Bu durumda iktidar AK Parti’nin parlamento çalışmalarında ve yürütmede bilhassa ortağı MHP’ye ve diğer paydaşlarına, geçen yasama dönemine göre, daha fazla bağımlı hale geldiği söylenebilir.

İktidarların serbest seçimlerle el değiştirdiği ülkelerde güçsüz, parçalı muhalefetin iktidar karşısında başarılı olabilmelerinin yolu aralarında güç birliği yapmaktan geçer.

Bunu söylerken bir gerçeği de göz ardı etmemek gerekir, söz konusu siyasetse parti programları, ideolojileri ve izledikleri politikaları farklı, birbirine benzemez partilerin seçimlerde işbirliği yapmaları sanıldığı kadar kolay değildir.

Her türlü tavizi vererek aralarında güç birliği yaptıklarını varsaysak bile hedefledikleri amacı gerçekleştirmelerinin bir garantisi yoktur, çünkü ortak da olsalar aralarında rekabet vardır.

Birçok örnekleri varsa da en bariz olanı geçen yıl, Nisan 2022’de Macaristan’da 12 yıldır aralıksız iktidarda olan Victor Orban’ın partisi Fidesz’i-Hristiyan Demokrat İttifakı-tahtından indirmek için bizdeki 6’lı masa gibi 6 muhalefet partisinin yaptıkları güç birliğiydi.

Adayları Peter Marki Zay önseçimle belirlendiği halde ezici bir üstünlükle iktidarını sürdürmede güven tazeleyen Victor Orban 199 üyeli parlamentoda 135 sandalye kazanarak şimdiye kadarki sahip olduğu üçte iki çoğunluğu elinde tutmayı başardı.

Bizde ise Macaristan’daki gibi 6 partinin güç birliğinden meydana gelen Millet İttifakı karşısında seçimin ilk ayağı milletvekilliği seçiminde iktidar AK Parti galip geldi ama 2018 seçimlerine göre oy kaybetti ve kazandığı 266 milletvekili salt çoğunluğu elde etmeye yetmediği için o güce ittifak ortağı MHP sayesinde erişebildi.

Muhalefeti oluşturan Millet İttifakı partilerinden Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve Deva Partisi CHP listelerinden seçime girdiler ve tek başına giren İYİ Parti ile birlikte toplamda 213 milletvekili çıkarabildiler.

İktidar AK Parti her ne kadar Victor Orban gibi Anayasa’yı değiştirecek üçte iki çoğunluğa erişemediyse de ortakları Milliyetçi Hareket Partisi, Yeniden Refah Partisi, Demokratik Sol Parti ve Hüda-Par ile birlikte toplamda 322 milletvekili çıkarmayı başardı.

Bu durumda iktidar AK Parti’nin parlamento çalışmalarında ve yürütmede bilhassa ortağı MHP’ye ve diğer paydaşlarına, geçen yasama dönemine göre, daha fazla bağımlı hale geldiği söylenebilir.

Ama muhalefet için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Her ne kadar Macaristan muhalefetini oluşturan altılı ortaklar gibi hezimete uğramasalar da milletvekilliği seçimlerinde çoğunluk yeter sayısının altında kaldıkları için başarılı oldukları da söylenemez.

Muhalefetin bu seçimlerde Macaristan’daki 6 partiden oluşan ittifakla birlikte Malezya’da denenmiş ve başarılı olunmuş bir yöntemden söz edildi. Hatta bazı yazarlar örnek Fehmi Koru söz konusu durumu muhalefetin eksen kayması olarak nitelendirdi.(12.04.2023)

Malezya’da 2018 seçiminde birbirine benzemeyen çok sayıda parti iktidara karşı birleşmiş ve bizdeki Millet İttifakı partilerinin yaptığı gibi kapsamlı bir program hazırlamasına rağmen kampanyada 10 ana başlıkta seçmen karşısına çıkılmış ve başarılı da olunmuştu.

Yöntemin esin kaynağı öğretim üyeliğinin bir bölümünü Malezya’da geçirdiği bilinen Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu mu, acaba diyenleriniz çıkabilir, değil.

Büyük ihtimalle Kemal Kılıçdaroğlu’nun oğlu Kerem Kılıçdaroğlu…

Fehmi Koru’nun anlattığına göre Kerem Kılıçdaroğlu Bilkent Üniversitesi’ndeki siyaset bilimi lisans eğitiminin ardından kazandığı bir bursla yüksek lisans ve doktora eğitimi için Kore’ye gitmiş. Uzmanlık alanı olarak da Endonezya ve Malezya’daki siyasi hayat konularını seçmiş.

2018 yılında yapılan seçimlerde 60 yıllık ve asla yıkılmaz gözüyle bakılan bir iktidarı, birbirine benzemez partiler “Umut İttifakı” adını verdikleri bir çatı altında birleşerek sona erdirmişlerdi.

Başlarına da o altmış yılın yarıya yakınını başbakan olarak geçiren, vaktiyle görev yaptığı partinin yolsuzluk çamuruna battığını gördükten sonra ayrılan ve 93 yaşına gelmesine rağmen yeni bir partiyle yeniden siyasete dönen Mahasir Muhammed’i geçirerek…

O seçimde Mahasır’ın ileri yaşına rağmen siyasete dönmesi ve elini taşın altına koyması seçmen tarafından bir fedakârlık olarak görüldü ve Umut İttifakı seçimi kazandı.

Kemal Kılıçdaroğlu’na da oğlu Kerem Kılıçdaroğlu da Malezya modeli hakkında esin kaynağı olmuş mudur bilinmiyor ancak bir birine benzemez partilere öncülük ederek 21 yıldır iktidarda olan AK Parti’yi devirme girişimi o yöntemin bir ürünüdür.

Ancak aba güreşi ilk karşılaşmada bitmediği için maç 28 Mayısta yapılacak ikinci tura kaldı. Malezya yönteminin Millet İttifakı lehine bir sonuç üretecek mi, o seçimde belli olacak.

Taraflar gerek İktidarı elinde bulunduran Cumhur İttifakı bileşenleri gerek muhalefet Millet İttifakı ortakları yarışı kendilerinin kazanacağına bir hayli ümitliler…

İktidar Cumhur İttifakı taraftarları birinci turda yarışı rakiplerinden yaklaşık 5 puan kendi adaylarının önünde bitirmesini maçın lehlerine sonuçlanacağına yorumluyorlar ve o moralle yaşıyorlar.

Muhalefet onlara karşılık 5 puan önde olmanın bir moral üstünlüğü olduğunu, o nedenle birinci rauntta ileride, geride olmanın kimseye ne bir avantajı ne de bir dezavantajı olur, diyor.

Parlamentoda Cumhur İttifakının çoğunluğu sağlamış olması lehine bir avantaj gibi görünse de seçmen uzlaşmaları yönünde de oy kullanabilir.

Buna örnek ise Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde meclis çoğunluğunun Cumhur İttifakında olmasına karşılık başkanların Millet İttifakından olmalarıdır.

Velhasıl 28 Mayıs’ta her iki seçeneğin gerçekleşme ihtimali eşittir. Çünkü hangi yöntem uygulanırsa uygulansın sandığa güven olmaz, diri giren ölü, ölü giren de diri çıkabilir.