Sonuç olarak tarımsal veri açısından önemli konuların konuşulduğu, tartışıldığı ve  inovatif çalışmalar sonucu “Tarım 4-0” kriterlerini ucundan yakalamış olan Gürdal ailesine ait organik bir işletmedeki toplantıdan ayrılırken katılımcıların gördüklerinden mutlu oldukları yüzlerinden okunuyordu.

Tarım sektörünün dışında,tarıma yabancı veya klasik usulle tarım yapan veya işletmesi olanların yabancı olabileceği “Tarım 4-0” dijitalleşme(internet,mobil cihazlar,yapay zeka,bluetooth) ile desteklenen yeni nesil tarım demektir.

Dijitalleşen tarım uygulamaları, uzaktan yönetilen araçlar, kontrol mekanizmaları, oluşturulan bilgi sistemi, yapay zekalı makinelerin hepsi “Tarım 4-0’ın” kapsam alanına giriyor.

Görüldüğü üzere bütünüyle sistemin temelini kablosuz internet ve bluetooth oluşturuyor. Bu sayede çiftçiler uzaktan sulama sistemini ya da tarım alet ve ekipmanlarını kontrol edebiliyorlar.

Yine o sayede daha az emek ve giderle birim araziden daha fazla verim ve hayvanlardan klasik yöntemle elde edilen gelirin birkaç katını elde edilebiliyor

Tarımsal işletmeler çeşitlendirdikleri ürünleri ülkenin hatta dünyanın öbür ucundaki tüketiciye e-ticaret yöntemiyle tazeliğini yitirmeden ulaştırabiliyorlar ve sonuçta daha fazla kazanç elde edebiliyorlar.

Bunun da yolu gerek yurt içinde, işletmelerle gerek yurtdışında, ülkelerle rekabeti gerektirdiğinden hem içerideki hem dışarıdaki alanıyla ilgili yenilikleri izlemekten ve değişen koşullara göre işletmelerin kendilerini yenilemekten geçiyor.

Aydın’da hayvancılığın yaygınlaşmasında gerek içte gerek dıştaki yeniliğe dayalı değişimleri  takip eden ve sektörde kendini yenileyen Vedat Çiftçi’nin 1970’li yıllarda 15-20 büyükbaşla ahır sistemine geçişteki öncülüğü ve sonrasında ikinci ve üçüncü neslin günümüz itibariyle ulaştırdığı bin kapasiteli işletmenin payı büyüktür.

Türkiye’de Efe ve Zeybek adlı boğalarla embriyo transferinde bir ilke imza atan öncü girişimci ve sonrasında Bakanlık tarafından yaygınlaştırılmasını sağlayan Vedat Çiftçi’dir.

Baba’dan sonra kızı Arzu Gürdal işletmeci, eşi Arif Gürdal Ziraat Mühendisi olunca çocuklar da meslek seçimlerini işletmedeki iş bölümüne göre yapmışlar ve oğulları Emre Gürdal veterinerlik, kızları Merve Gürdal da gıda mühendisliğini bitirmişler ve böylece işletme bir aile kurumuna dönüşmüş.

İşletmede yenilikler de ondan sonra hız kazanmış. Arif Gürdal sektördeki gelişmeleri görmek ve incelemek için hangi kıtada olursa olsun ülkelerde kurulan fuarlarda yeni gelişmeleri mümkün olduğunca kaçırmamaya, alanındaki firmalarla kurduğu iletişimi canlı tutmaya çalışmış.

Edindiği tecrübeler ışığında hayvancılıkta temel ihtiyacın yem olduğundan hareketle hayvan sayısı arttıkça yem teminini de gerektireceği için her ikisini paralel olarak artırmayı hedeflemiş ve başarmış.

Bunun bir sonucu Gürdal ailesi Aydın’da hayvancılık sektöründe bir ilk olan yaklaşık 100 büyükbaş kapasiteyle devraldığı işletmeyi binli rakamlara, 1000 dekar olan araziyi 2000 dekara çıkarmışlar.

Arazideki artışın yetiştirilecek yemin depolanma sorununu da beraberinde getireceği düşünülerek yine bir ilk olarak 500 ton kapasiteli mısır ve arpa silosu, buna ek olarak da beton korunaklı devasa silaj depoları yapılmış.

Getirilen yeniliklerin en önemlisi hayvanların insanların içeceği saflıkta arıtmadan geçirilmiş suyla sulanmasıdır.  Emre Gürdal bir arıza halinde ineklerde süt veriminin bir ton düştüğünü söyledi. 

Ayrıca ahırlar AB standardına uygun yükseklikte havadar hale getirilmiş ona ek olarak bir de soğutma sistemi eklenmiş, sinek gibi parazitler için önlemler alınmış, artık yemleri robotla temizleme sistemi kurulmuş.

Kamera sistemiyle yalnız ahırlar, gebe inekler, buzağılar ve diğer hayvanlar kontrol edilmiyor, tel örgü altına alınan 800 dekar çiftlik, domuz benzeri zararlılara karşı 7/24 gözlem altında tutuluyor.

Mısır, arpa, yonca gibi yem ürünleri yetiştirilen çiftlik arazisinde ilaç kullanılmıyor, suni gübre yerine de hayvan gübresi tercih ediliyor.

Diğer işletmelerde olma ihtimali düşük bir farklılığı eski traktörlerin ve eski zirai alet ve gereçlerin günümüze kadar korunmasının bir sonucu çiftliğin “Tarım Müzesi” olma özelliğidir.

Ayrıca Aydın’da türünde her bir işletmede bulunmayan üretimde sadece hayvansal gübre kullanımının organik ürün sertifikası hakkı kazandırması, elde edilen sütün piyasa değerini de ona göre yükseltiyor ve tüketiciyi tercihinde etkiliyor.

Vedat Çiftçi ailesinin Aydın’da hatta Ege’de örnek gösterilen “Tarım 4-0” kriterlerine sahip işletme ve çiftliğine meraklılarının bireysel ve toplu ziyaretleri de eksik olmuyor.

Son toplu ziyaret geçtiğimiz cumartesi(25 Mayıs) Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Uğural önderliğinde İzmir Tarım Platformu üyeleriydi.

(İzmir Tarım Platformu geçmişi 2010 yıllarına dayanan, resmi niteliği olmayan ve  “Tarım önemlidir” sloganıyla tarımın ne kadar önemli olduğunu diğer sektörlerin de algılamasını amaç edinen bir Düşünce Üretim Merkezi,diğer adıyla bir Think Tank grubudur.)

Üyeleri hayvancılık, ziraat odaları, ziraat fakültesi, arıcılık, balıkçılık, bitkisel üretim, İzmir Ticaret Odası, İzmir Ticaret Borsası, İzmir İhracatçılar Birliği, tarımsal üretim kooperatifleri ve diğer tarımın alt sektör temsilcilerinden oluşuyor.

Platform üyeleri ziyaret ettiği işletmelerde ve kuruluşlarda önceden belirlenen gündemle sektörün sorunlarıyla ilgili çözüme yönelik, sunumlar ve beyin fırtınaları yapıyor.

Başkan İsmail Uğural platform adına işletme sahibi Arif Gürdal’a teşekkür etti ve ilk kurucusu Vedat Çiftçi’yi hayırla yad etmesinin ardından gündemdeki konuları bildirdi.

Gündem gereği  Emre Gürdal sorumlusu olduğu işletme hakkında kısa bilgi verdikten sonra söz alan Ege Üniversitesi temsilcisi Prof.Dr. Hamdi Bilgen AB ülkelerinde kurulan tarım fuarlarına katılan firmalarla ilgili sorunları anlattı.

(Almanya Justus Liebig Üniversitesi’nden “ Justus Liebig Mdalyası” alan Hamdi Bilgen, Alman Çiftçiler Birliği’nin düzenlediği Bitkisel Üretim Teknolojileri Fuarı ile Hayvansal Üretim Teknolojileri Fuarı’nın da İnovasyon Jürisi Üyesi.)

Prof.Dr.Hamdi Bilgen:

 “Fuarlarda ödüller inovatif ürünlere veriliyor. Bu güne kadar bu fuarlara katılan Türk firmaları azdı,onların da projeleri inovatif değil eski oluyordu.

İlk kez bu yıl İzmir’den Dakto Firması gümüş madalya ile ödüllendirildi ve Türk Tarımı adına aldığı ödülle firma bütün ülkenin gururu oldu” dedi,

Toplantıda görsellerle desteklediği son konuşmayı da Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu(TKDK) Aydın İl Koordinatörü Arzu Akar yaptı. Çünkü İzmir’in Ödemiş, Kiraz, Tire ve Beydağ ilçeler TKDK Aydın İl Koordinatörlüğüne bağlı.

Arzu Akar’ın izleyenlerin dikkatle dinlediği konuya oldukça hakim göründüğü  beyin fırtınası değerindeki konuşmasında öne çıkan birkaç başlık:

Kadınlara ve gençlere gerek yurt içi gerek IPARD kaynaklı projelerde pozitif ayrımcılık yapılıyor.

(IPARD, Avrupa Birliği (AB) tarafından aday ve potansiyel aday ülkelere destek olmak amacıyla oluşturulan, Katılım Öncesi Yardım Aracı'nın (Instrument for Pre-Accession Assistance-IPA) Kırsal Kalkınma bileşenidir.)

Arzu Akar’ın dediğine göre Aydın proje başvurusunda oldukça gerilerdeydi özel girişimleriyle 4.sıraya kadar yükseldi ama Burdur’un onay alan projesi Aydın’ın iki katı. Buna rağmen TKDK teşvikleriyle marka olmaya aday girişimciler de var ama yeterli mi değil.

Sonuç olarak tarımsal veri açısından önemli konuların konuşulduğu, tartışıldığı ve  inovatif çalışmalar sonucu “Tarım 4-0” kriterlerini ucundan yakalamış olan Gürdal ailesine ait organik bir işletmedeki toplantıdan ayrılırken katılımcıların gördüklerinden ve toplantıdan duydukları mutluluk yüzlerinden okunuyordu.

Aydın siyasetinin guguk kuşları Makale: Aydın siyasetinin guguk kuşları