Milletvekillerine trafikte Ceza Muafiyeti verilmesi, kamuoyunda büyük öfke yaratıyor. Bu ayrıcalık, asgari ücretlinin geçim sıkıntısını düşündüğünüzde haksızlıktır.
Ceza Muafiyetinin siyasi arenadaki yasallığından, doğruluğundan, gerçekliğinden ziyade nasıl göründüğü, hangi izlenimleri yarattığı kısaca kitleler üzerinde ne gibi etkiler bıraktığı önemlidir.
Eski milletvekillerine trafikte “Ceza Muafiyeti” getirildiği haberleri basında yer alması üzerine kamuoyunda “bu kadarı da fazla” tartışmaları başladı.
Konunun ateşini körükleyen nedenlerin başında ülkenin içinden geçmekte olduğu ekonomik darboğaz olduğu söylenebilir. Çünkü gün çarığı, çarık da ayağı sıkınca canı yanan insan asabileşir.
O nedenle bu darlıkta aldığı parayla ayın sonunu nasıl getireceğini düşünen asgari ücretlinin, aldığı maaş pazara, markete yetmeyen emeklinin, aylık gelirinin yarısından fazlasını ev kirasına veren emeklinin, kazancı borcunu karşılamayan üreticinin bu tür haberler karşısında ayranının kabarmasını anlayışla karşılamak gerekir.
Çünkü milletvekilleri yeni de eski de olsa gerek maaş gerek diğer sosyal hakları yönüyle halkın gözünde ayrıcalığı olan “bir eli yağda, bir eli balda” geçim sıkıntısı çekmeyen zümresidir.
Geçimde zorlanılan bir dönemde bu zümreye yeni ayrıcalıkların tanınması, ya da milletin bilmediği ancak hakkı olan bir imtiyazın yeniymiş gibi gündeme getirilmesi milletin tepkisini çeker.
Bu uygulamaya karşı olduğunu söyleyen AK Parti Aydın kurucu il başkanı ve eski milletvekili Ahmet Rıza Acar’a göre olay tepkiyle de sınırlı kalmaz sessiz çoğunlukla milletvekilinin arasını bozar.
O nedenle Ahmet Rıza Acar TBMM’den bir görevli kendini arar da araba plakası isterse vermeyeceğini söyledi.
AK Parti eski milletvekili Gültekin Kılınç ise milletvekillerine trafikte “Ceza Muafiyeti” tanınmasına Ahmet Rıza Acar’dan farklı bakıyor:
“İster yeni ister eski fark etmeksizin bu hak milletvekili sıfatı taşıyanlara”Meclis İç Tüzüğü” ile verilmiştir.
Çünkü milletvekili sıfatı olanların özlük ve sosyal haklarının belirlendiği yasa Meclis İç Tüzüğü’dür. Bu konuda eski ile yeniyi ayıran tek fark birinin yasama çalışmalarına katılması diğerinin yaşamını dışarıda sürdürmesidir.
Ancak bu benim uygulamaya taraftarı olduğum anlamına gelmez.Benim asıl işaret etmek istediğim konuyla ilgili çözümün “Meclis İç Tüzüğü’nün” değiştirilmesinden geçtiğidir,” dedi.
Her ne kadar trafikte “Ceza Muafiyetini” eski yeni milletvekillerine “Meclis İç Tüzüğü” verse de olaya ilk tepkiler bilinmeyen bu konunun aşikâr hale gelmesini kamu vicdanı kabullenmemiş gözüküyor.
Gerek aylıkları gerek diğer sosyal hakları yönüyle ayrıcalıkları olan milletvekillerine bunca imtiyazın üzerine bir de trafikte “Ceza Muafiyeti” eklenmesi asile rağmen bir hakkın vekillerin istemesiyle kendilerine tanınmasıdır.
Oldu olacak, yapılacak yasal düzenlemeyle belediye başkanlarını, meclis üyelerini hatta partilerin il ve ilçe başkanlarını ve yönetim kurulu üyelerini içine alacak şekilde trafikte “Cezadan Muafiyet” hakkı genişletilsin ve trafik cezalarını ödemek zorunda olanlar belli olsun.
Trafik cezalarını ödemek zorunda olan ve ayın sonunu zor getiren bir asgari ücretlinin beş katı, 14 bin 469 TL aylıklı bir emeklinin 7 katı aylık alan bir emekli milletvekili trafik cezalarından muaf olursa bu halkın gözünde bu hak imtiyazdan da öte haksızlıktır.
Demem o ki, milletvekillerine trafikte “Cezadan Muafiyet” hakkı hangi gerekçeyle nasıl ve ne zaman tanındığı mühim değildir. Asıl önemli olan zamanlaması yani dönemin ruhuna denk düşen algıdır.
Ceza Muafiyetinin siyasi arenadaki yasallığından, doğruluğundan, gerçekliğinden ziyade nasıl göründüğü, hangi izlenimleri yarattığı kısaca kitleler üzerinde ne gibi etkiler bıraktığı önemlidir.
.Eğer içinde bulunduğumuz ortamda milletvekillerinin trafikte “Cezadan Muaf” olması ile ilgili bir kamuoyu araştırması yapılsa “hayır” oylarının hayli yüksek çıkacağı şüphesizdir.
Bunun da milletvekilliğinin gerek itibarında gerekse sandıkta olumsuz sonuçlara yol açacağı kesindir.
O nedenle küçük hesaplarla birkaç tamahkarın fırsat bu fırsattır mantığından hareketle zamanlaması iyi düşünülmeden dereye atılan taş ürkütülen kurbağa değmemiştir.
ŞEHİT BİNBAŞI MURAT KEMAL YETİŞEN’E LİSE SINIF ARKADAŞLARININ VEDA MESAJI
Kuzey Irak’da Pençe-Kilit Operasyonunda şehit olan Murat Kemal Yetişen’in 1999-2000 Eğitim-Öğretim yılında Aydın Lisesi Yabancı Dil Ağırlıklı(Süper Lise) Bölümü’nden mezun olan sınıf arkadaşları ulaştı.
Ve insan canlısı, düzgün karakterli, çalışkan olarak niteledikleri arkadaşları Murat Kemal Yetişen’in şehadeti kendilerine de kardeş acısı yaşattığını dile getirdiler.
Ve henüz 7 yaşındaki kızına, ailesine, dostlarına, geride bıraktığı silah arkadaşlarına ve bütün sevenlerine baş sağlığı dileklerini iletmede kendilerine aracı olmamı talep ettiler.
Ben de memnuniyetle kabul ettim.
Hem onlar adına hem Aydınpost ailesi adına şehidimize Allah’tan rahmet, geride bıraktığı kederli kızına ve ailesine baş sağlığı diliyoruz...