Mazisi olmayan milletlerin ve kentlerin geleceği de yoktur ki Aydın o kentlerden biridir. O nedenle de ADÜ için Aydın’a Yerel Tarih ve Kültür Merkezi kurmak bir aciliyettir.

Tarih ve kültür İbn-i Haldun’un deyişiyle bir toplumun asabiyetten (kavmiyet ve, aşiretlikten)  hadariiliğe (medenilik) yükselmesinde önemli kilometre taşlarındandır.

Bu gerçek milletler kadar o milletin ve coğrafyanın bir parçası kentler yönüyle de geçerlidir.O kadar ki,,hangi seviyede olursa olsun insanlar ve toplumlar için tarih ve kültür gerek bilgi birikimi gerek tecrübe açısından olsun  ülke ve kent kalkınmasında da işin olmazsa olmazlarıdır.

İkinci Dünya Savaşı Almanya’nın kesin mağlubiyetiyle sona ermesinin ardından Bonn’da ilk bakanlar kurulu toplanmıştı.

O toplantıda bazı bakanların: “Ülke’de taş taş üstünde kalmadı,en azından toparlanıncaya kadar bütçede eğitim ve kültüre ayrılacak paradan kesinti  yapalım” teklifine Başbakan  Konrad Adenauer:

Bizi, biz yapan eğitim ve kültürümüzdür. Eğer biz kültürümüzü çocuklarımıza aktaramazsak yaptığımız binaların(fabrikaların hiçbir önemi kalmaz”,der ve kabul etmez.(Hayvan Çiftliği ve Okuma Rehberi George Orwille,s.161)

Konrad Adenauer

Bu da bize gösteriyor ki,en değerli yatırım insana yapılandır.Öncelik eğitim ve kültüre verilmezse diğer alanlara harcanan para istenen sonucu vermiyor.

O nedenle asıl önemli olan,olanı biteni , sorgulayabilen insanı yetiştirebilmektir..

Bu insan da Aydın’ın günümüze kadar ihmal edilen eksikliğidir. Herkes yeri geldiğinde  efelikle övünür ama  Yörük Ali’nin hayatını .bilmezi, ta ki Sabahattin Burhan,Fatih Özkurt kitaplaştırana kadar...

Çoğu Aydınlı da Anıtkabir Müzesi’nde onun büstü olduğunu ve neden başka efelerin değil de Yörük Ali Efe’nin büstü var, merak bile etmemiş olabilir.

Oysa yalnız Yörük Ali değil Kurtuluş Destanı’nda yer alanların, kuvayımilliyeyi kuranların her yönüyle hayatları yeni kuşaklara aktarılarak birer kültür değerine dönüştürülmeliydi.

Bu değere dönüştürme olayı gençliğin popüler kültürün etkisinde yaprak gibi rüzgarın önünde savrulmasının önüne geçmek açısından da önemlidir.

Onun da yolu müzeler gibi görsel sergilerden, yararlıkları görülen şahsiyetlere dair yazılan kitap ve makalelerden geçer.

Yunan işgalinin başlangıcında sivil kanadı oluşturan yönetici, bürokrat, tacir ve eşraf düşmana direnmede halka önderlik etmede kendilerinden beklenen cesaret sınavını verememişlerdir.

Düşmana ilk karşı koyanlar Albay Şefik Bey organizesinde kuvayımilliye ve zeybekler  yani milis güçlerdir.

Mazimizle ilgili bilinmesi ve değere dönüştürülmesi gereken yalnız Kurtuluş Savaşı ve mahalli önderler değildir.

Kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmasının bir sonucu Aydın sanki bir yeryüzü müzesidir..Roma Kollezyumu’nun bir benzeri Nazilli/ Mastaura Antik kentindedir.

Beylikler dönemi eseri ilk tek kubbeli Cami Didim Balat’ta bulunan İlyas Bey’dir Sultanhisar/ Nysa Açık Hava Tiyatro sahnesi figürleri döneminin Aydın ovasını stilize etmektedir..

Değerlerden taşınmaz olanların destinasyonlarını yapmak ve yerli ve yabancıların hizmetlerine sunmak Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün görevidir. Fakat bu kurum o vizyonda bir müdürü bulamadı, başka mesele...

Diğer tarih ve kültürü ilgilendiren  konuları gerek kuvayımilliye gerek antikçağ eserlerini gerekse millete hizmeti olan mahalli şahsiyetleri araştırmak bu konuda yazılan eserleri bastırmak görevi kuracağı Yerel Tarih ve Kültür Merkezi ile ADÜ’ye  ve onun rektörü Prof.Dr.Bülent Kent’te düşüyor.

Zira mazisi olmayan milletlerin ve kentlerin geleceği de yoktur ki Aydın o kentlerden biridir. O nedenle de ADÜ için Aydın’a Yerel Tarih ve Kültür Merkezi kurmak bir aciliyettir.

Kurulacak araştırma merkezinin verimli olabilmesi için öğretim üyelerinin konuyla ilgili çalışmalarının basılabilmesi için Üniversite Matbaasının da hizmete girmesi gerekir.

Bu konuda maddi imkânsızlıktan bahane etmeye bir bilim adamının hakkı yoktur. Çünkü o da bilir ki, ya da bilmesi gerekir, bir üniversitede vazgeçilemeyecek kaynak insana ve kültüre dair olandır.

Diğer konulara ayrılması gereken para da öncelikli olabilir ama kültüre ve yerel tarihe yatırım asla ihmal edilmemelidir.

Sonra bırakın kaynak ayırmamayı yapılacak kesinti bile Konrad Adanauer’in dediği gibi bir ulusun kalkınmada atacağı adımları sonuçsuz bırakabilir..

Velhasıl günümüze kadar ADÜ’de bu merkezin açılmaması gerek Aydın gerek bilimsel araştırmalar açısından büyük bir eksikliktir.

Umarım Rektör Prof.Dr.Bülent Kent Tarih ve Kültür Merkezi kurma konusundaki  bu ihmali gidermede üzerine düşeni yapar.

                  YÜSRAN ERDEN’DEN BİR KİTAP

                        “Gönlümün Durakları”

Yenipazar eski Belediye Başkanı Yüsran Erden bu güne kadar imbiğinden damlayan düşüncelerini genç yaşında vefat eden oğlu Can’ın anısını yaşatmak adına bir kitapta toplamış.

Eserde Yüsran Erden kırk yıldır biriktirdiği anılarını izlenimlerini, seslenişlerini, konuşmalarını, söyleşilerini ve düşüncelerini “Gönlümün Durakları’nda” anlatılıyor.

İsteyen kitaba yazarın kendinden ulaşabilecek.Dileyen.ücreti için sevgili Can’ın sağlığında üyesi olduğu Lösemili Çocuklar Vakfı’na(LÖSEV) gönüllü bağışta bulunabilecekler.

Makaleler günümüze uyarlanmadan yazıldığı zamanki orijinalliği korunarak kitaba aktarılmış. Bu şekilde kitapta yer alması da bize gösteriyor ki,yazılar entelektüel bir bakışın ürünü...l

Eğer bir makale, bir kitap ya da bir düşünce zaman kavramını aşarak tazeliğinden bir şey kaybetmemişse o makale,kitap zaman ve mekana meydan okuyor,demektir.

İşte Gönlümün Durakları bu özellikte bir kitap... Yüsran Erden’in eline,yüreğine sağlık...

“Bu Kadar Cehalet Ancak Okumakla Olur.” Makale: “Bu Kadar Cehalet Ancak Okumakla Olur.”