Eleştiri, herhangi bir konuda en doğruyu, en iyiyi ortaya çıkarma adına gerçekleştirilen düşünsel bir eylemdir. Olgunun güçlü ve zayıf yönlerini beraber ortaya koyarak eleştiri konusu olan şeyin daha mükemmel hale getirilmesi adına yol gösterici yorumlar yapılmasıdır.

Güzel bir özellik olarak güzel şeyleri oluşturabilecek eleştiri, içinde yaşadığımız toplumda da asıl görevinden uzaklaştırılarak yapıcı olmaktan uzak görülmektedir. Yapıcı eleştiri, gereksizce saldırarak insanları rencide etmekten çok, saygılı bir dille insanlara doğru yolu göstermeye çalışmaktır.

Köşe yazarları olarak eleştiri ile insanların veya kurumların olumsuz yönlerini görmesini, eksikliklerini fark etmelerini sağlarız. Böylece o insan veya kurum temsilcileri gerekli mesajları alarak olumsuz yönlerini düzeltmeye çalışır ve daha nitelikli işler yapmaya başlar. Eleştirideki ifade şeklinin başkasına zarar vermemesi ve iyi niyetli olması gerekir. Bu şekilde yapılan eleştirilerde, yanlışı düzeltme amacı vardır.

Ancak var olan kötü niyetli eleştirilerde “kendini karşıdakinin yerine koyma/empati” eksikliği vardır. Eleştirmek için eleştiriye odaklananlarda, sürekli eksik tarafı bulma durumu söz konusudur. Bu tür kişilerin eylemlerinde “ben daha iyi bilirim, daha iyi yaparım” düşüncesi yatar. Bu yaklaşımla sürekli olarak başkalarının yanlış veya eksik taraflarını bulmaya çalışır. Böylece karşıdakinden daha iyi bildiğini kendince ispat etmiş olur. Eleştirilen kişinin içten içe öfke duyması halinde de aradaki ilişki bozulur.
Bir insanın veya kurumun birçok güzel tarafı olduğu halde sadece hatalı ve yanlış yönlerini ortaya çıkarma çabasına girmek, hakkaniyet ve adaletle açıklanamaz. Eleştirilen kişi ya da kurumun güzel taraflarının fark edilmemesi, eleştirinin yanlış amaca hizmet etmesine sebep olur.

Ama eleştirilen tarafın ısrarla eleştiriye karşı savunma geliştirmesi, tüm duyularıyla eleştiriye kendini kapatması ortamın gerilmesine, iyi niyetli eleştiri yapanın kendini anlatamamasına neden olur. Vay sen ben eleştirdin, sen kimsin ki beni eleştiriyorsun? Sen daha önce bunları yapmadın mı? Seni biz yanlış anlamışız, gibi söylemlere girişirler. Eleştirel hazımsızlık bu kişilerin en büyük özelliklerindendir.

Bir de eleştiriden ısrarla anlamayan, eleştiri ile iftirayı karıştıran tahammülsüz tipler var. Siz ne kadar iyi niyetli eleştiri yaparsanız yapın o kişi veya kurumun bunu anlaması mümkün değildir. Onların gözündeki at gözlüğü hiç çıkmaz ve hiçbir şeyi de doğru algılamak istemez. Kişisel ego şişkinliği patlama noktasında olduğundan, kendisi dışındaki hiç kimsenin uyarısını da kabul edemez duruma gelmiştir. Bunlar, eleştiren akıllı kişiler yerine cahil yalakaları tercih ederler. Çünkü övülmek ve pohpohlanmak en önemli beslenme şekilleridir.

Sonuç olarak eleştiren kişinin insaflı olması ve empati kurması kadar, eleştirilen kişinin de olaya kendini veya kurumunu geliştirme yönünden bakması yararlı olacaktır. Eleştirinin kişi ve kurumlar için bir fırsat olduğunun unutulmaması gerekmektedir. Eleştiriye tahammül göstermek ve bundan ders çıkarabilmek erdemliliktir.

Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma, ilk önce senin ellerin kirlenecek. (Leo Tolstoy)

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA