Son zamanlarda sık sık önemine değinmem gereken, çok önemli olduğunu düşündüğüm bir konu hakkında yazmak istedim. Ağlamak.. Konuya başlamadan önce gözyaşları ile kendi ilişkinizi değerlendirmenizi istiyorum. Bir şeye üzüldüğünüzde, kırıldığınızda, yaşadığınız yoğun duygularda rahatlıkla ağlayabilir misiniz? Yoksa gözyaşlarınız akmasın diye kendinizi tutar  mısınız? Bir yakınınızı ağlarken gördüğünüzde yanında öylece durup dinleyebilir misiniz? Yoksa ağlamayı bitirmek amacıyla: "Ağlayacak bir şey yok ağlama artık. Üzüldüğün şeye bak, her şeye ağlayıp durma." vb. cümleler mi kullanırsınız? Peki ya küçük çocuğunuz ağladığında.. Ağlayıp o enerjiyi atabilmesi için ona bir alan açar mısınız yoksa tahammülsüz ve panik bir şekilde: "Bebek gibi ağlama, ağlayacak ne var, ağlarsan dinlemem, git odanda ağla." gibi cümleler sarf edip ardından işe yaramayınca çok sevdiği şeylerle dikkatini dağıtmaya mı çalışırsınız? Ağlayan çocuğa sussun diye tablet, telefon, şeker verir misiniz, mesela? Son olarak ağlamanın sizin için anlamı nedir? Ağlamak sağlıklı mıdır yoksa zayıflık, güçsüzlük göstergesi midir? Devam etmeden önce soruları içtenlikle yanıtlamanızı istiyorum, çünkü her konuda olduğu gibi bu konuda da en önemli adım, farkındalık.

"Ağlamak güzeldir, süzülürse yaşlar gözünden. Sakın utanma." diyen Sezen Aksu'ya kulak verelim. Ağlamak toplumun büyük bir kesimi tarafından zayıflık, güçsüzlük belirtisi olarak görülse de aslında insanın ruh sağlığını olumlu yönde etkiliyor. Yapılan araştırmalar stres, üzüntü, yoğun mutluluk halinde ağlayabilen insanların çok daha sağlıklı olduğunu gösteriyor. Vücutta biriken duygusal yük ve olumsuz enerji ağlayarak dışarı atılabiliyor. Yapılan çalışmalar, duygusal gözyaşları dediğimiz stres anında salgılanan gözyaşlarında, stres hormonlarının da yer aldığını gösteriyor. Kısacası vücutta salgılanan bedeni olumsuz etkileyen stres hormonları ağladıkça gözyaşlarıyla dışarı atılıyor. Stres hormonları dışarı atılırken içeride de aşk ve bağlılık hormonu olarak bilinen oksitosin ve mutluluk hormonu olarak bilinen endorfin üretimi artıyor. Her iki hormonda iyi hissetme halimize katkıda bulunuyor. Endorfinler vücudumuzun doğal ağrı kesicileridir. Ağlama sonrası gelen rahatlama ve uyku isteğini düşünün, işte tam da bu hormonların etkisiyle oluyor.

Ağlamak iyileştirir dedik peki ya ağlayamazsanız, duyguları içinize atar yok sayarsanız ne olur? Yapılan araştırmalar duyguların ve gözyaşlarının bastırılmasının vücutta stres birikimine neden olarak, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, peptik ülser gibi rahatsızlıklara davetiye çıkardığını gösteriyor. Kendi gözlemlerinizden de bir değerlendirme yapabilirsiniz. Yakın çevrenizi gözden geçirin. En az ağlayan kişiler, öfke patlamaları ve ani duygusal çıkışları en yüksek kişilerdir. Bu durum erkeklerde daha çok görülür. Ne yazık ki bir nesil, "erkekler ağlamaz" söylemi ile büyümüştür.

Çocukların ağlamalarına da kısaca değinmek istiyorum. Sıklıkla şu soru geliyor: "Hocam her şeye ağlıyor, istediği olmayınca ağlıyor, git odanda ağla diyorum ama çözüm olmuyor ne yapalım?" Öncelikle toplum olarak ağlamayı normalleştirmemiz, sağlıklı olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Diğer taraftan özellikle okul öncesi dönemde henüz duygu düzenleme becerileri gelişmemiş (Prefrontal korteks gelişmediği için bu mümkün değil) bir çocuktan beklentilerimizi gözden geçirelim. Ne istiyoruz: "Annecim bu şekeri bana vermediğin için üzgün ve hayal kırıklığına uğramış durumdayım. Bu sorunu çözmek için ne yapabiliriz ?" demesini mi? Okul öncesi dönemde bu çokta mümkün değil. Çocuklara yardımcı olmamızın en iyi yolu ağlamak istediklerinde onlara zaman vermek duygusal boşalım yaşaması için bir alan açmak. Tabi yalnız bırakarak değil! Yanında şefkatle durarak, izin veriyorsa sarılarak, sakince ben buradayım mesajı vererek. İkinci adımda ise sakinleştiğinde duyguları ve problemi konuşma kısmı var. Bu aşamada duygusunu anladığınızı belirterek alternatif neler yapabilirdini konuşabilirsiniz. (Bu konuda daha fazla okuma isterseniz Aletha J. Solter'ın Ağlamalar ve Öfke nöbetleri isimli kitabını şefkatle tavsiye ederim).

Peki bir yakınınız ağladığında ne yapmalısınız? Yanında şefkatle durarak önce duygusunu kabul etmenizi öneririm. "Ağla açılırsın ya da ağlayacak bir şey yok." diyerek değil. Belki sarılarak belki omzuna bir el uzatarak, ağlıyorsa peçete uzatıp bir bardak su vererek sakince orada bulunabilmek çok önemli. Konuşmak ister misin, dediğinizde anlatmasa da duruşunuzla ben buradayım mesajı vermeniz yardımcı olacaktır.

Son olarak şunu da belirtmeliyim sürekli bir ağlama isteği ya da her şeye ağlama gibi bir durum varsa ve bir süredir devam ediyorsa, depresyon belirtisi olabileceği de göz önünde bulundurularak bir değerlendirme alınabilir.

Duygularınızı rahatça ifade edebildiğiniz bir hafta olsun, sevgiyle kalın.

İyi Haftalar.