Üreticinin, çiftçinin, besicinin kısaca ekmeğini topraktan kazanan her bir ferdin birinci görevi oluşturacağı kamuoyu baskısıyla, dahası gerektiğinde Ankara’da kuracağı kampla Dalaman Çayı’nı Kemer Barajı’na akıtmak olmalıdır.

İklim değişikliği, dolayısıyla aşırı sıcaklar bugüne kadar başta Akdeniz Havzası olmak üzere yer küreyi tehdit eden en uzun süreli krizdir. Gıdaya erişim ve kalite kaybı nedeniyle 2050 yılına kadar 500 binden fazla yetişkin ölümü öngörülmektedir.

Uluslararası işbirliği sağlanamadığı takdirde 2100 yılına kadar küresel nüfusun yüzde 50 ile 75’i- aşırı sıcak ve nemin birleşik etkisiyle yaşamı tehdit eden- iklim koşullarıyla karşı karşıya kalınabilir. (Vikipedi)

Bu anlatılanlar bize su ve su kaynaklarının ilerleyen süreçte uluslararası arenada en az gıda ve petrol kadar erişimde insanların zorlanacakları, dolayısıyla savaş nedeni olabileceğini gösteriyor.

Nitekim son İran-İsrail Savaşı analizinde Prof.Dr. Ali Çağlar, “Gelecekte su ve gıdaya sahip olmak önemli olacak. İsrail 'Bereketli Hilal' diye de adlandırılan Dicle ve Fırat havzasına sahip olma çabasında, bunu da uydu bir Kürt devleti kurdurarak sağlamayı deneyecek. Hatta ulus aşan suların denetiminin BM nezdinde bir komiteye devrini dahi arzuluyorlar. Zaten BM’de Barajlar Komitesi var. Asıl amaç suya ulaşmak...” tespitinde bulundu. (Muharrem Sarıkaya, Haber Türk,25.06.2025)

Demek ki, Ortadoğu’da petrol sorunu sömürge devletleri lehine çözüldükten sonra sıra Türkiye ile su savaşına gelecek.

Su kaynakları, dolayısıyla gıda üretimi konusunda dışarıda her devlet uzun vadeli plan ve projelerle bu zorlu sürece hazırlanırken bu konuda Türkiye’de de Aydın’la ilgili önemli bir gelişme oldu.

4 Haziran 2025 tarihli Resmi Gazete’de “Batı Akdeniz, Büyük Menderes ve Kuzey Ege Su Tahsisleri ve Eylem Planı” başlıklı bir Cumhurbaşkanlığı kararı yayımlandı.

Yayımlanan bu kararla Muğla’da, Akdeniz’e dökülen Dalaman Çayı’nın bir su isale hattıyla Kemer Barajı’na bağlanarak Menderes Havzası’na da can suyu olması öngörülmüştür.

Su arzı bakımından Dalaman Çayı, Kemer Barajı’na 30-35 kilometre uzaklıkta ciddi debisi olan bir kaynaktır. Gerek su isale hatlarındaki gerekse karayollarında yapılan tünellere bakıldığında Türk mühendisliğinin üstesinden gelebileceği bir projedir.

Örnek: Harran Ovası'na su taşıyan iki tünelden her biri 26,7 km’dir. Karayolu taşımacılığında en uzunu ise Zigana Tüneli 14,476 km'dir.

Ancak Dalaman Çayı bölgedeki önemli ekosistemlerinden biridir. Su akıntısında ya da debisindeki bir değişiklik çay boyunca yapılan tarımı ve doğal yaşamı olumsuz etkileyebilir.

Bu da bölge halkının projeye karşı çıkmasına haklı bir sebeptir. Bunun çaresi de su transferinden bölgedeki ekosistemlerin ve üreticilerin göreceği zararlara karşı da önlem alınmasıdır.

Nitekim Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, havzalar arası su transferinin her iki havza halkının teknik, çevresel ve sosyal koşulları sağlandıktan sonra gündeme gelmesi gerektiğini belirtiyor.

Dursun’a göre gerekli tedbirler alınmazsa suyunu paylaşan bölgede ekonomik kayıplar yaşanabilir, uyarısında bulunuyor. (Milas Önder Gzt.17.06.2025)

Projenin gerçekleşmesinde ilk konu Dalaman Çayı’nın su rejiminin değişmesinde ekosistemlerinin, üreticilerinin ve geri kalan havza insanlarının zararlarının da hesaba katılarak konunun Aydın-Muğla çekişmesine alet edilmemesidir ki, bu durumdan en zararlı çıkacak olan Aydın’dır.

İkincisi projenin gerçekleşmesinde her Aydınlının işin kolayına kaçarak siyasetçiye ya da Ankara’ya havale etmek yerine aktif olarak rol üstlenerek sürece azami katkıyı vermesidir.

Bürokrasiyi temsilen Vali Yakup Canbolat projeye “en büyük hayalimdir”, diyerek sahiplenmesi Aydınlı üretici için bir avantajdır. (Aydın Hedef 12.06.2025)

Siyaseti temsilen iktidar AK Parti Milletvekili Mustafa Savaş, il başkanı Mehmet Erdem ve MHP İl Başkanı Haluk Alıcık, haberi, Resmi Gazete’de yayımlanınca bir müjde olarak paylaştı.

Muhalefet cephesi milletvekilleri ise suskun kalmayı tercih etti. İnsan da merakla “böylesine önemli bir olayda sesiniz çıkmayacak da ne zaman çıkacak”, diyor.

Fakat siyaset cephesinde kim ne derse desin, deyim yerindeyse turbun büyüğü heybede...Bu denli çok yönlü ve masraflı projeler ancak partiler üstü güçlü bir kamuoyu desteğiyle gerçekleşir.

Bu irade önemlidir ve bölge insanı açısından ne kadar hayati değerde bir yatırım olduğunu gösterir ve öncelik verilmesini sağlar. Aksi takdirde yıldan yıla devreder.

İş politikacıya kalırsa ya aklına geldiğinde ya da iktidarda ise umut serpiştirmede, muhalefette ise istismarla seçmenin oyunu almada karşılıklı oynadıkları pinpon topuna döner.

Çünkü damdan düşenin halinden damdan düşen anlar... Eğer politikacı toprağa yabancı, yani zeytin silkmediyse, pamuk sulamadıysa üreticinin sıkıntılarını da bilmez, ona göre varlık içinde yüzüyordur.

O nedenle üreticinin, çiftçinin, besicinin kısaca ekmeğini topraktan kazanan her bir ferdin birinci görevi oluşturacağı kamuoyu baskısıyla, dahası gerektiğinde Ankara’da kuracağı kampla Dalaman Çayı’nı Kemer Barajı’na akıtmak olmalıdır.

Yoksa yerkürede ısınmanın sabitlenmesi gibi olağanüstü bir gelişme yaşanmazsa Aydın -bir ihtimal- asgari 2050 yılına kadar iklim krizi ve kıtlık sorunlarıyla boğuşmak zorunda kalacaktır.