Günümüzde bu ihmallerin de bir sonucu artık incir, çilek, zeytinyağı, enginar benzeri Aydın’ın marka olmaya aday ürünlerinden üretici içeride aracıların çokluğundan, dış pazarlarda da devlet desteğinin yetersizliğinden emeğinin karşılığını alamaz oldu.

Dünyada globalleşmenin başlangıç yılları 1990’larda Aydın’ın o günün devlet yöneticileri verimli ovaları ve dağları nedeniyle tarım havzası olmasını uygun görmüşlerdi.

Ama Aydın tarihi yerüstü müzesi özelliğiyle turizmde, tarımsal entegre sanayiye yapacağı yatırımlarla ekonomik açıdan rekabetçi kentler sınıfına geçişte bir varlık gösteremedi.

Günümüzde incir, çilek, zeytinyağı, enginar benzeri Aydın’ın marka olmaya aday ürünlerinden üretici içeride aracıların çokluğu, dış pazarlarda da devlet desteğinin yetersizliği nedeniyle emeğinin karşılığını alamıyor.

AB’den tescilli ve 1830’lu yıllarda Osmanlı gemilerinin yelkenleri üretilen Söke pamuğudur ama başka ülkelerde yetişen pamukla bizim pamuğumuz rekabet edemez. Çünkü bizdeki destek o ülkelerle kıyaslandığında devede kulak kalır.

66E056Be581541832Ebeb2Be

Son yıllarda o nedenle bu denli kaliteli pamuğu üretenler sefilleri oynuyor ve gelinen noktada iki tercihten birini seçmek zorunda kalıyorlar:

Ya pamuk ekmekten vazgeçecek, ona yapacağı masrafın parasını bankaya yatıracak daha çok kazanacak ya gözünü karartacak düşük zarara aldırmadan pamuk ekmeye devam edecek.

Ekmede inat eden aynı zamanda Aydın Ticaret Borsası Meclis Başkanı da olan Bahri Erdel pamuğun bu yıl kg maliyetinin 25-28 TL olduğunu, serbest piyasada ise 30-32 TL arasında satıldığını söyledi.

Bahri Erdel devamında: Devlet desteği 135 kuruş,eğer üretici bu yıli 40 TL’nin altında pamuk satarsa seneye ekmez,bunu ben de düşünürüm,” dedi.,

Adının yazılmasını istemeyen diğer bir pamuk üreticisi de “Konuşmasına kuraklığın olacağı belliydi, pekiyi, DSİ ne çözüm üretti” diyerek başladı. Devamında da::

“Akıllı sulama konusunda AB hibe teşvikleri 2004 yılında başladı. Bu gün Güney Doğu ve İç Anadolu damlama ve fıskiye sulamaya geçmesine rağmen maalesef Aydın vahşi sulamaya günümüzde de devam ediyor..

DSİ’nin akıllı sulamadaki ortaya koyduğu tavır söylemde kaldı.Oysa akıllı sulamaya geçmede asli görevli DSİ’dir ve üreticiden aldığı sulama parasını yüzde 50 indirir,,geri kalan yüzde 50’ni akıllı sulamaya harcanmasını sağlayabilirdi..

Halbuki arazi toplulaştırma projeleri içersinde yüklenici firmanın akıllı sulama sistemi şartı da bulunuyordu ama bakanlık istemedi ve “ sulama sistemimi bozma” dedi,

Dahası eğer isteseydi DSİ akıllı sulama sistemi kurmada Ziraat Bankası ile çiftçi arasında kredi konusunda aracılık yapabilirdi.

Böylece açık kanallardan suyun buharlaşması,,betonun suyu emmesi ve sızdırması gibi kaçaklar önlenir ve en az yüzde 20 su tasarrufu sağlanabilirdi.

Bu gün de DSİ muhtarlar aracılığı ile vatandaşa “genelge gereği sulama mevsimi bitti, kuyuların elektrikleri kesilecek”, diyor.

Diyor ama karşılığında sebze, meyve ve fidan yetiştiricileri, ahırı olan suyu nereden bulacak bir alternatif de sunmuyor.

Günümüzde bu ihmallerin de bir sonucu artık incir, çilek, zeytinyağı, enginar benzeri Aydın’ın marka olmaya aday ürünlerinden üretici içeride aracıların çokluğundan, dış pazarlarda da devlet desteğinin yetersizliğinden emeğinin karşılığını alamaz oldu.

Kan ağlayan yalnız pamuk üreticisi değil zeytin üreticisi de yağ fiyatlarından şikâyetçi. Zira zeytinyağı toptan 150-200 TL arasında satılıyor. Devlet desteği ise yok denecek derece düşük 1 TL...

Bu fiyatlarla üreticisine yüksek destek veren Yunanistan,İtalya ve İspanya ile rekabet etmek mümkün değil.Bir de devletin dışarıya ambalajsız yağ ihracatını yasaklaması üreticinin aleyhine tüccarın lehine oldu..

Bu konuya ilişkin Yenipazarlı üretici Hamdi Gündüz:

4-763

“.Piyasada yağ para etmeyince zeytini yüzde 50’ye hasat edecek ortak da bulunmaz oldu, yüzde 75’e vermeye benim gönlüm razı değil.En iyisi mi bir yılık ihtiyacımı düşe kalka hasat ettikten sonra gerisi ağacında kalsın,,” dedi.

Piyasadaki incir fiyatlarına bakınca Aydın’ın ihracat ürünü incir üreticisi halinden memnun gibi görünse de, kazın ayağının öyle olmadığını Yenipazarlı üretici Sabri Erğun söylüyor:

“Bu yıl rekolte yüzde 40 düşüktü. İncir arazisi her yıl sürülmek ister ki, dekarı 10 bin TL,erkek tam gün çalışırsa 5 bin,kadın 3 bin TL...Buna karşılık incir ortalama 250 TL, 200 dekara karşılık devletin bana verdiği 20 bin TL,mazot desteği...” dedi.

Hayvancılıkta yedinci, süt üretiminde günlük Bin 700-Bin 800 tonla sekizinci sıradaki yeriyle Aydın Ülke’de söz sahibi bir konumdadır..

Sektörü Dalama Süt ve Hayvancılık Kooperatifi Başkanı Tevfik Gündüz’e sorduk:

“01 Ekim’den geçerli Ulusal Süt Konseyi’nin verdiği çiğ sütün fiyatı 19,60 TL’dir. Eğer üretici günümüz şartlarında sütü 21 TLnin altında satarsa para kazanmaz,” dedi..

Bir besici de:

“Sektörde asıl sorun yem bayileri ve süt alan büyük firmalardır. Yem fabrikaları daha üretici zammı cebine koymadan yeme zam yapıyorlar.

Büyük firmalar da tedarikçilerine giderlerini ödemeyince onlar da sütü 3-4 TL ucuza alarak üreticilere yüklüyorlar. Besiciler de elleri hamur, karınları aç onlara hizmet ediyorlar”,dedi.

Velhasıl sektörden şikayetçi olanlar yalnız besiciler, incir, zeytin üreticileri değildir, arıcılar, sebze ve meyve üreticileri başta diğerleri de en az onlar kadar dertlidirler. Pekiyi sorumluları kim ya da kimler... Cevabı başka bir yazının konusu...