Bütün Aydın’ın bilip konuştuğu şeyleri sanki partinizin iç meseleleriymiş de ben hasbelkader duymuşum gibi davranıyorsunuz. Etrafınızdaki insanlar size neler söylüyor bilmiyorum.
Değerli okuyucularım ve dostlarım günaydın. Hepinize sağlıklı, aydınlık ve bol kazançlı bir hafta diliyorum. Bu haftaki yazımı Bursa’dan yazıyorum. Aydınlıların çok sevdiği, Aydın eski Valimiz Sn. Erol Ayyıldız’la Türkiye ve Aydın üzerine çok güzel bir söyleşi yaptım.
Ses tellerindeki rahatsızlığı sebebiyle görüntülü kayıt alamadım. Kendisine acil şifalar diliyorum. Sn. Valimizin sizler için paylaştığı görüşlerini önümüzdeki haftalarda www.aydinpost.com aracılığıyla yayımlayacağım.
Sn. Valimizin Aydınlılar ve Aydın’ın tarihine çok büyük saygısı olduğunu sözlerinden anladım. Sn. Valimiz sizlere selamlarını iletmemi de istedi.
***
BU HAFTAKİ KONUMUZ AK PARTİ’NİN AYDIN’DA İÇİNDE BULUNDUĞU ÇALKANTILAR VE YAŞADIĞI BAŞARISIZLIKLAR
Bursa’ya kişisel işlerim için geldim. Aydın, bu kadar kısa zamanda bile burnumda tütmeye başladı. Sizlerle paylaşmak istediğim onlarca konu var. Buna rağmen aklımdaki tek mesele bütün diğer olasılıkları bertaraf ediyor. Bu hafta işleyeceğim konu yine Aydın, yine memleketim, yine siz!
Bu güzelim ülkenin cennet köşelerinden biri benim Aydınım. Doğal kaynakları, iklimi, sağlıklı iş gücü, bitki örtüsü ve mert insanıyla büyük bir büyük hazine! Ancak, AK Parti hükümetlerinin hızlı kalkınma projeleriyle ülkemin neredeyse bütün şehirleri son 15-20 senede jet hızıyla gelişirken, benim Aydınım ülkemin batısında, denizi, güneşi, verimli ovaları, güzel dağları ve nehirlerine rağmen Afrika’daki bir yer gibi mahrumiyet içinde kaldı.
Aydınımın güzel insanının gözünün feri söndü adeta. Başka şehirleri görenler çok iyi bilir. Diğer şehirler adeta ayrıcalıkları varmışçasına kentleşmelerini tamamlayıp refaha ererken, biz Aydınlılar yerel yönetimlerin iş bilmezlikleri ve başarısızlıklarıyla senelerdir savruluyoruz. Bu durumun bir çoğunuz gibi ben de farkındayım. Son seçimlerde artık, "nasılsa biz burada kazanırız" diyerek kendini salan yerel yönetimlerin değişeceğini, çalışmaya aç, kendini kanıtlamaya muhtaç ve iktidarla el ele yürüyebilecek daha heyecanlı başkanların ve ekiplerinin bizleri şahlandıracağını umuyordum. Çünkü, bendeniz yıllarımı büyük gelişim projelerinin tasarlanma aşamalarında görev alarak geçirdim ve şunu biliyorum ki, Aydın’da iktidarın 3 vekili olmasına rağmen ulusal bir projenin hazırlık aşamasında yerel yönetim aynı perspektife sahip olmayıp işleri topal bırakıyor. Benzer bir temayül yerel projeler için de geçerli.
Bu bağlamda 31 Mart seçimlerinden bu yana AK Parti Aydın İl Başkanı’na gazeteci kimliğimle, bu kadar geri kalmış, ihtiyaçları öyle böyle karşılanmış, birçok konuda mahrum bırakılmış Aydınlılara rağmen Aydın’da 100 bin fark yemeyi nasıl başardınız diye soruyorum. O da bana ülke gündemi, deprem, enflasyon, adayları kendilerinin belirlememesi, Genel Merkez’in kararları doğrultusunda yapılan yanlışlar gibi hususları anlatıp duruyor.
Fakat ben vatandaşların arasındayım. Evet, ülkenin tamamında olduğu gibi Aydın’da da büyük bir buhran yaşanıyor. Evet, emekliler zor durumda, evet, kiralar yüksek, vesaire, vesaire. Ancak biz Aydınlılar, belediyelerin, ülkenin genel sorunlarını çözemeyeceğini bilecek zekaya sahip insanlarız. Hizmete ulaşma noktasında eksiklerini gördüğümüz bir partinin kazanması niye işimize gelsin ki? Bir belediyenin, şehrinin kalkınmasındaki rolünü görecek kadar da vizyonumuz var. Kime ne hikâye anlatıyorsunuz? Bu sonuç sizin için tam bir ders niteliğindeydi. Niye üzerinize hiç alınmıyorsunuz? Sizler vatandaşın isteklerine kulak vermeyip ve kibirli davranmayıp kendi bekanızı düşünerek insanları itip kakmasaydınız, kendi ve etrafınızdaki 3-5 kişiyi zengin etme derdiyle seçimleri boşlamasaydınız böyle olmayacaktı. Zaman geçti ama başarısızlık hala ortada, hala aynı tas, aynı hamam. Şehrimiz ite kaka ilerleyeme çalışırken, ben, kamunun vicdanı Aydınpost’un bir yazarı olarak sormaya devam ediyorum.
Bir araya geldiğim tüm vatandaşlardan, Partinizden olmasına rağmen “pastayı daha küçük dilimlere bölmek gerekecek” korkusuyla dışladığınız insanlardan, Recep Tayyip Erdoğan sevdasıyla yandığı halde fikri dahi alınmadan kenara atılıp küstürdüğünüz kitlelerden, tecrübeli siyasilerden, önemli iş adamlarından ve aday adaylığı sürecinde sizden şikâyetçi olan kişilerden aldığım güç ve inançla. Onların güveni ve beni "Aydın’ın Ağabeyi" kabul etmeleri üzerine bunu bir borç olarak görüyorum. Sizlere net sorular yönelttim. Yazılarımda bunlar var.
Size daha çok sorum var. Fakat sorduklarıma dahi cevap alamıyorum ki… Sorularımı Partinize muhalefet yapmak olarak gösteriyor, içinizi serinletiyorsunuz. Elinizden gelse, sizi beğenmeyenleri vatan haini ilan edeceksiniz.
Bütün Aydın’ın bilip konuştuğu şeyleri sanki partinizin iç meseleleriymiş de ben hasbelkader duymuşum gibi davranıyorsunuz. Beyefendi, etrafınızdaki insanlar size neler söylüyor bilmiyorum. Ama, bunların hepsi, sizin davalık olarak gördüğünüz yazılarımı okuyup yanınızdan ayrılınca “yazılarınız harika” deyip tebrik kuyruğuna giriyorlar nedense. Halbuki kendilerini eleştiriyorum, ama onlar üzerlerine almak istemiyorlar. Hatta mesajlarından bıkıp engellediklerim “beni neden engelledin abi" diye arıyorlar; bu ne biçim iş?
Siz seçimlerden bu yana hiç durmadan üstlerinize nasıl yoğun çalıştığınızı anlatan raporlar gönderin. Misafirleriniz, Genel Başkan Yardımcıları, koordinatör Vekiller ve hatta Bakanlara “her şey yolunda” izlenimi verin. Ben, ülkede uygulanan politikaya baktığımda, yürünen yolun asaleti ve doğru gidişten dolayı hala AK Parti’de arka tarafta bir yerlerde sapasağlam bir büyük aklın bulunduğuna inanıyorum. Bu aklın vatandaşa ineceğine güveniyorum. Böyle kasaba politikacılığı yaparak, üstlere şirin ve çalışkan görünüp milletin partisinde millete karşı siyaset yaparsanız, Aydın’da AK Parti’yi gerçekten bitirirsiniz.
Kongrelere hazırlanırken ne ilçelerdeki yöneticileriniz huzurlu ne size güvenerek sizinle yola çıkanlar rahat. AK Parti artık Aydın'a ilk zamanlarındaki donanımı ve siyasi iradesiyle eğilmeli ve sizleri görevden alarak il teşkilatına bir çekidüzen vermeli. Kongre hikayeleriyle AK Parti’nin kaybedecek zamanı yok. Sizlerle kongreler daha çok oy kaybına yol açacak. Bir akil insan, oluşturacağı gönüllü, bilinçli, çalışkan, güler yüzlü bir ekiple yaptığınızın tam tersini yaparak aynı görüşten insanları toplayıcı ve birleştirici olup bütün bu kötü intibayı düzeltmeli. Bu benim şahsi isteğim değil, keşke sadece öyle olsaydı. Vatanı, milleti ve memleketine bağlı, kendi dışındakileri de düşünen, bir dava güden, parası olup olmadığı fark etmeksizin insanlığıyla var olabilen her karakterli vatandaş böyle düşünüyor.