Keza daha önceki dönemlerde yapılmış kent içi parklara, bulvarlara, yürüyüş yollarına, meydanlara yerleştirilen tabelalar da bazı kesimlerce lüpçülük kabul edilmektedir.

AK Parti İl Başkanı Ömer Özmen’in sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım CHP İl başkanı Ali Çankır tarafından sert tepkiyle karşılandı.

CHP’yi öfkelendiren Ömer Özmen o paylaşımında: ”Aydınımızda engelli, yaşlı, şehit yakını ve gazilerimizin “ücretsiz Seyahat Hizmeti Kapsamında” toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlandırmaları için yılın ilk 5 ayında Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne T.C Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’mız tarafından 875.500,00 TL ödeme gerçekleştirilmiştir” demişti.

Karşılığında da öfkesi depreşen Ali Çankır “AKP İl başkanı Ömer Özmen, hakkında defalarca açıklama yapılmış, gerçekler defalarca ortaya çıkarılmış bir konuda halen daha manipülasyon yapıyor.

Aydı Büyükşehir Belediyesi’nin kasasında ücretsiz taşıdığı 65 yaş üzeri ve diğer hemşerilerimiz için tek bir lira bile kalmıyor. Bu miktarın tamamı kooperatiflerimize dağıtılıyor.

Gidiyorsunuz bari yalana tevessül etmeden gidin!” dedi.

Böylece uzun süredir sesi, soluğu çıkmayan her iki il başkanının Aydın kamuoyu seslerini duymuş oldular.

Bu açıklamalarda insanların şaşırtan Ali Çankır’ın niye atarlandığı konusu…

Çünkü belediye araçları dışında kalan özel araçlarda bu haktan yararlananların ücreti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından karşılanmakta, taşıma kooperatifleri büyükşehir denetiminde olduğundan ücretlerin ödenmesine de büyükşehirler aracılık etmektedir.

Ancak kartlar büyükşehirler tarafından dağıtıldığı için işin aslını bilmeyen çoğu vatandaştaki algı ücretlerin de ilgili bakanlık tarafından değil büyükşehir tarafından karşılandığı yöndedir.

İşte Ömer Özmen’in sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Ali Çankır’ın ilk bakışta sebepsiz gibi görünen hiddet ve celallenmesinde zurnanın zırt dediği yer burasıdır.

Ömer Özmen’in bu açıklama ile yapmak istediği bu lüpçülüğün önüne geçmek. Ali Çankır’ın istediği de bu algının devam etmesi olmalı

Çünkü bu haktan faydalananlar seçmen kitlesinin sayıca fazla olan bir bölümü, o nedenle üzerinde durulması hayli önem arz ediyor.

Lüp sözcüğü etimolojik olarak Milli Eğitim Bakanlığı Sözlüğü’nde hiç emek harcamadan, zorluk çekilmeden elde edilen şey,

Lüpçü ise, bir şeyi bedavadan, hiç emek harcamadan ele geçirmeyi, hazıra konmayı seven, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde ise lüpçü bedavacılık olarak tanımlanmıştır.

Lüpçülüğün bir diğer karşılığı da hile yapmak, işin kolayına kaçmak anlamında Şark Kurnazlığıdır.

(Lüpçülük sözcüğünü siyasi litaratüre sokan Necip Fazıl Kısakürek’tir, demek yanlış olmaz. O 1960’lı-70’li yıllardaki konferanslarında 1960 ihtilalı öncesi sağcı Demokrat Parti, sonrasında onun devamı Adalet Partisi hükümetlerinin gerçekleştirdiği baraj, liman, hava alanı gibi eserlere solcu CHP’nin sahiplendiğini ima etmek için kullanırdı.)

Buna göre Ömer Özmen yaşlı, engelli, şehit yakınlarına ve gazilere ödenen seyahat ücretinin devlet tarafından ödendiğini hatırlatıyor ve büyükşehrin lüpçülük yapmasının önüne geçmek istiyor.

Ali Çankır’ı da öfkelendiren tam bilinmese de birinci neden taşıma kooperatiflerine yaşlılar ve diğer parasız yolcular için ödenen ücretinin büyükşehir tarafından karşılandığı algısına çomak sokulmasını önlemek, ikinci bir ihtimal de büyükşehre ait taşıma araçlarının bu kesimi parasız taşıma karşılığında devletten her hangi bir ücret almadığını yani lüpçülük yapmadığını savunmak olmalı.

Yakın Siyasi Tarihi’mize bakıldığında lüpçülüğe karşı siyaset alanını ve eserlerini savunanların başında Süleyman Demirel gelir, dense yeridir.

12 Eylül1980 İhtilalı sonrası siyasi yasaklı hale gelen Süleyman Demirel o gün için en büyük rakibi Turgut Özal’ın liderliğini yaptığı Anavatan Partisi merkez sağın yerine geçmek isteyince Süleyman Demirel bu girişim karşısında “Tapulu tarlama çadır kurdurmam,” çıkışı yapmıştı.

Yine Turgut Özal Süleyman Demirel’in kendi projesi olmakla övündüğü Güney Doğu Anadolu Projesi’nin (GAP) hazırlanmasında “benim de emeğim var,” deyince Demirel de karşılığında  “GAP’ı kaptırmam,” diyerek itiraz etmişti.

Yine Süleyman Demirel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın devirlerinde oto yol yapımına ağırlık verdiklerini söylemesinden alınmış olacak ki, “sanmayın ki, bunların biz yaptık dedikleri yerde yol yoktu. Hükümetin tek yaptığı var olan yolların ortasına birer çubuk dikmekten ibaret” demişti.

Aydın’da ise 2012’de Vali Hüseyin Avni Coş döneminde Özel İdare’ye ait Kültür ve Tabiat Varlıkları Fonu’nda biriken 1 milyon 380 bin TL ile Gümrükönü Hanı’nın restore edilmesi konusunda Valilik, Aydın Belediyesi ve AYTO arasında bir protokol imzalanmıştı.

(Hakkı Dokuzlu’nun yönetim kurulu, Mustafa Ali Parmaksız’ın da meclis başkanı olduğu o dönemde AYTO Gümrükönü Hanı’nın röleve, konservasyon ve restorasyon planlarının hazırlanmasına 125 bin TL katkı sağladığı için protokole dahil edilmişti )

Restorasyon başladığında Aydın Belediyesi tarafından yazdırılan inşaatla ilgili pano yazılarında Özel idare ve AYTO adları yer almayınca yerel muhalefet bunu Aydın Belediyesi’nin lüpçülüğü ile açıklamıştı.

Büyükşehir statüsüne geçildikten sonra her mahalle yoluna yapılan asfalt tamiri ya da bakım sonrasında her üç kilometreye dikilen tabelalarda yer alan ve yeni yapılmış algısı uyandıran “bu yol büyükşehir tarafından yapılmıştır,” tabelası da bir kısım insanlar tarafından “bu yapılan lüpçülüktür”  şeklinde yorumlanmıştır.

Keza daha önceki dönemlerde yapılmış kent içi parklara, bulvarlara, yürüyüş yollarına, meydanlara yerleştirilen tabelalar da bazı kesimlerce lüpçülük kabul edilmektedir.

Velhasıl lüpçülük her ne kadar demokratik ülkelerde ayıp olarak görülse de Türk siyasetinde lüpçülük de, siyasetçilerin aralarında yaptıkları lüpçülük kavgaları da bir gelenektir.