleğini benim için feda etti. Öğretmen olmayan bunun acısını anlayamaz ben eşime bu davranışından ötürü kurban olurum.

Cengiz mükemmel bir baba ve eştir. Niçin başörtüsü için. Niçin dini inancımız için. Biz bu devlete hainlik yapmadık, vatanı satmadık, suç işlemedik. Peki, suçumuz, başörtüsü takmamız mıydı?

(Gülseren Öğretmenim, gözyaşlarını tutamadı)

Cengiz Bey, Aydın’da Yorum dershaneleri diye bir dershane vardı bu dershane sahipleri biz sizi alırız öğretmen alırız ama ortak olarak alırız maddi sıkıntılarımız var dediler.

Bunun üzerine babam bize 12 ton zeytin satıverdi biz yorum dershanesine ortak olduk Cengiz de orada öğretmenliğe başladı.

Bu günkü durumuzun temel taşında Babam vardır. Ben tayin için bir yıl bekliyorum. Cengiz’in çalıştığı işyeri sigortası ile tayin istedik. Yine olmadı üst komşumuz vardı emekli albay o benim tayinimi yaptırdı.

Tayinim Sultanhisar’a çıktı. Ahmet Ağabey bu okulun ismi Yasemin Lütfiye Lisesi ama yine başını açacaksın dediler. Cengiz, başını açmayacaksın dedi yoksa istifa et dedi.

Ama ben öğretmendim öğretmenlik başka bir şey bu duyguyu yaşamayan beni anlayamaz.

Eşim bana “başını açarsan senin yanında değilim” dedi.

Ben en az 13 yıl okula girerken başımı açıyordum çıkarken kapıyordum tam bir eziyet çektik. Her kuruma girerken aç çıkarken kapa.

İnsanın psikolojisinin nasıl bozulduğunu anlatamam.

Tayyip Beyi, bizi bu eziyetten kurtardığı için seviyorum.

Eşim Cengiz Bey, 13 yılbaşım açık ders verdiğim okullara gelmedi ama şimdi geliyor.

Aydın Eğitim Bir-Sen Başkan Yardımcılığı yaptım.

Öyle oluyorduk 10 kişiyle başörtüsü için yürüyorduk etrafımızda bizden çok polis oluyordu. Polisler “biraz kalabalık olun biz sizden kalabalığız” diyorlardı.

Bu olaylar beni çok iyi insan yaptı HERKES ÖZGÜR OLMALI ben şimdi insanları daha çok seviyorum. Ben, “insanlar üzülmesin, ben üzüleyim” derim.

▶ Başörtüsü Serbestlik Kanunu, Sn. Tayyip Erdoğan ile çıktı siz ilk derse başörtülü girdiniz ne oldu?

Ahmet Ağabey, 1 Eylül 2013 yılında başörtülü okula girdim. 10 ila 15 kişilik öğretmen gurubu bize çok büyük tepki verdi. Ne oluyoruz bunlar kim, okulda bunlar da mı olacak diye bizi epey dışladılar.

Gazipaşa ortaokulunda 4 başörtülü öğretmendik. Hala orada görev yapıyorum. Bizi görünce psikolojileri bozuluyordu. Arkadaşlarıma bir arada olmayalım tek duralım derdik.

Ben sınıfa girdim öğrencilerden aynı tepkiyi göreceğimi sandım çocuklar hiçbir tepki vermediler. Sanki yıllardan beri başörtülü olarak onların öğretmenliğini yapıyormuşum gibi davrandılar. Bana “neden böylesin” demediler. Bu çocuklara hayranlık duydum.

▶ Çocuklarınız büyüdü Fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla kızınız Başörtüsü kullanmıyor. Kızınıza baskı kuruyor musunuz başörtüsü tak diye?

Ahmet Ağabey, oğlum ve kızım Bahçeşehir kolejinden faydalanamadı. Ben şu an Aydın Gazipaşa ortaokulunda mütevazı bir şekilde öğretmenliğe devam ediyorum. Kızıma başörtüsü için baskı yapmıyorum herkes kendi hayatını toplumun prensipleri içinde yaşamalı, özgür olmalı.

Ben bu günlerin geleceğini hayal etmiyordum, başörtülü öğretmenlik yapacağımı hiç hayal etmiyordum.

Bizden sonra gelecek nesil ülkelerini sevsinler özgür olsunlar. Devletini sevsinler. emekli olunca sivil toplum örgütlerinde çalışacağım.

Ülkemi çok seviyorum, insanlarımızı çok seviyorum. Atatürk’ümüzü çok seviyorum. Bu ülkeyi kurtaracak bilim ve teknolojidir. Bunu çocuklara hep anlatırım.

www.aydinpost.com ‘a ve Ahmet Ağabey size teşekkür ediyorum.  

Aydınpost’u devamlı takip ediyoruz. Bize zaman ayırdığınız ve bu söyleşiyi yaptığınız için çok teşekkür ederim.