Covid-19 nedeniyle kısa sürede tüm dünyada beş milyona yakın kişi hastalandı, üç yüz bin kişiden fazlası ise yaşamını yitirdi. Ülkemizde ise yüz elli bin civarında kişi hastalandı, bunların dört binden fazlası ise yaşamını yitirdi. Spordan sağlığa, turizmden eğitime tüm sektörler virüs salgınından derinden etkilendi. Buna bağlı olarak tüm dünyanın ortak görüşü,virüsten sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıdır. Bundan sonra yaşantımız, alışkanlıklarımız çok köklü değişikliklere uğrayacak, yeni bir hayat tarzımız olacak. Yoksa bizlerde hastalıkla yüzleşecek, belki de öleceğiz.

Covid-19’un en fazla etkileyeceği alanlardan biriside elbette siyaset olacaktır. Aldığı kararlarla diğer tüm sektörleri etkileyen siyasetkilit rol oynamaktadır. Korona sonrası siyaset ortamında kendini yenileyemeyen, değişime ayak uyduramayan, halkın isteklerine yanıt veremeyen, halkla ilişkilerinde sürekliliği sağlayamayan siyasi oluşumların ve onların kadrolarının değişime uğrayıp yenilenmesi zorunlu hale gelecektir. Artık eski tip siyasetin ve siyasetçinin devri kapanmıştır. Kendini “bulunmaz Hint kumaşı” gören siyasi liderlerin, milletvekillerinin, belediye başkanlarının, il ve ilçe örgüt yöneticilerinin sonu gelmiştir. Bu durum hem genel siyasette, hem de yerel siyasette geçerli olacaktır. Kimsenin vazgeçilmez olamayacağını korona virüsü yüzümüze tokat gibi çarpmıştır.

Korona sonrası siyasal alanda uzun dönemli var olabilmek, iktidarını sürdürmek ya da siyasette belirleyici bir etkide bulunmak için değişim ve yenilenme gerekecektir. Ama çoğu kez siyasetteyenilenme arayışları, konjonktürel şartlar tarafından belirlendiği, dolayısıyla da amaç ve sonuçları arasındaki uyum öngörülemediği için istenen neticeyi ortaya çıkaramamıştır. Partilerin kemikleşmiş yapısı bu konuda etkili olan ayrı bir faktördür. Siyasetin daha esnek olması, güncel şartlar karşısında uyum sağlayabilmesi gereklidir. Bu nedenle Covid-19 siyasetteki değişimi istesek te, istemesek te gerçekleştirecektir

Aydın yereline bakacak olursak, partisi ne olursa olsun salgın döneminde halkla sağlıklı ilişki kuramayan vekillerimizi, belediye başkanlarımızı gördük. Bazıları içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemdekendilerini seçen halka sırtlarını dönmüş gibi davrandılar. Sıkıntılı döneminde halkın yanında olmayan milletvekillerin yerinegenç, dinamik, paylaşımcı, sorun çözücü, çok yönlü bilgi sahibi olan vekiller bundan sonraki siyasi yaşamımızın en önemli aktörleri olacaklardır. Aynı şeyler belediye başkanları için de gereklidir. Salgında bazı belediye başkanları halk için elinden geleni yaparken (Kuşadası, Germencik, İncirliova gibi) bazıları makam odasından dışarı bile çıkmaktan korkmuşlardır. Bazı ilçeler sanki “Büyük köy” gibi yönetilmişlerdir. Söke'deyaşanan iğrenç olay ise siyasetin nerelere geldiğinin göstergesidir. Artık siyaseti "Kendim için ne koparırım" düşüncesinden "Halk için ne yaparım" düşüncesine dönüştürme zamanı gelmiştir. Bunu Covid-19 bir şekildegerçekleştirecektir.Belediye başkanı sıkıntılı gününde halkın yanında olmayacaksa ne zaman olacak?

Yerel siyasette yüzlerin eskimesi, başarıyı tutturamayan siyasetçilerin varlığı bu değişimin gerekliliğini daha da artırmaktadır. Bu değişim sadece iktidarı elinde bulunduranpartilerde değil, aktif olarak siyaset yapan her partide zorunluluk haline gelmiştir. Böylece siyaset daha bilgili ve donanımlı gençlerin eline geçecek, halkın beklentileri sağlıklı bir şekilde karşılanabilecek, kendini yenileyemeyen ve “Dinazor” diye tabir edilen siyasetçiler çember dışında kalacaklardır. Yeri gelmişken belirtmeliyiz ki sadece seçim kazanmış olmak o siyasetçinin başarılı olduğu anlamına gelmemektedir. Özellikle yerel yönetimlerde birçok faktör seçimlerin kaderini belirlemektedir. Aydında Özlem Çerçioğlu faktörü gibi faktörler bunlardan birisidir. Gerek 2014,gerekse 2019 seçimlerinde başta Efeler olmak üzere bazı ilçelerde Özlem Çerçioğlu desteği inkâr edilemez boyutlara ulaşmıştır. Bunun etkisi daha önce test edilip onaylanmıştır. Aksini söyleyen “Abesle iştigal ediyor”demektir.

Covid-19 sonrası gerek milletvekili seçimlerinde, gerekse yerelyönetim seçimlerinde partiler adaylarını ön seçim yolu ile belirlemelidir. Böylece halkın seçimlerdeki doğrudan etkisi artacak, seçilenler de kendilerini halka karşı sorumlu hissedeceklerdir. Artık halka rağmen aday olma dönemi misyonunu tamamlamıştır. Ayrıca tüm partilerde yapılan örgüt seçimleri de üyelerin katılımı ile gerçekleştirilmeli, blok liste yöntemi ile seçimler tarihteki yerini almalıdır. Mesela, temayül yoklaması yapacağız deyip Aydın’da üyelerine oy kullandıran partiler sayımlarını Ankara’da yapmaktan vaz geçmelidir. Blok liste ve merkez yoklaması halkın iradesine ipotek koymaktadır. Son beş genel ve yerel seçim listelerini önünüze koyup düşünün, hangi adaylar bu yolla seçildiler, bu tepedeninmeler aday olmasaydı sonuçlar ne olurdu?

Sonuç olarak,değişen dünya düzeni siyasette de değişimi beraberinde getirecektir, bu değişime ayak uyduramayan siyasi yapılar başarıdan uzak kalacaktır. Her düzeydeki seçimler halkın katılımı ile yapılmalı, demokratik sisteme geçilmeli, siyasi sultanlar, delege ağaları yok edilmelidir. Sadece yerelde değil, genelde de böyle olmalıdır.

"İnsanlar öğrenme dürtüsüyle doğɑrlar. Öğrenmeye karşı merak ve bundan duyulan zevk insanın doğasındɑ vardır. Bunlar bebeklikten başlayarak zamanla yok edilir." (W.E.Demıng)