Aydın İlimiz tarih boyunca önemli bir yer olmuştur. Yaklaşık on bin yıldır burada önemli medeniyetler yerleşmiş, arkasında önemli izler bırakmıştır. Aydın, yıkılan imparatorluk sonrası verilen Kurtuluş Savaşı sırasında önemli görevler üstlenmiş, daha sonraki dönemde ülke siyasetinde derin izler bırakan kişileri yetiştirmiştir. Bu süreçte çok sayıda bakan ve başbakan çıkarmıştır.

2002 yılından bu yana iktidarda bulunan AKP döneminde ise Milletvekili olarak sadece Atila Koç bakanlık görevinde bulunmuş, kendisinden 11 yıl  sonra kızı Zehra Zümrüt Selçuk, dışarıdan atama ile üç yıl bakanlık görevinde bulunmuştur. AKP'nin Aydın'dan beklediği oyu alamaması bu sonucu ortaya çıkaran temel faktör olsa da başka faktörlerin etkisi de bakan çıkarma konusunda etkili olmaktadır. Bu nedenlerle, Aydın'dan neden bakan çıkmıyor diye tüm sorumluluğu siyasilerin omuzlarına yüklemek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bu konu çok bilinmeyenli denklem gibidir.

Öncelikle bürokrasi ve siyasette etkili bir Aydın lobisinin olmadığını üzülerek söylemek isteriz. Şimdi yönetimin merkezi olan Ankara’da bakanlıkların teşkilat yapısına baktığınızda Karadeniz lobisinin ne kadar etkili olduğunu görürsünüz. Bundan elli yıl önce var olan Aydın etkisi artık yok seviyesindedir.

Gerçi günümüzde yönetim başkanlık sistemine geçtiği için artık bakanlar bürokratlardan ve özel sektörde öne çıkan başarılı isimlerden seçilmeye başlandığını görmekteyiz. O zaman Aydın'ın özel sektöründe bakan olabilecek adaylar var mı? Var. Hem de öyle zorlamayla değil bu işi gayet iyi yapabilecek özel teşebbüsün efsane isimlerine sahibiz, çok olmasa da bürokrasi içinde bu yetenekte kişilere de sahibiz. Yerel ve ulusal ölçekte değil dünya çapında isimler göze çarpmakta. Yani, özel sektörde ve sivil toplumda başarılı işlerin altına imza atan ve bakanlık görevini de layığıyla yapacak kişilere fazlası sahibiz.

Ancak üzülerek söylüyorum ki, bizim insanımızın siyasette, özel sektörde ve bürokraside birbirine engel teşkil etmesi insan kaynağımızı olumsuz etkiliyor. Yükselen birisini gördüğümüzde onun seviyesine nasıl yükseliriz diye değil, onu aşağı seviyeye nasıl indiririz diye kafa yoruyoruz, birbirimize destek olacağımıza köstek oluyoruz.

Dedik ya; bakanlığı bir kenara bırakın kimsenin aklına neden bir bakan yardımcımız yok diye soru gelmiyor. Hadi bakan yardımcısını da geçtim, siyasilerimiz hangi Aydınlı bürokratımızı bir devlet kurumuna genel müdür, üst düzey yönetici olmasına katkı sunmuş? Üst düzey bürokratımız bile olmadığı yerde komik bir şekilde bakanımız olsun istiyoruz.  Siyaset kurumumuz o kadar aciz durumda ki bir araya gelip bir hemşerimizin genel müdür olması adına üzerine düşeni yapamazken bu şehrin bakan beklemesi ulaşılması güç bir hayal anlamına gelmektedir.

Şimdi mevcut duruma baktığımızda neden bakan olmadığı ortada. Artık bu durumdan kurtulup ilimizin ülke yönetiminde söz sahibi olmasını istiyoruz.

Önümüzdeki seçimler sonucunda büyük olasılıkla iktidar mevcut yönetimden Millet İttifakına geçecek görünüyor. Millet İttifakı kadrolarında bakanlık yapacak isimlere yer verilmesi gerekiyor. Emir kulu, başarısız, şaibeli, şişmiş egolu, güdümlü ve niteliksiz kişiler listelerde yer almamalı. Listeler ön seçim ile oluşturulmalı ve kontenjan uygulamasına son verilmelidir. Yoksa neden bakan çıkaramıyoruz diye çok ağlaşırız.

Henüz seçim sürecine tam olarak girmesek bile mevcut CHP aday adayları arasında Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı görevlerini yürütebilecek nitelikte insanlar var. Bu kişilerin kimler olduklarını adaylıklarını resmi olarak açıkladıklarında köşemizde yazacağız. Bu konu sadece CHP’nin sorunu değil, aynı şekilde ittifakın diğer ortaklarının sorunudur. Umarım tüm partilerde nitelikli kadrolar kurulur ve ülkemiz aydınlık günlere kısa sürede ulaşır.

"Kurbağayı koltuğa oturtsan, o yine çamura atlar." (Arthur Miller)