Zeytinliklerimiz sadece gelir getiren, yağ ve zeytin ihtiyacımızı karşıladığımız alanlar değildir. Onun da ötesinde, bizden sonraki kuşaklara aktarmakla görevli olduğumuz kültür değerlerimizdir.

Dünya zeytin üretiminde 9.8 milyon hektarlık alanın yüzde 95’i Akdeniz ülkelerine aittir. Geri kalan yüzde 5’i ise Latin Amerika ülkeleri, Avustralya ve Çin gibi Akdeniz ikliminin olduğu diğer ülkelerdedir.

Türkiye, zeytin yetiştiriciliğinde kullanılan geleneksel bilgi, yöntem ve uygulamalar açısından 2023 yılında UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Mirasları Listesi’ne alınmıştır

Dünyadaki zeytin üreticileri arasında ağaç varlığı açısından Türkiye dördüncü, ekili alan olarak da 846 bin hektarla 6.sıradadır. En fazla zeytin ağacına sahip olan il de Aydın’dır. ( Ali Ekber Yıldırım Tarım Dünyası 17.06.2025)

Zeytinin bu niteliksel özellikleri nedeniyle stratejik ürünler arasına almayı hedefleyen dönemin yöneticileri yasayla zeytin ağacını koruma altına almalarına ek olarak zeytin yetiştiriciliğini de teşvik etmişlerdir.(26.01.1939 tarih ve 3573 sayılı yasa)

Ayrıca yasaya göre zeytinlik alanları daraltılamaz, imara açıldığında yapılaşma %10’unu geçemez. Gerek imar gerek başka amaçlarla sökülecek zeytinler ise il/ilçe tarım müdürlüklerinin izniyle sökülür.

Yasaya rağmen Aydın’ın bu değerli varlığı günümüzde madencilerin, müteahhitlerin ve rantçıların kabaran iştahları nedeniyle yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.

***

Hakkında yasa bulunmasına rağmen kurumlardan bir şekilde alınan izinlerle Efeler-İncirliova arasındaki zeytinlik araziler villalarla doldu, neredeyse boş parsel kalmadı.

Çünkü bizde kanun uyulmak için değil kitabına uydurulmak için vardır ve kanuna uyana saf, uygulayana akılsız, yasayı çiğneyenlere ve onu bunu dolandıranlara ise işini bilen adam denir ve onların açmadıkları kapı da yoktur.

***.

Yıl geçmiyor ki Aydın’da hektarlarca zeytinlikler yangınla küle dönmesin. Geçtiğimiz birkaç gün içersinde Efeler/Böcek-Hallaçlar mahalleleri zeytinlik alanları yandı. Artık ürün vermesi için üretici- toprağı verimliyse-en az 10 yıl değilse on beş yıl beklemek zorunda kalacak.

2024 yılı ölçü alındığında Aydın’da yanan zeytinlik 2 bin 274 hektar... Yetkililer her ne kadar yangın konusundaki kendi ihmallerini: “Ne yapalım sıcaklar mevsim normallerinin üstünde seyrediyor” diyerek sıcaklara yükleseler de gerçek dedikleri gibi değil.

Elbette orman yangınlarında sıcaklıkların, ihmallerin, hataların payı vardır ancak bu şekildeki bir savunma gerçekleri ifadeden hayli uzaktır. Nedenlerine gelince:

2014 yılına kadar yangınları söndürmek orman köylülerinin yasal görevleri arasındaydı. Karşılığında ise ormanda hayvanlarını otlatırlar, yakacakları odunu toplar, keresteyi ucuza alırlardı.

Orman muhafaza memurları ve her yılın haziran-ekim ayları arasında görev yapan yangın ekipleri deseniz bölgeyi iyi bilen, kazma kürek, tahra kullanabilen köylü gençlerden seçilirdi. Ayrıca asker de yangın söndürmede aktif görev üstlenirdi.

2014 yılında yürürlüğe giren BŞB yasasıyla köyler mahalleye dönüşünce köylünün orman yangınlarındaki sorumluluğu ve orman koruma memurlarının köylü gençlerden seçimi sona erdi. (Bkz. Aydınpost 19.08.2024)

Günümüzde yangın söndürme işi de araziyi tanımayan, kazma, kürek, balta nedir bilmeyen, referansla yangın söndürme ekibine alınan gençlere ve az sayıdaki uçak ve helikopterlere kaldı, böyle kuşun böyle kuyruğu olur, demek dışında ne diyebiliriz ki...

9Fb670Aa 6267 47B8 Aa43 6Ec68Ceef111

Geldik günümüz aktüel konusu olan zeytinlikleri madencilerin kullanımına açacak yasa tasarısına... Sonuçta tasarı 26 saat aralıksız toplantı sonucu komisyondan geçti.

Aslında teklif yeni değil. 2022 yılında da gündeme gelince Muğla/ Yatağan/ Akbelen halkının direnci sonucu yasayı Enerji Bakanlığı yönetmelikle aşmak isteyince doğal olarak karar Danıştay’dan döndü.

Yeni tasarı yasalaşırsa ekli kroki ve koordinatların da yeni yasanın ekinde yer alacak olmasından hareketle tasarısının yalnız Muğla iline ilişkin olduğu görülür.

Burada endişe, eğer bu yasa gerçekleşirse son 15 yılda 90 milyondan 204 milyona çıkan zeytin ağacıyla ülke iyi bir noktaya gelmişken, zeytin katliamına neden olacak bu düzenlemeden yalnız Muğla değil hem üretici hem tüketici hem de ülkenin zarar görecek olmasıdır. (Ali Ekber Yıldırım a.g. yazı 17.06.2025)

İnsanları kuşkulandıran bir diğer konu da 23 yılda hükümetin 11 kez zeytinlikleri imara, sanayiye, madenciliğe açma girişimidir. Tasarının yasalaşması halinde ileride emsal gösterilerek yaygınlaşacak olmasıdır.

Kaldı ki 3573 sayılı yasada “Zeytinlik sahaları içinde bu sahalara en az 3 kilometre mesafede, zeytinliklerin bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyasal atık oluşturacak tesis yapılamaz ve işletilemez” denilmektedir ki termik santraller de buna dâhildir.

Nitekim Ali Ekber Yıldırım’ın da dediği gibi bu düzenlemelerin hepsi ya yargıdan döndü ya da zeytin üreticilerinin, ihracatçıların ve konuya duyarlı milletvekillerinin çabası ve desteği sonucu geri çekildi.

Tasarıda 1939 metninde yer alan, fakat sonraki değişiklerle yürürlükten kalkan “Sökülen zeytin ağaçlarının nakli” de yar alıyor. Maddenin uygulanırlığı ayrı bir konu ama geri gelen zeytinlerin nakli maddesi ilk bakışta halkta rıza oluşturmak için konulmuş bir madde izlenimi yaratıyor.

Sonuçta zeytinliklerimiz sadece gelir getiren, yağ ve zeytin ihtiyacımızı karşıladığımız alanlar değildir. Onun da ötesinde, bizden sonraki kuşaklara aktarmakla görevli olduğumuz kültür değerlerimizdir.