Bakara Suresi 249. ayetin Müslümanlara mesajı iktidar fırsatı bulduklarında onun nimetlerinden istifade konusunda nefislerini dizginlemeleri ve Anayasa’ya kanunlara yani Ulu’l Emr’e uymalarıdır.

Etimolojik olarak, sınav; katılanların bilgi, tecrübe ve yeteneklerini değerlendirmek ve ölçmek amacına yönelik yapılan yoklamadır. Otantik anlamı,,en yakıcı olanı  da bir kimsenin manevi direnme gücünü ortaya koyan zor durum, direnme, sınama ve tecrübedir.

Başlıkta geçen sınav sözcüğü ile anlatılmak istenen ikincisidir. Hal böyle olunca da bir birey olarak Müslüman’ın ya da çoğunluğu onlardan bir toplumun sınav konusu da en değerli varlıkları olacaktır. Örnek: “Bilin ki, mal da, evlat da sizin için bir imtihandır.” Ayetinde geçtiği gibi...(Kur’an-ı Kerim,21/35;63/9;64/15

Ayetlerde geçen mala bir atasözünde “canın(bir parçası) yongası” denmekte ona hakeza evlat da anne ve babanın canından bir parçası olduğuna işarettir. İnsanın her ikisi hakkında sınavı, ayette bildirildiği gibi  “bazılarına verilmekle bazılarından da alınmakla” olur.

Verilen çocuğun başta annesinin, babasının sağlıklı, huzur içinde birlikte bir hayat sürmeleridir. Onlara tavsiye edilense evladı olmayanlar karşısında kibirlenmeden, onları üzecek söz ve harekette bulunmadan, aşırı gösterişten sakınmaları ve hayırlı olması için çocuklarını, helal lokma ile yetiştirmeleridir.

Aksi takdirde sınavın en yakıcı olanıyla sınanır, başta anne, baba burnu sürtülebilir.

Mal verilirse helal yoldan edinilmesi üzerinde oluşabilecek göz hakkını ödemektir. Burada evlat ve mal üzerinden anlatılmak istenen değerli olan bir konuda aşırıya kaçmamak yani haddi aşmamaktır.

Zira hayatın değişmeyen kuralıdır: Haddini aşan zıddına döner. Buna rağmen her ne kadar Ziya Paşa:

Dehrin ne sefa var acaba sim u zerinde

İnsan bırakır hepsini hın u seferinde,

Dese de insanoğlu tarih boyunca, eline geçirdiği güce yaslanarak mevki,makamdan , değerli altın, gümüş, para istiflemekten  vazgeçmemiştir.

O nedenle aşırı değer verilen mevki,makam yat, kat, uçak araba, bağ, bahçe olur,fark etmez, haksızlık elde edilmişse inancımız odur ki mutlaka sahibinden çıkar,ondan çıkmazsa Ah yerde duman gökte kalmaz hesabı vakti,saati gelir,İlahi adalet tecelli eder,bedelini çocukları öder.

Bu dünyada yakıcı sınavı olan yalnız insanlar değildir.Kutsal Kitaplara ve tarihin verilerine  bakıldığında -onu oluşturan bireylerin doğrudan ya da dolaylı katkılarıyla- milletlerin de zorlu sınavları olmuştur.

Kur’an-ı Kerim’de milletlerin bu sınavları da anlatılır. Bu konuda  Bakara Suresi 249.Ayette:

Talut askerleriyle birlikte ayrılıp sefere çıkınca;”Allah muhakkak sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir-eliyle bir avuç alan müstesna-ondan tatmayan da bendendir” dedi.

İçlerinden pek azı dışındakiler ondan içtiler. Kendisi ve onunla beraber inananlar nehri geçince:“Bu gün Calut’a ve askerlerine karşı bizim gücümüz yok”,dediler

.Allah’a kavuşacaklarına inananlar ise “Nice az birlikler vardır ki, Allah’ın izniyle sayıca çok birliği yenmişlerdir, Allah sabredenlerle beraberdir,” dediler,denir.

Her ne kadar söz konusu ayet İsrail Oğulları’nı ilgilendiriyorsa da verdiği mesaj evrenseldir yani bütün insanlığı ilgilendirir.

Talut ve ordusu görseli

İnsanlar nasıl ki, en kıymetli varlıklarıyla sınava tabi tutuluyorsa çölde de uzun bir yolculukta en değerli yaşam kaynağı olduğu için Talut’un ordusu İsrail Oğulları’nın en yakıcı sınavı da su olmuştur.

Kaldı ki,Talut kendilerini Ürdün Nehri’ni geçerken bir sınav beklediğini,o nedenle  izin verdiği bir avuç dışında kimsenin fazladan su içmemesi gerektiği konusunda askerlerini  uyarmıştı.

Buna rağmen nefislerine yenilen ve emre uymayan çoğu asker, kanıncaya kadar su içmelerinin bir sonucu savaşma yetilerini yitirmişler, hallerini de Talut’a söylemekten çekinmemişlerdir.

Bakara Suresi 249. ayetin Müslümanlara mesajı iktidar fırsatı bulduklarında onun nimetlerinden istifade konusunda nefislerini dizginlemeleri ve Anayasa’ya kanunlara yani Ulu’l Emr’e uymalarıdır..

Özetin de özeti şartlar ne olursa olsun, Müslüman’a düşen görev- dini adalet, temeli hakkaniyet olan devlet geleneğimizin de bir gereği-  “yetim hakkına” saygı duymak olmalıdır.

Çünkü Müslüman “elinden ve dilinden herkesin güven duyduğu kimsedir

Halböyleyken  tarih boyunca ele geçirdiğinde sırtını güce  yaslayan  Müslüman’ın “yetim hakkı” karşısında en yakıcı sınavı da nefsine yenilgiyle biteni olmuştur ve olmaya da devam ediyor..

Not: Herkese hayırlı Ramazanlar diliyorum.

Yazık Oluyor Güzel Aydın’ımıza! Makale: Yazık Oluyor Güzel Aydın’ımıza!