Yeni bir güne başlamanın heyecanı ile profilimde, her sabah ki gibi takipçilerime “Günaydın” mesajımı ilettim, sonra da kişilerin paylaşımlarına bakınca depremle ilgili yazıları ve depremin şiddetini görünce gülümsedim;

“Aaaa deprem şiddetini yanlış yazmışlar” dedim gülümseyerek, sayfalarda gezdikçe herkes aynı rakamı paylaşmış olsa da hala mantığım böyle bir depremin olmasının mümkün olmadığını söylüyordu.

Sayfadaki tüm feryat edenlerin yanlış yazmadığı ama benim yanlış anladığım bir gerçekti ve bu gerçek kalbimi çok acıttı. Sanki kalbime bir hançer saplanmıştı.

Ve merakla TV- Instagram, YouTube vb sosyal medya kaynaklarından yardım çığlıklarını ve çaresizliklerini gördükçe, nefes almakta zorlanırken, sadece ağlayabildim, kendime geldiğimde kalktım koştum yardım edebilmek gıyabında elimden ne geliyorsa yapmaya çalıştım.

Gece yarısı olup yatağıma yattığımda suçluluk hissettim, depremzedelerin kimi enkaz altında yardım bekliyor, kimi soğukta çaresiz sokaktaydı, pijamaları ile. Ne kadar üzülsem de ben yatağımda uykuya bırakıyordum kendimi.

Evet çok korkuyor, içim acıyor, kabul edemiyor, suçluluk duygusuna da kapılıyordum. Lakin yaptığım doğru değildi.

Önce içimdeki acıyı, yası boşalttım, sonra kendime bilinçli nefes seansı yaptım silkelendim ve “neler yapabilirim” düşüncesi ile harekete geçtim.

Evet acımız büyük, yaramız çok derin ve tedavi süreci çok uzun sürecek. Artık hiç kimse ve hiç bir şey eskisi gibi olamayacak. Yardıma ihtiyacı olan birçok depremzedeye yardımcı olabilmemiz için önce bizim iyileşmemiz gerekiyor ki onlara sevgi ile elimizi uzatabilelim.

Peki neler yapabiliriz?

Öncelikle korkunuzu kabul edin ve korkunuzu dinleyin. Size mutlaka bir duyguyu haykırıyordur. Bunu fark edebildiğin an zaten korku pasifleşir, bunu yapamıyorsan da nerde olursan ol; (deprem olmasından neden çok korkuyorum, sebebini nasıl görebilirim diye sor kendine cevabını düşünme)

Gözlerini kapat, burnundan 4'e kadar sayarak nefes al, 4'e kadar sayarak nefesini tut, 4'e kadar sayarak nefesini bırak. (bunu 4 kez yap sakinlediğini hissedeceksin.)

Korkunu panik atak seviyesinde yaşıyorsan bu nefes çalışmasını 5'e kadar sayarak nefes al, 5'e kadar nefesini tut, 5'e kadar sayarak nefesini bırak, (5 kez yap)

Sıkışmış ve gergin hissediyorsan derin uzun bir nefes al ve ağzından bırak (5 kez yap)

Bir şeye odaklanamıyorsan burnundan sakin rahat nefes al beklemeden aynı hızda bırak (5 kez yap)

Çok öfkeli, kızgın, üzgün, çaresiz ve suçlu hissediyorsan bir kâğıda mektup yazar gibi hissettiğin her şeyi yaz, en sonuna adını soyadını yazıp imzala ve sonra bu kâğıdı bir kapta kül oluncaya kadar yak, çeşmeyi aç ve bu külleri suya bırak. (sakinlediğini ve nefes aldığını hissedeceksin)

Sosyal medyadan uzak durmaya çalış (belli aralıklarla sadece gelişmeleri alabilirsin)

Arada kendine bir "Es" ver, yürüyüş, spor aktiviteleri, rahatlatıcı müzik vb dinleyebilirsin.

Kendini dinle, iç sesine güven, kendini potansiyelini keşfetmen için belki de en önemli bir anı yaşıyor olabilirsin. (Kendini tanımaya hazır mısın?)

Özellikle çocukları sosyal medyadan uzak tutmaya çalışalım. Onlarda oluşan travma kalıpları ömür boyu yönetim kalıplarına dönüşebilir.

Her hangi bir doğal afet durumunda ne yapabileceğimize dair tedbirlerimizi alarak günlük akışa teslim olarak yaşamaya devam etmeliyiz. Her an bir şey olacakmış korkusu ile şu anı verimli geçirmek varken, şu anı endişe ve kaygı ile çar çur etmemeliyiz.

Evren duailite dengesinde yaratıldı ve her an her yerde zıtlık vardır. Bu sürecin içerisinde sen kime neye nasıl güvenirim endişesini yaşıyor olabilirsin. Her şey den önce kendine ve hayata güvenmeyi seçerek akışa teslim olursan, senin ve bütünün hayrına olman gereken yerin yolu sana zaten açılır.

Nesiller boyu birçok zorluğun içinden geçmiş atalarımız, biz de bu sürecin içerisinden geçeceğiz, yaralarımız kabuk bağlayacak, güneş gene pırıl pırıl parlarken, çocukların kahkahalarına kahkahalarımız karışacak.

Yeter ki umudumuz hep olsun, birlik bilinci ile sevgide buluşalım ve yarınlarımızın tohumlarını sevgiyle ve güvenle ekelim.

Umudumuz hep olsun!