Barış Manço’nun bir şarkısı vardı; “A” de bakayım, bi de “Y” de, şimdi bi de “I”, oku bakayım. Barış Manço şarkıda pikniğe gider. Sonuç AYI’larla karşılaşır. Yolda, bayırda, çayırda, kısaca her yerde bu tür görgüsüzler bolca bulunmakta. Şimdi size birbirinden farklı dört örnek olayla ilgili açıklamalar yapacağım. İyi okumalar.

Birinci örnek Almanya’nın Bremen kentinden. 2007 yılında dost ve akraba ziyareti için bu kente gitmiştim. Bremen’in merkezinde gezinirken yol kenarındaki bir banka oturma ihtiyacı hissettik. Önümüzden insanlar gelip geçiyordu. Dikkatimi bir kadın ve elinden tutarak birlikte yürüdüğü 6 yaşlarında bir çocuk dikkatimi çekmişti. Çocuğun elinde muhtemelen bir ambalaj malzemesi vardı. Bir süre sonra onu elinden düşürdü. Yanılmıyorsam annesi olacak kadın bunu fark etmedi. Birlikte yürümeye devam ettiler. Onların hemen birkaç adım arkalarından yürüyen başka bir kadın çocuğun düşürdüğü ambalaj malzemesini alıp önünde yürüyen kadına yetişti. Kadına bir şeyler söyleyip çöp tabir edeceğimiz malzemeyi kadına verdi. Kadın da ona bir şeyler söyledi. Yanımda Almanca bilen akrabama sordum, “ne diyorlar” diye.

Birinci kadın; “burası sizin eviniz değil, çöplerinizi yere atamazsınız, çocuğunuza çevreyi kirletmemesi gerektiğini öğretmelisiniz”. İkinci kadın ise; “Özür dilerim, farkında olmadım ve elbette öğreteceğim. Tekrar özür dilerim”, demiş.

Siz kadınların yerinde olsanız ne yapardınız?

İkinci olay ise Fransa’nın Nice kentinde geçiyor. 2000 yılında Aydın Lisesi olarak Fransa’ya gitmiştik. Nice kentinde bize verilen serbest zamanda gezerken o zamanlarda 8 yaşında olan kızım su istedi. Onlara, “siz burada bekleyin”, deyip karşıdaki büfeye su almaya gittim. Kızım, annesi ve anneannesi kaldırımın kenarında beni bekliyorlardı. Ben büfeden suyu alıp geri gelmek için arkamı döndüğümde gördüğüm manzara karşısında şaşırmıştım. Bizimkilerin beklediği yerin gerisinde yirmi kadar araba durmuş bekliyorlardı. Bizimkileri kaldırımın kenarında karşıya geçmek için beklediğini sanan sürücüler durmuş yol veriyorlardı. Karşıdan bağırdım; “geri gidin, geri gidin” diye. Bizimkiler geri çekilince arabalar yollarına devam ettiler.

Siz arabalardaki sürücüler yerinde olsaydınız ne yapardınız?

İkinci olay yine Fransa’da geçmekte. Paris’in banliyösü kabul edilen Montreuil kentinden. Biz Paris gezisinde bu kentte konaklamıştık. O zamanlar 40 bin civarında nüfusu olan bir yerdi burası. Kaldığımız yerin hemen önünde halka açık asfalt kaplı büyükçe bir açık otopark vardı. Ancak bu otopark haftada bir gün halk pazarı olarak kullanılmaktaymış. Pazar sabahın erken saatlerinde açılıp öğle saatlerinde kapanıyor ve otopark olarak kullanılmaya devam ediyor. Ancak pazarın kapanmasıyla otoparkın açılması arasında zaman farkı olmadı. Çünkü hiçbir pazarcı tek bir çöpünü orada bırakmıyor. Belediyenin kendilerine verdiği büyük poşetlere atıklarını toplayıp ilerideki konteynere atıyor. Başkalarının atmasına da izin vermiyorlar. Kontrol için zabıtalar falan dolaşmıyor. Kendi kendilerini kontrol ediyorlar.

Siz pazarcı olsaydınız, ya da orada alışveriş yapan halk olsaydınız ne yapardınız?

Son örnek olayımız Belçika’nın Gent kentinden. Bana anlatılan yaşanmış bir olayı sizlere aktaracağım. Adamın evi ve evinin altında özel garajı var. Bir hafta sonu evinde kendisi boya yapıyor. Boya işini bitirince kullandığı malzemeleri kendi garajında büyükçe bir leğenin içinde yıkıyor. Bu suyu garajının hemen önündeki yağmur suyu giderine boşaltıyor. Bunu gören yan komşusu durumu yerel yönetime bildiriyor. Üç gün sonra adamın kapısı çalıyor. Yerel yönetimden gelen kişi 200 Euro’luk ceza bildirimini kendisine veriyor. Gelen görevliye nedenini sorduğunda; “atık sularınızı kurallara uygun şekilde atmadığınızdan” cevabını alıyor. Komşusunun şikâyet ettiğini de görevliden öğreniyor. Hemen komşusunun kapıya çıkan komşusundan özür dileyip bir daha tekrarlamayacağını bildiriyor.

Siz adam veya komşusu yerinde olsaydınız ne yapardınız?

Buna benzer olayları çoğaltmak mümkün. Şaşıracaksınız ama ülkemizde de güzel örnekler yaşanıyor. Her ne kadar balkondan aşağı yemek artıklarını dökenlerimiz olsa da, arabadan yanan sigarasını atıp ormanları yakan olsa da, deniz kenarında içtiği meşrubatın şişesini kırıp insanların denize girdiği yere atanlar olsa da, yolda giderken aracında pet şişeye idrarını yapıp yola atanlar olsa da, yaya geçidinden geçenlerin üzerine arabalarını sürenler olsa da, plajı kirletip ertesi gün bunda şikâyet edenlerimiz olsa da, denize kamyon lastiği atanlarımız olsa da güzel insanlarımızda var bizim. Bu çevre hepimizin, kendimiz temiz tutalım, kendimiz temiz yaşayalım. Barış Manço’nun şarkısında geçen gibi olmayalım.

Mümin pis olmaz. (Buhari)

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA