Cumhurbaşkanlığı oyları ölçü alındığında iki ay önce yapılan seçimlerde Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu yaklaşık 450 bin oy, yarıştığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 300 bin oy almıştı. İttifak olmaz da hem İYİ Parti hem de Yeşil Sol Parti adaylarıyla Aydın’da seçime girerlerse aritmetik olarak Cumhur İttifakı ve Özlem Çerçioğlu oyları eşitlenmektedir.

Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu 31 Mart 2024’de yapılacak seçimlere adaylığını açıkladı. Bu seçimde gelenek bozuldu çünkü gerek 2014 gerek 2019 seçimlerinde adaylığı aylar öncesinden Kemal Kılıçdaroğlu açıklardı...

Bu kez yaklaşık 7 ay kala kendisi açıkladı, hem de hayli iddialı konuşarak, dedi ki:”Benim aday olduğum bir yerde AK Parti’nin seçim kazanma şansı yoktur.”

Siyasetin bir iddia işi olduğu düşünüldüğünde bu meydan okuma yerinde gibi görünse de Özlem Çerçioğlu’nun ittifak olmazsa bu seçimde öyle işi pek kolay gözükmüyor.

Zira Cumhur İttifakı ağrısız, sancısız devam ediyor.

Velev ki Millet İttifakı bu seçimde de kurulsun haydi çatlayan testinin su sızdırmasını hesaba katmayalım, yine de Özlem Çerçioğlu’nun iddiasını gerçekleştirmesi üç açıdan zor görünüyor.

 BİR: Millet İttifakının kaybetmesiyle İttifakı meydana getiren partilerin seçimi kazanmış gibi bir tavır içine girmelerinin de bir sonucu oy veren kitle bitmişlik, tükenmişlik sendromu yaşıyor.

Tamamında olmasa bile çoğunluğunda muhalif cephede “elimizden geleni yaptık olmadı” psikolojisi hâkim.

Seçmen haksız da sayılmaz. Çünkü kaybetmeyi başta peşin kabullenmiş gibi ne bir özeleştiri yapan var, ne de 6 partiden “kusura bakmayın” diyen, özür dileyen oldu.

Sanki bir sonraki seçimde alınan oylar cepte keklikmiş gibi partilerde bir rahatlık var. Bu umursamazlık seçmene ya sandığı boykot ettirir ya da stratejik oy kullanarak kırılanı, döküleni toplamayan partileri cezalandırır.

Seçimin üzerinden daha iki ay geçmişken iktidar partisine olduğu kadar muhalefet partilerine oy veren seçmenlerden bir kısmı pişmanlıklarını erken ifade etmesi boşa değil..

Farz edelim iktidara oy verdiğine pişmanlıklarını belirtenler zamlara olan tepkilerinden dolayıdır, bu değerlendirme makul ve mantıklı bir gerekçedir.

Fakat muhaliflere verdikleri oydan bu kadar erken “keşke vermeseydim,” dedirten pişmanlıkların gerisinde yatansa muhalif seçmenlere oy verdikleri partilerin hemen seçimin ardından sanki zafer kazanmış gibi havaya girmeleri hayal kırıklığı yaratmıştır.

Millet İttifakı’nın iki taşıyıcı ana kolonu İYİ Parti ve CHP bundan sonrası için birlikte olamayacaklarını kamuoyuna deklare ettiler. Saadet Partisi ile Gelecek Partisi parlamentoda grup kurmayı başardılar. Ama DEVA Partisi onlara katılmadı, dışarıda kaldı. Bu parti hangi platformda seçmenin görüşlerini açıklamaya aracı olacak acaba?

Beş milletvekili bulurlarsa, -nereden bulacaklarsa- DEVA da grup kuracakmış. Bir kısım vatandaşın muhalefet partilerinden umutlarını kesmesine bir başka neden de seçmendeki “bunlar muhalefet oldukları halde bu kadar kısa sürede birbirlerine girdiler. ya bir de seçimi kazansaydılar beş parti başkanı, bir de Ankara ve İstanbul belediye başkanları, yedi Cumhurbaşkanı Yardımcısı nasıl geçineceklerdi”, algısı yerleşmiş.

Muhalefete hâkim böyle bir atmosferde sahne alan zamlar siyasilerde vatandaşta rıza oluşturacak tepkiyi yaratamıyor.

İKİ: Özlem Çerçioğlu’nun yapabileceği asfalt kaplama, mahallelerin su sorunlarını çözme, kaldırımları yenileme gibi küçük çaplı alt yapılardan Aydın’da yapılmadık pek bir şey kalmadı.

Aydın’ın tarihi ve kültürel değerlerini gün yüzüne çıkararak rekabetçi kentler arasına sokacak bir turizm üssü yapmada, marka ürünleriyle rekabet eden kentler haline getirmede ilk adımı atma gibi konuların ise geçen zaman içinde Çerçioğlu’nu aştığı görüldü.

Diğer taraftan rekabetçi emsal kentlerle karşılaştırıldığında Aydın’ın içine düştüğü “sadaka toplumundan” kurtulmada ortak akılla yönetilmeye ihtiyacı olduğu açık bir gerçektir.

Bu anlamda artık Aydın’ın yönetilmeye değil yönetişime ihtiyacı vardır. Bu da Aydın’daki en büyük siyasi makam olan büyükşehrin bu güne kadar olan yönetim anlayışının değişmesi ile mümkündür.

ÜÇ: Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun meydan okumasının gerçekleşme şansının zorluğu mekaniğinin, matematiğinin ve  aritmetiğinin yetersizliğidir..

Bir defa siyasetin kamuoyu demek olan mekaniği Başkan Çerçioğlu için önümüzdeki yerel seçimde girdiği seçimlere göre en elverişsiz olanı gibi görünüyor. Çünkü artık her mahfilde Özlem Çerçioğlu AY-BA hizmetleri dışında kalan alanlarda eleştiriliyor.

En önemlisi de “Şehir Kulübünde” artık yerel yönetimlerde de Aydın’da bir değişimin şart olduğuna dair kulislerin yapılıyor, olmasıdır.

(Şehir Kulüpleri eskiden ilçelerde sade vatandaşların giremediği, kalburüstü toprak zengini eşrafın, ticareti elinde tutan tacirin, ilçe bürokratları kaymakam, malmüdürü, karakol komutanı, parti başkanlarının toplandıkları, iskambil oynadıkları, dahası ilçe siyasetini domine ettikleri mekânın adıydı. Günümüzde bu mahfiller adları farklı da olsa varlıklarını sürdürmektedirler)

31 Mart 2024 seçimleri Özlem Çerçioğlu açısından ittifak olmadığı takdirde hem matematiği hem de aritmetiği yönüyle de birbirini tamamlamıyor.

Cumhurbaşkanlığı oyları ölçü alındığında iki ay önce yapılam seçimlerde Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu 28 Mayıs seçimlerinde yaklaşık 450 bin oy,

Yarıştığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 300 bin oy almıştı. İttifak olmaz da hem İYİ Parti hem de Yeşil Sol Parti adaylarıyla Aydın’da seçime girerlerse aritmetik olarak Cumhur İttifakı ve Özlem Çerçioğlu oyları eşitlenmektedir.

O zaman da sonucu her iki tarafta stratejik oylar belirleyeceği gibi seçmenin aralarında kendilerinin yapacağı ittifaklar da tayin edebilir.

AK Parti halkta karşılığı olan iyi bir adayla seçmen karşısına çıkarsa ayrıca genel seçimlerde olduğu gibi bütün unsurlarıyla seçime asılırsa başarılı olma şansı yüksektir.

Bunun tek şartı var, o da AK Parti’nin bu güne kadarki seçimlerde verdiği görüntünün aksine boğayı boynuzundan yakalamasıdır,

Onu da bu partinin adayı belirlendikten sonra öğreneceğiz.