Pandemi süreci boyunca çalışan kesimin haklarının korunabilmesi için kısa çalışma ödeneği ve işten çıkarma yasağı getirilmişti. Ancak işten çıkarma yasağının istisnalarından birisi Kod-29 olarak bilinen maddedir.

Kamuoyunda “Kod-29” olarak bilinen ve işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından İş Kanunu'nun 25-II maddesinde yer alan “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” gerekçesi ile feshedilmesi düzenlemesi, pandemi dönemi işten çıkarma yasağının istisnalarından birisiydi.

SGK bu istatistikleri düzenli olarak yayınlamasada DİSK-AR tarafından CİMER'e iletilen soruya SGK tarafından verilen yanıta göre, 2020 yılında 177 bin işçi, "Kod-29" maddesi kullanılarak işten atıldı.Bu sayı bize günde ortalama 500 işçi Kod-29 ile işten çıkarıldığını gösteriyor. Kod-29 gerekçesiyle ayda ortalama 14 bin 722 işçi  işten çıkarıldığı anlaşılıyor. Bu sayının 34 bin 145 kadın ve 142 bin 517 erkeklerden oluşuyor.

Kod-29 ile işten çıkarılan işçiler kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alamıyorlar. Ayrıca Kod-29'dan çıkarılan işçiler İşsizlik Sigortası Fonu'ndan işsizlik ödeneğinden yararlanamıyor. Bir bakıma işten çıkarılmakla kalmıyor, sosyal haklarından oluyorlar. Kod-29 ile gerçekleştirilen işten çıkarmalar pandemide haksız yere kullanılıyor ve insanlık dramlarına sebep oluyor.

Konu ile ilgili olarak DİSK-AR tarafından yapılan açıklama ise şöyle:

“İşverenlerin uzun yıllardır, işçilerin kıdem ve ihbar tazminatı haklarını gasp etmek için başvurdukları bu yöntem, Covid-19 döneminde uygulanan işten çıkarma yasağını delmek için kötüye kullanılıyor. İş Kanunu'nun 25-II maddesi işten çıkarma yasağının istisnalarından birini oluşturuyor” denildi.

İşten çıkarma yasağı nedeniyle Kod-29 bahanesiyle çıkarmalar geçmiş dönemlere göre %70 oranında artış göstermiş durumda. Yani yüz kızartıcı suçlar işten çıkarma yasağında istisna olarak tanınmış durumda ve işveren çalışanlarına karşı son dönemde giderek daha fazla bu yöntemi kullanıyor. İşin enteresan tarafı ise Kod-29'dan haksız yere atıldığını ortaya koyup tazminat hakkını almak için 3 yıllık bir dava sürecini gerektirmesi. Üstelik işverenin ‘kara çaldığı' ortaya çıksa bile bu maddeye göre işten haksız yere atan işverene herhangi bir ceza uygulanmıyor.

DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, daha önce de sendikalaşmayı engellemek için sıkça kullanılan Kod-29'un pandemi döneminde ise işten çıkarma yasağını delmenin adı olduğunu söyledi. Çerkezoğlu konu ile ilgili olarak:

“Bizim DİSK olarak talebimiz işten çıkarma yasağı tüm istisnalar kaldırılarak devam etmeli, işçileri cezalandırma yöntemi haline gelen ücretsiz izin uygulamasına da derhal son verilmeli” dedi. 

Pandemiden en fazla kadınların etkilendiğini, Kod-29'un yüz kızartıcı suçları kapsaması nedeniyle kadınlar için ek sıkıntılar doğurduğunu da vurgulayan Çerkezoğlu:

Kadınlar için haksız yere böyle bir madde ile çıkarılmış olmak yaşanan şiddet olayları da göz önüne alınırsa haksız yere hak ve gelir kaybının yanı sıra ekstra riskler de getiriyor. Bu madde büyük insanlık dramlarına neden oluyor” diye konuştu.

Dev-Turizm-İş Marmara Şube Başkanı Turgay Özdemir, Kod-29'dan atılan işçinin dava açtığını, dava sonunda haksız yere Kod-29'un işletildiğinin ortaya çıkması halinde işverene hiçbir ceza verilmediğini, sadece işçinin hakkı olan tazminatı ödediğini belirterek, “İşverene bu iftiranın bir cezası olmalı. O zaman böylesine sık kullanılan bir yöntem olamaz” dedi.

Özdemir, “Devlet de buna göz yumuyor. Siz birini işten çıkardığınızda tazminatını ödemek zorundasınız, sonrasında o kişi işsizlik maaşını da alabiliyor. Ama Kod-29'dan attığınızda tazminat da yok işsizlik maaşı da” ifadelerini kullandı.

Sonuç olarak, binlerce işçi bu ortamda haksız yere işten atılıyor, bunların aileleri zor durumda kalıyor, çeşitli aile dramları ve intiharlar yaşanıyor. Çalışma hayatındaki tek sorun elbette bu değil. Son dönemlerde işçilere dayatılan sendikasızlaştırma çalışmaları, taşeron işçi çalıştırma yöntemi işçileri işveren karşısında savunmasız bırakıyor. Sadece özel sektörde değil, devlet teşekküllerinde ve belediyelerde taşeron olarak işe alınan işçilere peşin peşin imzalatılan feragat dilekçeleri ise durumu daha vahim hale sokuyor. Hem de bir dilekçe değil, belirli makamlara yazılı beş, altı dilekçe alınıyor. Neresinden tutarsanız tutun tamamen haksız bir durum oluşuyor. Bunun tek çözümü ise tüm çalışanların sendikalı olması, mücadelenin örgütlü yapılması.

"Birlik olmayınca,dirlik olmaz." (Türk atasözü)