Basının iki yüzlülüğü
Filistin, tarihinde ilk kez İsrail’e karşı taarruza geçti. İsrail şaşkın ve ne yapacağını bilemez halde… Kendine geldiğinde ise yine uçaklarla sivil yerleşim yerlerini bomba yağmuruna tutmaya başladı. Gazete ve televizyonlar Filistin’in Aksa Fırtınasını bıraktı, İsrail’in nasıl dayak atacağını, buna karşılık vereceğini, sen misin İsrail’e füze atan al sana ölüm naraları atmaya başladı.
Yine büyük ağabeyin arkasına geçip veryansın etmeye başladılar. Televizyon yorumcuları da aynı çizgide. İsrail’in namusunu kurtarma çabası içindeler. Emekli generalinden pek yaman strateji uzmanına, gazetecisinden her şeyi bilen gevezelik uzmanına kadar hepsi bir cephe kurmuş mazlum Filistin’in karşısında İsrail’den önce top ve füze atışı yapıyor. Tıpkı Afganistan ve Irak işgalinde olduğu gibi…
Manşetler ve yorumlar dehşet saçıyor. İnsanın Filistinli doğmadığına şükür edesi geliyor. Hele ki sakın vatanınızı kurtarmaya kalkmayın, ölümden ölüm beğenin! En çok da siz kinsiniz, diyen var!
‘RABBİM İSRAİL’İ KORUSUN’
Oysa gerçekler çok farklı. Bunu görmek için önce iyi bir vicdana sahip olmak gerekiyor… Sosyal medya da geri kalmıyor. En önde atış rekoru kırıyorlar. Filistin 5 bin füze attıysa onlar 15 bin yalan füzesiyle Demir Kubbe’nin yerine koruyuculuk yapıyorlar. En revaçta yalan, Arapların I. Dünya Savaşı’nda bizi arkadan vurmaları, Filistin’in Karabağ Savaşında Ermenistan’ı tutması, Hamas’ın ne kadar ‘vahşi’ olduğuna ilişkin yorumlar, hele pek laikler ise yine bildik şarkıyı çalıyorlar, sözde milliyetçiler ise Arap düşmanlığında en öndeler. Bazı ünlü isimler ise Irak Savaşında olduğu gibi “Ne Sam ne Saddam” türünde yorumlarla “bu savaş bizim değil” diyorlar. Sanki Mehmetçiği çağıran var!
Meşhurlardan bazıları ise Filistinlilere beddua etmediği kaldı; bak saldırdınız adamlar BOP’u bu sefer kesin hayata geçirecekler, haritalar değişecek… FETÖ ve PKK hesapları ise her zamanki gibi insanlık dışı yayınlarda en önde. FETÖ güzellemeleriyle ünlü Bülent Arınç da geride durur mu? “Sizin etiniz ne budunuz nedir ki, füzeleriniz sinek vızıltısı” mealinde yorumuyla yarışta bir anda öne geçti. İşi daha fazla ileriye götürenler de var. Bunlardan en dikkat çekicisi Zafer Parti Şırnak 1’nci sıra Milletvekili adayı Mahmut Tatar’dan geldi: “Rabbim İsrail ordusuna güç kuvvet versin.”
Hükümet basını da Filistin’den yana gözükse de manşetleri yandık, tutuştuk, yardım edenimiz yok türünde. Sayfalar gözyaşından geçilmiyor. Yine merhamet dilenciliği… Gözleri ve kulakları Erdoğan’da. Onun açıklamalarının ötesinde bir çizgide duramıyorlar.
Malum bildiğimiz liberal yazarlar ise Irak işgalinden kalan çizgilerine devam ediyorlar. Kalemlerinden İsrail için bal, Filistin için ise kan damlıyor…
İşte malum basının hali:
SÖZCÜ’NÜN DUYARSIZLIĞI
Sözcü gazetesinin Filistin taarruzuna ilişkin haberleri çok dikkat çekici. Birinci sayfada sürekli küçük bir haber olarak görüldü. Sanki İsrail’de piknik tüpü patlamış. Orada da İsrail korunuyor, Filistinliler savaşa neden olduğu için suçlanıyor. İşte başlıkları: 8 Ekim: Ortadoğu kan gölü. 9 Ekim: Olan sivillere oluyor. 10 Ekim: Filistin halkını ateşe attılar.
AB sevdalısı Nurcu Yeni Asya ise bırakın Filistin’i tutmayı neredeyse İsrail’i açıkça destekleyecek türden yayınlar yaptı. ‘Barış’ın arkasına sığındı. İlk gün “Bu savaş kime yarayacak?” manşetiyle çıktı. 9 Ekim günü ise “Şiddet çözüm değil” manşetini attı.
Işıkçıların Türkiye gazetesi ise ateşler içindeki İsrail’i kastederek: “Ortadoğu’yu yakacak” manşetini attı. 11 Ekim günü de Hamas’ı suçlayarak “Ateşi büyütme çabası” manşetiyle çıktı. Başını füzelerden kaldıramayan İsrail acaba kimi yakacak, diye düşünmeden. Yine korku salan başlıklar. Benzer manşetler 2006’daki İsrail-Hizbullah Savaşında da atılmıştı. İsrail o gün bugün Hizbullah’a bulaşamıyor bile. Kimi yakacak acaba? Büyük İsrail’i bizim basın kurduruyor ama görmüyorlar ki küçük İsrail kendini bile koruyamıyor!
Cumhuriyet 8 Ekim: Yine savaş. 9 Ekim: Kan ve yıkım. 12 Ekim: Siviller ölüyor. Vatan mücadelesi yine yok… Sıradan bir saldırı gibi… Yazarları da genelde laiklik ekseninden Hamas’ı suçluyor.
Hürriyet: Dünya şokta. Milliyet: İsrail’in 11 Eylül’ü: Şabat baskını. Takvim: Kan, gözyaşı, kaos. Karar: Netanyahu’nun istediği oldu.
İSRAİL’DEN BAKAN YAZI
Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin 10 Ekim tarihli yazısında baştan sona İsrail’i merkeze koyan ve Filistin saldırısını mahkûm eden bir yazıyı kaleme aldı. Okuyunca “eyvah yandık” diyorsunuz. Sakın vatanınız için hiç savaşmayın, yoksa başınıza neler gelir neler. İşte o yazının girişi: “Hamas’ın geçen cumartesi günü Gazze üzerinden İsrail’e muhtelif cephelerde başlattığı saldırılarla birlikte Ortadoğu’da daha çok kargaşa ve istikrarsızlık, daha çok belirsizlik ve ne yazık ki daha çok insan hayatına mal olacak yeni bir türbülans dönemine girilmiştir.”
Gazeteci Fatih Altaylı ilk gün şunları paylaştı: “Hamas İsrail’e terör olarak nitelendirilebilecek bir saldırı yaptı. Niye şimdi. Niye böylesine vahşice. Bu saldırı kimin işine yarayacak. İlk akla gelen sorular. Hamas’ın barbarlığını alkışlayan kim varsa ahmaktır.”
SAVAŞ SUÇUYMUŞ
Emekli Büyükelçi Oğuz Demiralp- T-24: “Hamas’ın sivil hedeflere yönelmesi, sivilleri alıp götürmesi, kaçırdıkları kişilere yaptıkları muameleler, hepsi savaş suçudur. Hoş ve mazur görülemez. Bir kez savaş suçu işleme sarmalına girilirse, kolay çıkılmaz. İsrail de şimdi vuruyor sivil hedefleri.”
Umur Talu-24: “En zalimi de, haklı gerekçelerle ayaklananı da, bir gün öfkesini ve nefretini çocukların, kadınların, masumların üzerine kolayca kusabiliyor. İşte düşmanına benzemek, düşmanınla benzeşmek, giderek düşmanınla tanımlanmak!”
Sakın saldırmayın Netanyahu’nun etrafında kenetlenirler. T-24’de Osman Ulugay’ın yazısı da bu minvalde: “Hamas saldırısının savunma refleksi çok güçlü olan İsrail'i gafil avlamasının Netanyahu'yu zor duruma düşürmesi kaçınılmaz görünüyor ama saldırının toplumun kendini savunma dürtüsünü tetikleyerek sonunda Netanyahu'nun etrafında bir kenetlenmeye yol açabileceğini ileri sürenler de var.”
VATAN MI BOŞVER
Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay 10 Ekim günü kaleme aldığı yazısında Filistin’in vatan mücadelesinden bahsetmeden sanki iki eşit güç var ortada ve bunlar arasındaki kapışmada bölge karışacak: “Savaş bizim savaşımız değil... Tarafların bir adım sonra neyi hedeflediği belli değil... Ne yazık ki yıllar önce kaleme aldığımız BOP yazılarını yeniden gündeme getirmek gerekecek!”
Ahmet Davutoğlu’na yakınlığıyla bilinen Karar gazetesi yazarı Akif Beki: “Hamas, İsrail’de sivil-asker ayırmadan ölüm tufanı estiriyor diye sevinç çığlıkları, zafer naraları atanlara sözüm. Olan, Filistinlilere oluyor ama mesele Filistin değil, siz hâlâ anlamadınız mı!”
Beki başka bir yazısında ise şunları yazdı: “Kuru hamasetin Filistin'e, Gazze'ye faydası yok. İran'la Rusya'nın dolmuşuna yolcu bindirmekten, Siyonizmin değirmenine su taşımaktan başka tabii. Kendi çıkarı için Filistinlilerin, İsraillilerin canını hiçe sayanların kanlı oyunu bu.”
NE GÜZEL PARA KAZANIYORLARDI
Milliyet yazarı Güneri Civaoğlu ise olaya “ekmek” davasından bakıyor ve ne vardı bu düzeni yıkacak minvalinde şunları kaleme alıyor: “Bu son savaşta -tam olarak- “İsrail’in tahrik ve tetikleyici olduğu” söylenemez. Tam tersine İsrail yatıştırıcı olmaya çalışıyordu. Binlerce Gazzeliye iş veriyordu.”