Enteresan bir ülkedeyiz, her gün yeni bir atraksiyon, hızla değişen gündem ve üretilen eşsiz espriler. O nedenle bizler köşe yazarı olarak konu bolluğu yaşıyoruz.

Bizim kültürümüzde atasözleri önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle yazılarımızda sıkça atasözlerine yer veriyoruz. Bugün yine bir atasözünü gündemimize aldık; "Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma."

Atasözümüz; "Din adamları insanlara dinin buyruklarını anlatırlar, bunlara uymak gerekir, bununla birlikte din adamlarının birçoğu din buyruklarına aykırı davranır, onun için, onlar gibi davranmamalıdır” anlamında söylenir.

Yalan söylemeyin deyip doğru sözü olmayanları, faiz haram deyip malı götürenleri, adalet deyip her yaptığı adaletsiz olanları, devlet malı kutsaldır deyip devletin malına göz koyanları hepimiz biliyor ve görüyoruz. Bu konuda binlerce sayfa yazılabilir ama "Görünen köy kılavuz istemez" deyip yorumu sizlere bırakıyoruz.

Elbette yerel siyasettede bu tür kişilere rastlıyoruz. Çeşitli siyasi partilerin örgüt yöneticileri, yerel yöneticiler, bürokratlar arasında bu tür tutarsız davranışlar neredeyse gözümüzün içine giriyor. Doğru davranıştan bu kadar çok kişinin ayrılıyor olması bizde sistemin onları zorladığı yönünde algı yaratsa da, gerçekte doğru olan kişinin yanlışa yönelmeyeceği gerçeğini unutmamamız gerekir.

Son günlerde Efeler Belediye Başkanı Fatih Atay’ın kardeşi ve oğlu ile ilgili köşe yazıları yazılıyor, durum medyada tartışılıyor. Üstelik seçim döneminde kendisinin eleştirildiği konularda benzer şekilde davranan Mesut Özakcan'ı kendisi acımasızca eleştirmişti.

Mesut Özakcan demişken 2006 yılına geri gidelim. 05 Temmuz 2006 tarihinde Milletvekili olan Mesut Özakcan Meclis Başkanlığına yazılı soru önergesi verir. Soru önergesi dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'a yöneltilmiştir. Önergede istisnai kadrolara onların döneminde kaç kişinin atandığı, bu atamaların liyakat esaslarına uyup uymadığını, bu atamaların etik ilkelerle bağdaşıp bağdaşmadığını sormuş.

Bakanlıklarda, diğer kurum ve kuruluşlarda, valiliklerde, belediyelerde müşavirlik ve özel kalem müdürlüğü gibi kadrolar "İstisnai kadro" olarak tanımlanır.

Siz memur olmasanız bile bu kadrolara atanıp altı ay görev yaparsanız üst dereceden memur olma hakkını kazanırsınız. Böylece memur olamamış ya da memur olamayan kişilere devlet memurluğu yolu bu şekilde açılmış olur. Mesut Özakcan bu atama şeklini doğru bulmadığı için dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'a bu soruları yönelmiştir.

Gel zaman git zaman Mesut Özakcan 2014 yılında Efeler Belediye Başkanı olunca damadını özel kalem müdürü yaparak 2006 yılındaki doğru tavrının tam tersi davranmıştır. Söylediği doğru, yaptığı yanlış olmuştur. Mesut Özakcan'ın başkanlığı dönemindeki aile fertleri ile ilgili diğer tasarrufları da halk tarafından doğru olarak kabul edilmemiştir.

Mesut Özakcan'ın bu hareketini en sert eleştiren kişilerin başında beraber milletvekilliği yaptığı Fatih Atay olmuştur. Aynı sert eleştiriyi seçim döneminde kendisine ait avukatlık bürosunda Aydınpost olarak yaptığımız canlı yayında da dile getirmiştir. Üstelik her ikisi aynı partinin mensubu iken.

Gel zaman git zaman Fatih Atay Efeler Belediye Başkanı olmuş, göreve geldikten sonra eleştirdiği Mesut Özakcan gibi aile üyelerini belediye ile ilişkilendirmiştir. Kendisi Mesut Özakcan'ı eleştirirken doğru söylemiş, ama yetki kendine geçince aynı şeyi bunca eleştiriye rağmen kendisi yapmıştır.

Jeotermal konusunda da benzer tavır gösteren Fatih Atay; "Halkın sağlığı için ne gerekiyorsa yapacağım, söz veriyorum" demesine rağmen belediye payını almak için ilk başvuran belediye başkanı olma onurunu da elde etmiştir.

Son söz yine bir atasözü olacak; "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz."

"İkiyüzlülük, sadece sahibi tarafından görülemez." (Richard Wilkins)