Nasıl olsa bana verdiği bir zarar yok, bu işleri birileri söyler düzelir, diyerek elini bir telefon edecek kadar taşın altına sokmadan işlerin rayına girmesi beklenirse daha çok beklenir bilinmiş ola...

“Halk ister, büyükşehir yapar,” Aydın Büyükşehir’in hizmet sloganı... Sloganı reklam panolarında her daim Aydın’ın her yerinde görebilirsiniz.

O nedenle bu söz halkın belleğine yerleşti artık... Ezberlendiği için de Başkan Özlem Çerçioğlu seçim öncesi vaatte bile bulunma gereği duymuyor, olmalı.

Halk da nasıl olsa “bizim istediklerimiz yapılacak,” düşüncesiyle programı, neyi önemsemiyor, olmalı ki, onu seçiyor.

Tabi oyun kuralına göre oynanınca, sandıktan çıkan milli iradeye kimsenin diyeceği bir şey olamaz, olmuyor da...

Fakat “halk ister büyükşehir yapar”, sözü o kadar da masum değildir, yöneticisine göre bir tuzak olarak da yorumlanabilecek halkın aleyhine bazı sonuçlara yol açabilir.

Cats-122

BİR: Başarısız olan başkan halk benden ne istediyse onu yaptım diyerek bu söz üzerinden mazeret üretebilir.

Nitekim İsmet Sezgin’e 1991 milletvekilliği seçimlerinde Germencik’tesiz iş alanı yaratacak bu ilçede ne yaptınız,” sorusuna karşılık,”Siz benden ne istediyseniz ben de onu yaptım. Tariş Müdürünü üç kez değiştir dediniz, ben de yerine getirdim,” yanıtını verdiği rivayet edilir.

İKİ: Halk istese bile üzerinde tam ittifak sağlamayacağından hareketle bir başkan halk ister büyükşehir yapar sözünü çalışmalarında kendine bir serbestlik ve konfor alanı yaratma kurnazlığına alet edebilir.

ÜÇ: Halkın çoğunluğu bir kentin yarınını ilgilendiren büyük projeleri düşünmek yerine belediyeden kısa vadeli evinin önünün, kullandığı sokağın sorunlarının çözülmesini isteyeceği göz önüne alındığında yapılan makyajdan öteye geçmez.

DÖRT: Eğer bir kentte bunlar varsa halkın yaşam kalitesi ve refah seviyesi düşüktür. Boş vakitlerini değerlendirecekleri yeterli, kültürel mekânları ve sosyalleşme alanları da bulunmuyorsa bilin ki belediyeden aldığı hizmetin kalitesi vasattır hatta vasatın da altındadır.

Oyun kuralına göre oyandıysa, sandıktan çıkan irade “herkesin bir yoğurt yiyişi vardır” denilerek yönetimde “halk ister büyükşehir yapar” prensibinde ısrar edilen bir yerde halka düşen görev nedir?

Gayet basit:

Görülen, rast gelinen aksaklıkların giderilmesi için istendiği şekilde ilanda aranması istenen 444 40 09 numaralı telefona bildirmek... Büyükşehir yönlendirdiği takdirde ilçeye iletmektir.

Yerine getirilmese bile bunu yapanın en azından olası bir olumsuzlukta o yapılanı eleştirme hakkı olur.

Tabi bu konuda amaç bağcı dövmek değil üzüm yemek olmalıdır.Hadise siyasi karalama yarışına dönüşürse meydan tencere dibin kara seninki benden kara polemikçilerine kalır.

Ayrıca adına ister bilgilendirme ister ihbar densin böyle girişimler büyükşehir istediği için değil hem vatandaş olmanın, hem verilen oyların takibi, hem de oturduğumuz kente sahip çıkmanın da bir gereğidir.

Örnek günümüz kentlerinde kapalı ve klimalı duraklara geçildiği bir dönemde Aydın’da kabinli duraklara geçişin bile henüz yapılamadığından muzdaripseniz muradınızı mutlaka büyükşehre bildirmelisiniz.

Aşırı sıcakların yaşandığı günümüzde şehir içi özel halk otobüslerinin klimaları çalışmıyor da 45-50 derece sıcakta pişiyorsanız o konudan da büyükşehri haberdar etmek gerekiyor.

Çünkü halk otobüsleri büyükşehirlerin denetimindedir.

Bulvarlar, caddeler, parklar yeterince temizlenmiyorsa birileri söyler nasıl olsa kolaycılığına kaçmadan büyükşehir yetkililerini siz uyarmalısınız.

Sabah mesai başlamadan akşamüzeri bitiminde Menderes Bulvarı’nı ve eski Dörtyolu bir saatte geçemiyorsanız büyükşehri yeterince uyarmadığınız için kabahatin birazı da sizde demektir.

Nazilli Bölgesine detoni tesisi yapılmadığı için Doğu Bölgesi ilçelerinin katı atıkları tırlarla Efeler’e taşınıyorsa kabahatin bütünüyle büyükşehrin olduğu söylenemez. Bunu isteğe dönüştürmeyen halk da  sorumlukta pay sahibidir.

Çünkü bu tür bildirimlerin eksikliğinden olacak, Büyükşehir Belediye Başkanı katıldığı toplantılarda bu sorunlar gündeme getirildiğinde  “Aydın’da böyle bir sorun yoktur” diyebiliyor.

Sözün özü:

Örnekler çoğaltılabilir ancak meramın ne olduğu umarım anlaşılmıştır.

Demem o ki:

Nasıl olsa bana verdiği bir zarar yok, bu işleri birileri söyler düzelir, diyerek elini bir telefon edecek kadar taşın altına sokmadan işlerin rayına girmesi beklenirse daha çok beklenir bilinmiş ola...

Çünkü ağlamayan çocuğa meme verilmez.

CHP milletvekili Süleyman Bülbül aradı

08.08.2024 tarihli “ Aydın’daki pis konuları, kimler neden duymaz?” başlıklı yazım üzerine konuştuk.

Özetle her konuda Aydın’ın sorunlarının takipçisi olduğunu, o nedenle geçen yazıda adı geçen PTT arazisinin satışındaki yolsuzluk iddialarıyla ilgili Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’na yanıtlaması için yazılı soru önergesi verdiğini söyledi.

Devamında da gerek şahsı gerek  parti olarak her türlü yolsuzluğu  önlemek için çaba  gösterdiklerini  bundan sonra da  her platformda bu mücadeleyi sürdüreceklerini  söyledi

Aydın’daki o pis kokuları kimler, neden duyamazlar? Makale: Aydın’daki o pis kokuları kimler, neden duyamazlar?