İttifak yerel seçimlerde de eski şekliyle ya da 6’lı devam eder, devran da böyle dönerse ağız çoğalacağı için işleri tekil yürütmeye alışkın bazıları için işler zor gibi görünüyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bazı toplu açılış ve temel atma törenlerine katılmak için geçen hafta iki günlüğüne(22-23 Haziran) Aydın’a geldi.

Efeler’de Büyükşehir tarafından yeniden düzenlenen ve bir kısmı henüz daha tamamlanmayan Tekstil Park’ın açılışını yaptı, üye katılım töreninde partiye yeni katılanlara rozet taktı.

Kuşadası ve Didim’de gerek ilçe belediyeleri gerek büyükşehir in gerçekleştirdiği tesislerin açılışını yaptı, yenilerinin temelini attı.

Törenlerde yaptığı konuşmalarda her günkü TV kanallarında, Meclis grubunda dile getirdiği bu iktidarın önümüzdeki seçimlerde gidici olduğunu tekrarladı.

Ardından da iktidara yönelik eleştirilerini sıraladığı konuşmalarında belediyelerin başarılarından söz etti ve başta pahalılık halkın şikâyet ettiği konuları çözeceklerinin sözünü verdi.

Ama ne var ki, ortam bir muhalefet partisi için müsait olduğu halde Ülke’de olduğu gibi Aydın’da da benzer bir ortamın yaşandığı 1979 yılı ara seçimlerinde Adalet Partisi’nin estirdiği bir heyecan dalgası da oluşturamadı.

Hatırlanacağı üzere 1977 seçimlerinden sonra Türk siyasetinde Güneş Motel Olayı olarak bilinen Adalet Partisi’nden 10 milletvekili transferiyle iktidar olan CHP Bülent Ecevit’in başbakanlığında Türkiye ekonomik bir darboğaza sürüklenmişti.

Millet de çareyi Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel’de görmüş her gittiği şehirde meydanları dolduran kalabalıklar onu “kurtar bizi Demirel,” sözleriyle  karşılamıştı.

Akabinde 1979 yılında yapılan ara seçimlerde Adalet Partisi 5 milletvekilinin hepsini, üçte biri yenilenen Senato’da da 50 senatörden 33’ünü kazanınca Bülent Ecevit iktidarı bırakmak zorunda kalmıştı.

Halkın geçim darlığı yaşadığı günümüzde Nazilli dışındaki Efeler, Kuşadası ve Didim gibi büyük ilçelerin ve BŞB’in CHP’li başkanlar tarafından yönetildiği bir yerde meydanlar dolup taşmıyorsa, üye katılım toplantısı küçük bir salonda yapılıyorsa o partide sorgulanması gereken siyaset adına yanlış yapılan bir şeyler olmalı.

Buna neden olan konuyu CHP’de ilçe başkanlığı başta çeşitli görevlerde bulunmuş konulara analitik yaklaşabilen görüşlerine güvendiğim kıdemli bir CHP’liye sordum:

Dedi ki:

“CHP örgütü distopik,oligark yapıdaki yönetimlere alışık değildir.CHP tek parti döneminde bile 5 gün süren büyük kongreler yapar,  herkesin  özgürce  eleştirilerini dile getirmesine imkan verirdi.

Günümüz CHP’si o günlerin bile bir hayli uzağında, örgütten mutlak itaat ve biat isteniyor, bir anlamda örgüt yok sayılıyor. Üzülerek belirtmek isterim ki, bu partide yerelde distopik yapıların oluşması örgütlerin enerjisini yok etti.

Örgüt çalışmazsa göze görünür, dişe dokunur ne bir kalabalık toplarsınız ne de bir başarıya imza atarsınız. Partinin genel başkanı gelmiş ortada örgüt yok, örgüt adına ortalıkta dolaşanlar aylıklı kesim.

Düşünebiliyor musunuz bu partiye ömrünü vermiş, Aydın’da örgütlerin genetik yapısına kadar, her şeyini bilen onlarca partili biat kültürüne ayak uyduramadıkları gerekçesiyle partiden atıldı.

Bakmayın siz zafer kazandık söylemlerine CHP’nin Aydın’da büyükşehri kaybetme tehlikesi vardı, HDP oyları kurtardı.

Genel başkanın sadece Aydın değil her yer hakkında yeterince bilgi sahibi olduğunu zannetmiyorum. Tersi olsaydı gelişinden birinde belediye başkanlarını toplar,sohbet ederdi.Belki o sayede küs olanlar barışırlardı..

Tamam, genel başkan son derece iyi niyetli, oldukça dürüst,nazik  bir insan ve o konudaki söylemlerinde de son derece samimi onda şüphe yok ancak  siyasette bunların tek başına yeterli olmadığı da herkesin bildiği bir gerçek.

O erdemlerin icraatta da bir karşılığının olması gerekir. Siz belediyelerde nepotizm olmayacak der de arkasını takip etmezseniz, dileyen akrabasını, kızını, kızanını işe almaya devam ederse söyledikleriniz havada kalır. İş orada da kalmaz güven de kaybolur.

Bunun yaşanmaması için kimin nerede, ne yaptığını sıkı takibiniz de gerekir. Bülent Ecevit de son derece dürüsttü ama Yüce Divan’da yargılananlar onun başbakanlık yaptığı dönemlerde çıktı.

CHP ne zaman ki, önseçimi terk etti, halkla bağını kopardı, ardından da doğal olarak partililer üzerindeki etkisini yitiren örgüt de dinamizmini ve heyecanını kaybetti.

Eğer bu gün CHP bunca elverişli  ortama rağmen oyunu yüzde 40’lara çıkaramıyorsa  bunu örgütsel anlamda kendi içyapısındaki  distopik yapıda ve buna bağlı özgüven  eksikliğinde aramalıdır.

Kendi içinde güven tesis edemeyen millette nasıl rıza oluşturacak da kitleleri dediğiniz anlamda meydanlara dökecek, sandıkları patlatacak?” diyerek sözlerini tamamladı.

Bu da demek oluyor ki, önceliklerinin demokrasi olduğunu söyleyenler, eğer inandırıcı olmak istiyorlarsa demokrasiyi önce kendilerinin içselleştirmeleri, sonrasında da partilerinin  en alt biriminden en tepeye kadar kendilerinin  uygulamaları  gerekir.

Ne yazık ki, muhalefetteki söylemleri ile iktidar olduklarındaki eylemleri arasındaki tutarsızlık Türk siyasetine özgü bir hastalıktır.

Diğer taraftan Kılıçdaroğlu Aydın’a bu gelişlerinde bir geleneği de bozdu ve 2024’deki büyükşehir belediye başkan adayını ilan etmedi.

Öyle bir gelenek mi,vardı, diyenlere konuyu açayım.

Geçmişte görüldü ki,Kılıçdaroğlu yerel  seçimlere bir buçuk,iki yıl kala bir şekilde Aydın’a gelir ya da bir nedenle davet edilir büyükşehir belediye başkan adayını ilan ederdi.

2014 seçimlerine yaklaşık 22 ay kala 21 Mayıs 2012 tarihinde Aydın Belediyesi hizmet binası açılış töreni için geldiğinde konuşmasında “Özlem Çerçoğlu 2014 seçimleri büyükşehir adayımızdır,”,demişti.

2019 yerel seçimlerine de yaklaşık 17 ay kala 20.10.2017 tarihinde Kuşadası’nda Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği muhtarlar toplantısı için geldiğinde Özlem Çerçioğlu’nun 2019 seçimleri için büyükşehir adaylığını ilan etmişti.

Buradan hareketle 2024 seçimlerine de yaklaşık 22 ay kala Aydın’a geldiği için Kılıçdaroğlu’nun  bu gelişlerinde de büyükşehir adaylığıyla ilgili bir açıklama yapacağı bekleniyordu.

Belki gelmesine önayak olanların bir niyeti de adaylık açıklatmaktı.

Hatta Tekstil Park’ın düzenlenmesi tam bitmeden açılışının Genel Başkan’a yaptırılacak olması da o yöndeki beklentiyi güçlendiriyordu.

Ama Kılıçdaroğlu konuşmalarında gerek büyükşehir gerek ilçe belediye başkanlarına hizmetlerinden dolayı tebrik ve teşekkür etti ancak öncekiler gibi bir  adaylık açıklaması yapmadı.

Buna neden, ortada kurulmuş bir 6’lı masanın bulunması ve bu birlikteliğin mahalli seçimlerde de devam edebileceğinden hareketle açıklamanın masaya saygısızlık olacağı düşüncesi midir?

Parti olarak süreçte ortaya çıkacak ihtimaller hesaba katılarak aday açıklamasının henüz erken olduğu mudur?

Yoksa kafasında adayın değişeceği, bir başkası olabileceği düşüncesi var da,ondan mıdır?

Bilinmiyor.

Fakat sebep ne olursa olsun adayın açıklanmaması CHP içinden bazılarını sevindirdiği, bazılarını da üzdüğü bir gerçektir.

 Çünkü geçen seçimde olduğu gibi 6’lı masa birlikteliği yerel seçimlerde de devam edecek olursa CHP’li bazıları siyasi geleceğini büyükşehirle İYİ Parti aralarındaki gerginliğe bağladığı için sevinçli olabilirler.

O nedenle sevinçli Sarı Bina muhalifleri hedeflerine ulaşabilmek için tek çıkar yol gördükleri İYİ Partililerin gönlünü hoş tutmak için bir dediğini iki etmiyor. Değil mi ki, düşmanımın düşmanı dostumdur.

Belediye seçimleri üzerine kurulu oyuna görünen kadarıyla İYİ Parti de angaje olmuş durumda…

İYİ Parti İl Başkanı Recep Taner bir demecinde adeta aba altından sopa gösterdi ve “CHP’li başkanlar nasıl seçildiklerini biliyorlar,” dedi. Bunun anlamı, önümüzdeki seçimde sandığa girmek de sandıktan çıkmak da bazıları için kolay olmayacak demektir.

Açıkçası bir taraftan CHP içi muhalifler diğer taraftan İYİ Parti’nin mevcut yönetimi Sarı Binaya karşı bir cephe açmada birleşmiş görünüyorlar.

İttifak yerel seçimlerde de eski şekliyle ya da 6’lı devam eder, devran da böyle dönerse ağız çoğalacağı için işleri tekil yürütmeye alışkın bazıları için işler zor gibi görünüyor.

Kemal Kılıçdaroğlu Aydın’a geldi, gelmesine de partililerinden bazıları için geride bir belirsizlik bazıları için de bir ümit bıraktı, gitti.