Kuşadası’nın bilinen tarihi M.Ö. 1.190’a kadar uzanır. Kuşadası tarih boyunca önemli bir liman ve sayfiye yeri işlevini görmüştür. Bu nedenle Pygela, Neapolis, Anaia, Panionion gibi antik yerleşmelerden günümüze kadar önemini yitirmemiştir.

Kuşadası 1413 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kurşunlu Han, yani Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı iskele yakınında 1618 yılında yapılmıştır. Burası önce kale olarak yaptırılmış, daha sonra han olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Kervansaray, dikdörtgen bir avlunun etrafında iki katlı yapılmıştır. Kale olarak yaptırılmış olmasından dolayı kalın ve yüksek duvarlara sahiptir. Avlu çevresinde revaklı kapalı mekânlar vardır. Çoğunlukla çevreden elde edilmiş moloz taşlar ve eski yapılardan elde edilen devşirme taşlardan inşa edilmiştir.

Kervansaray küçük bir iç kale görünümündedir. En üstteki burçlar üçgen uçlu, sivri dendanelidir. Geniş avlu etrafında sıralanmış odalar vardır. Dıştan moloz tas ve tuğla, içten ise kesme taşla inşa edilmiştir. Kuzeye ve batıya açılan iki kapısı vardır. Ana giriş kapısı batıdaki kapıdır. Alt katta 28 kapı vardır. Bunlardan 15'i oda, diğerleri farklı amaçlı birimlerdir. Kuzeybatı ve güneydoğudaki köşelerde arkadan üst kata çıkan iki merdiven bulunmaktadır.

Kervansarayın kuzey girişindeki mermer kapı boşluğu kemerle örülmüştür. 1965 yılına kadar "Kurşunlu Han" olarak anılan yapı günümüze kadar çok farklı amaçlar için kullanılmıştır.

Kervansaray Kuşadası turizmine önemli katkılar yapmıştır. 1950’lerde başlayan turizm faaliyetleri küçük bir kıyı kasabası olan Kuşadası’nın kaderini değiştirmiştir. Özellikle 1964 ile 1968 yılları arasında ilçede Kaymakamlık yapan Özer TÜRK, almış olduğu turizm eğitimi nedeniyle turizmin çok hızlı yol almasını sağlamıştır. Gemi turizminde ise ülkemizin ilk ve en önemli merkezi konumuna yükselmiştir. Ancak bu gelişme ile oluşan yapılanma sürecinde birçok tarihi eser yok edilmiştir.

1618 yılında yapılan Kervansaray 1966 yılında restore edildikten sonra Kuşadası turizmine çok önemli katkılarda bulunmuştur. O tarihten sonra Kervansaray yakın zamana kadar otel olarak kullanılmıştır. Bu dönemde ilçeye gelen yabancı turistlerin gözdesi olmuş, en önemli toplantılar burada yapılmış, en önemli konuklar burada ağırlanmıştır. Sadece içi değil, çevresi de turizme önemli katkılarda bulunmuş, adeta Kuşadası turizmi için lokomotif görevi görmüştür. Son dönemde ise Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün turizmi düşünmeden aldığı kararlar nedeniyle gözden düşmüştür.

Kervansaray geçen yıl yapılan ihale ile Kuşadası Belediyesi uhdesine geçmiş, ama o günden bu güne henüz verimli olarak kullanılmaya başlanamamıştır. Tıpkı Kongre merkezinin verimli kullanılamadığı gibi.

Ülkemizde çok sayıda kervansaray var. Bunların önemli bir kısmı çeşitli şekillerde turizme kazandırılmış durumda. Kuşadası Kervansarayı da çok çeşitli amaçlı kullanılabilecek potansiyele sahiptir. Sadece bir konuda değerlendirme yapmak bu güzelim Kervansaraya ve Kuşadası turizmine katkısı olmayacaktır.

Halkta oluşan genel görüş burasının müze olmasıdır. Ancak Ahmet amcanın tüfeği, Fatma teyzenin eski elbisesinin konulduğu basit bir müze anlayışından ziyade, burasının bir bölümünün konulu müze (denizcilik müzesi gibi) olması, diğer bölümlerinin de bu müzeyi destekleyici el sanatları, Kuşadası markasına hizmet edebilecek diğer unsurlarla desteklenmesi yerinde olacaktır. Böylelikle çok işlevli olacak ve turizme yeterli katkıyı sağlayacaktır. Bunu için profesyonel yönetim anlayışı ile yönetilmesi yerinde olacaktır. Ancak belediye tarafından bir yıllığına kiralanmasından bu yana 8 ay geçmiş olmasına rağmen henüz olumlu sayılabilecek bir adım atılmamış olması işin amatörce bile ele alınmadığının göstergesidir.

İçinde bulunduğumuz yıl Kervansarayımızın 400. Yılı. Bu yılı akıllıca kullanıp bunu katma değere çevirmemiz için her şey var. Yapmamız gereken akılcı bir politika ile hareket etmek.

Krizler atılım ve büyüme için önemli sıçrama noktalarıdır. Kuşadası turizmi dibe vurmuş, artık yükselişe geçme aşamasındadır. 400. Yıl konseptini iyi kullanıp Kuşadası turizmine yukarı yönlü ivme kazandırabiliriz. Ama sinerji yaratma koşulu ile. Bu sinerji oluşacak mı, 400. Yıl özelliği iyi kullanılabilecek mi, önümüzdeki süreçte göreceğiz.

Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin ön izlemesidir. (Albert Einstein)

 


Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA