Uğradığı bu hayal suikastı Aydın halkını tıpkı Amin Maalouf’un Lübnan halkı için söylediği “Her şeye şikayet eden ama karşılığında hiçbir şey yapmayan” insanlar konumuna düşürmüştür.

Bilindiği üzere Adnan Menderes Stadyumu 2023 Aralık ayında depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yan sahalar dışındaki tribünleri yıkıldı.

Neyse ki yerine ne yapılacağı Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Aydın Valiliği arasında imzalanan bir protokolle açıklığa kavuştu.

Yeni projeye göre eski tribünlerin yerine çelik konstrüksiyon üzerine yapılacak 6 bin kişilik tribünlerle eski saha futbola ve yapılacak atletizm pistiyle spora hizmete devam edecek. Görselde görüleceği üzere yenistatta aydınlatma sistemi de olacak. 

Bu haliyle yeni statta antrenmanlar, bayram kutlamaları, amatör küme, üçüncü lig karşılaşmaları yapılabilir fakat seyirci kapasitesi açısından Birinci Lig ve Süper Lig maçlarına elverişli olduğu söylenemez.

Daha doğrusu bu küçüklükteki bir stat probleme üretilen geçici bir çözümden ibarettir ve sorunu temelden çözmek yerine, sus payı, gençlerin ağzına sürülen bir parmak baldır.

Asıl uzun vadeli, ihtiyaç ise Oto Gar Doğu’sundaki alana henüz proje aşamasındaki 25-30 bin kapasiteli, gençlerin ve spora heveslilerin yararlanabileceği görseldeki Şile Spor Kompleksi benzeri bir yaşam ve sosyalleşme alanıdır.

Şile spor kompleksi

Onu da gerçekleştirecek olan ne siyasetçidir, ne Gençlik ve Spor Müdürlükleridir ne spor kulüpleri ne de onların çatı örgütü Aydın Amatör Spor Kulüpleri Federasyonudur onlar da varsa da istemekle asıl Aydın halkının kendisidir.

Bu çoğu için bir hayal olabilir. Çünkü Aydın için hayalleri olmayan herbiri öngörüsüz politikacılar günlük, gelir geçer, popülist politikalarla Aydın halkının hayallerini yok etmişlerdir.

Uğradığı bu hayal suikastı Aydın halkını tıpkı Amin Maalouf’un Lübnan halkı için söylediği “Her şeye şikayet eden ama karşılığında hiçbir şey yapmayan” insanlar konumuna düşürmüştür.

Çünkü arka teker daima ön tekerin izinden gider.Politikacı küçük düşününce millet de ona uyar.

 Ama her türlü manipülasyona, sürekli yenilenen aldatma ve ayrıştırma metotlarına rağmen demokrasilerde milletin ortaya koyacağı milli irade. tek kurtuluş yoludur.

Aksi halde Aydın hem ekonomi hem spor ve kültür hem de yaşam kalitesi olarak küme düşmeye devam eder.  

O nedenle 25-30 bin seyirci kapasiteli stat ve spor kompleksi, Aydın’daki atmosfer değişmediği sürece mevcut siyasetçilerden beklenmemelidir..Çünkü genel iktidar şimdilik elimizden gelen budur, mazeretine sığınacaktır.

Yerel iktidar CHP ise stat sözcüğünü gündeme getirdiğinde siyasi rakipleri 2014 BŞB seçimlerinde sözünü verdikleri Zeybek Arena’yı hatırlatacak, seslerini keseceklerdir.

Siyasette gelir, geçer temelsiz vaatlerinizin rakipleriniz karşısında her daim sizi susturacak böyle bir bağlayıcılığı vardır.

Söylediklerimden stat konusunda politikacıya düşen bir görev yoktur, halkın kendisi bu sorunu çözecek güçtür, dediğim sonucu çıkarılmasın. Demek istediğim konuyla yakından ilgili Amatör Spor Kulüpleri Başkanlığının talebi doğrultusunda kamuoyu oluşturması ve sorunun halli için politikacılar aracılığıyla  Ankara’ya yani bakanlığa baskı yapmasıdır.

Yani Aydın Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu’ndan  beklenen stat konusunu  gündemde tutarak Aydın’a mal etmektir.Ama ne yazık ki,onların da  sporla ilgili bir hayallerinin olmadığı anlaşılıyor.

Olsaydı içlerinden Aydın’ın çocukları kamyon kasasına benzer portatif havuzda yüzme öğrenirken “bu çağda bu kadarı da ayıptır,” derlerdi.

Federasyon başkanı Kasım Payza 6 bin kişilik stat projesinin ihale haberinin ardından yaptığı açıklama federasyon başkanından çok bir bakanlık yetkilisini andırıyor:

Eğer bir yerde tesis sorunu varsa bir federasyon başkanının ilk yapacağı sorunu sürekli gündemde tutmaktır. İşin kolayına kaçarak Gençlik ve Spor Müdürlüğünün yapacağı işlere sığınmak değil.

Çünkü ne Ankara ne Aydın ağlamayan çocuğa mama verir. Eğer tesis sorunu varsa, Aydın bir spor kompleksine sahip değilse, gençler portatif yüzme havuzuna mahkûm oldularsa bunda federasyonun vebali yoktur, denebilir mi?

Bu kentin politikacıların da....Belediye başkanlarının da...Federasyon başkanlarının da....Spor Kulüpleri sorumlularının da....Gençlik Spor Müdürlüklerinin de...Diğer sivil toplum örgütlerin de...Konuya duyarsız kalan vatandaşlar da olaydan sorumludur.

Tıpkı Gabriel Garsia Marqez’in Kırmızı Pazartesi Romanı’nda anlattığı ve Amin Maalouf’un Lübnan hakkındaki sözleri ile de örtüşen bir cinayet olayındaki gibi.

Sakin bir kasabada kız kardeşlerinin tecavüz ettiğini söylemesi üzerine tecavüzcüyü  (Santiago Nasar) erkek ikiz kardeşleri öldürmek isterler.

Onlar bu niyetlerini saklama gereği de duymazlar, ellerinde kağıda sarılı birer kasap bıçağı karşılaştıkları herkese  öldürecekleri kişinin adını vermeden çekinmeksizin, ortalıkta dolaşırlar.

Ama kasaba halkı ne onları ne cinayeti umursar görünür,kimisi korkar, kimisi ciddiye almaz, kimisi “bana ne,”der aldırış etmez,kimisi de merakından cinayeti,görmek ister.

Kasabanın polis şefi bile gördüğünde cinayeti işleyecek kardeşlerin ellerinden bıçakları almakta yetinir,tutuklama gibi başka bir işleme gerek duymaz.

Fakat kardeşler ikinci kez kasap dükkanlarından aldıkları bıçaklarla,yalın kılıç dolaşır gibi  öldürecekleri şahsı ellerinde parlayan bıçaklarla aramaya devam ederler.

Ve sonuçta o cinayeti herkesin gözü önünde işlerler ve sonunda bütün kasaba bu olaydan sorumlu olur.

Olayın geçtiği Kolombiya’nın sakin kasabası ile Aydın’ı değiştir vurdumduymazlıkla anlatılan hikâye aynıdır.

Nihayet Aydın Bir Utancından Daha Kurtuldu Makale: Nihayet Aydın Bir Utancından Daha Kurtuldu