Aydın Barosu seçimi siyasi arenada örnekleri çok görülen Pirus’un aldatıcı zaferi gibi nihai getirisi kazanma yolunda ödenen bedeli karşılamayan zafer olmanın uzağında bir seçim olmuştur.

Son günlerde sessiz, sedasız, yangından mal kaçırırcasına yapılan meslek odaları seçimleri bir tabela partisi ya da tabela derneği misali mevcut yönetimlere meyilli üyelerin katılımıyla  “oldu, bittiye” getirilirken hafta sonu yapılan Aydın Barosu seçimleri tam aksine üyelerinin ve Aydın’da insanların görmeye hasret kaldığı demokrasi havası yaşattı.

İki gün süren genel kurulda 1800 avukattan 1226’nın oy kullanması sonucunda mevcut başkan Anıl Yetişkin aldığı 602 oyla başkan seçilirken adaylardan Akın Yakan 388, Ufuk Güneş 196, Mehmet Emin Sakin de 19 oy aldı.

Kongrenin hukuk camiasına yakışır bir coşku ve atmosferde geçmesinde adayların seçim öncesi çalışmalarında ve kongrede yaptıkları konuşmalarda birbirlerine karşı sergiledikleri centilmenliğin etkisi büyük olmuştur.

Bu olgunlukta geçen kongreyle Aydın Barosu hem Aydın halkına karşı iyi bir sınav vermiştir hem de kongreden birlik ve bütünlüğünü daha da pekiştirerek çıkmıştır.

Ayrıca siyaset arenasındaki ayrıştırıcı ve kırıcı dilin ne seçim öncesinde ne de kongrede olmaması Aydın Barosu adına olduğu kadar demokrasi adına da sevinilen bir husus olmuştur.

Zira bir yarışı kazanmak adına kırıp dökmek, belden aşağı vurmak, rakibi yıpratmak için her yolu mubah sayma ihtirasına yenik düşen bir adayı belki zafere ulaştırabilir ama   “Pirus Zaferi’nde” olduğu gibi onunki kazanılan aldatıcı zaferden öteye geçmeyen bir başarı olur.

Geçici süreli bu zafer her şeyini kaybeden ‘muhterise’ nihayetinde “Tanrım bir daha böyle bir zafer verme,” dedirtebilir.

Hatırlanacağı üzere İtalyan Yunanlılar Romalılara karşı Yunan Hükümdarlığı Epir’in şan, şeref düşkünü kralı Pirus’tan yardım isterler. Romalılarla aralarındaki o savaş beş yıl sürer.(M.Ö.280-275)

Pirus gözü karalığı ve savaş yeteneğiyle Romalıları önce Heraklia savaşında yener ancak kendi ordusu da bir hayli kayıp verir.

Fakat yenilmelerine rağmen oldukça çetin ceviz çıkan Romalıların askeri gücü Pirus’ünkinin oldukça üzerindedir ve kayıplarını anında tamamlayabilmektedirler.

Ayrıca yarım adanın güneyindeki İtalik’ler beklediği gibi Pirus’e değil Romalılara katılır. İki ordu ikinci kez Askilum’da karşı karşıya gelir. Fakat bu sırada Pirus düşmanın hiç beklemediği bir hamlesiyle karşılaşır.

Romalılar düşman ordusunda fazla sayıda bulunan filleri attıkları kızgın oklar ve uzun mızraklarla hedef almaları sonucu panikletmeyi başarırlar. Ardından da dev cüsseli fillerin askerleri ezmesiyle Pirus ordusunun kaybı da yüksek olur.

Sonuçta zaferi kazanan ama karşılığında bütün kuvvetlerini de kaybeden Pirus bir pişmanlık eseri o ünlü cümlesi “Tanrım bir daha beni bitirecek bir zafer kazandırma” sözünü söyler.

Bu açıdan bakıldığında Pirus zaferi gibi aldatıcı değil gerçek seçimin bir değil Anıl Yetişkin, Akın Yakan, Ufuk Güneş ve Mehmet Emin Sakin olmak üzere dört kazananı vardır.

Ama ne var ki, sandıkta bir kişinin ipi göğüslemesi kuralı geçerlidir. O nedenle sandıktan birinci çıkan Anıl Yetişkin’e aslında ‘eşitler arasında birinci’ demek daha doğru bir ifade olur.

Diğer üç adayın da; “ben de bu yarışta varım” diyebilmeleri bile özellikle, devrimiz koşullarında, hem demokrasi adına bir meydan okumadır hem de hukuk camiası adına oldukça kıymetli ve değerli bir çıkıştır.

Çünkü en basitinden apartman yönetimi de dâhil bir insanın bir yere seçilmek için “ben adayım” diyebilmesi hem cesaret isteyen hem de oldukça meşakkatli bir iştir.

Cesaret ister zira sandık kantarında tartıya çıkmak her babayiğidin göze alacağı bir iş değildir.. Meşakkatlidir, zira bu cesareti gösteren ailesine, işine, dost ve yakınlarına ayıracağı vaktinden fedakârlık yapmak zorunda kalabilir.

Bununla birlikte parasal olarak da zarar edebilir. O nedenle “ben adayım” diyebilmek sanıldığı kadar kolay değildir.

Ayrıca bir odayı, bir meslek teşekkülünü yönetmeye ne kadar fazla aday çıkarsa bu olay demokrasi açısından olduğu kadar o meslek grubunun kariyer yüksekliğini gösteren bir ölçüdür.

İşin gerçeği meslek odalarının Aydın’ın birikmiş her biri Aydın Barosu gibi mesleki sorunlarını dile getirecek çok adaylı kongreler yapması gerekirken yalnız baronun böyle bir yarışa sahne olması üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.

Çok adaylı, başından sonuna kadar centilmenlik içinde geçen Aydın Barosu seçimlerinde kanımca adaylardan Avukat Akın Yakan’ın ayrı bir yeri vardır.

Her şeyden önce Akın Yakan seçim yarışında “ilk adaylığını ilan etme” cesaretini seçimlere daha altı ay varken gösterebilmiştir. Zira bir aday için çok önceden adaylık ilanı hem yorucu hem yıpratıcı hem de meşakkatlidir. Akın Yakan bu riskleri bilerek göze alabilmiştir.

Ayrıca oy kullanacak üyelere kendini tanıtma sürecinde hiçbir aday hakkında olumsuz söz ve tavırda bulunmadığı için centilmenlik atmosferinin oluşmasındaki katkısından dolayı Akın Yakan’a seviyeli geçen yarışın mimarıdır, denebilir.

Bu atmosferin oluşmasında Akın Yakan dışındaki adayların da emek ve çabaları da inkâr götürmez bir gerçektir. Olgunluk içinde geçen kongre bu birlikteliğin bir eseridir.

Sonuçta Aydın Barosu seçimi siyasi arenada örnekleri çok görülen Pirus’un aldatıcı zaferi gibi nihai getirisi kazanma yolunda ödenen bedeli karşılamayan zafer olmanın uzağında bir seçim olmuştur.

Anıl Yetişkin ve yönetimine hayırlı olsun.