Belediye Başkanı Anıl Yetişkin’in ifadesiyle Efeler’de büyük bir fabrika gibi yaklaşık Bin 400’ü iştirakler üzerinden çalışan gerisi belediye bünyesinde toplamda 2 bin 70 personel çalışıyor Bunların SGK prim borç stoku ise yine belediye başkanının söylediğine göre 308 milyon TL’dir.Aydın BŞB’nin SGK’ya prim borç stoku ise basından öğrendiğimiz kadarıyla 698 milyon TL’yi bulmaktadır.
AK Parti Genel Başkanı da olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında (24 Temmuz) CHP lideri Özgür Özel’e seslendiği konuşmasında:
“Emeklilere faydanız dokunsun istiyorsanız talimat verin belediyeleriniz SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödesinler. Şu anda belediyelerin borçlarıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığımız kaynağında bu borçların tahsilatına başlanacaktır. Öyle 25 kuruşa simit yok,” dedi.
Cumhurbaşkanı, ucu kendi partisine de değecek bu konuşmasında emekli aylıklarına istedikleri zammın yapılamamasını, SGK’ya borcu olan belediyeleri göstermesi ve CHP ile de ilişkilendirmesi olayı siyasetin bir numaralı gündemi yaptı.
Bu sözlerine doğal olarak Ana Muhalefet Partisi CHP Lideri Özgür Özel de “yapılmak istenen bizim belediyelerimizin başarıları karşısında bir darbedir,” diyerek karşı çıktı.
Ondan sonra kamuoyu da öğrendi ki, ister muhalefet ister iktidar Cumhur İttifakı partili başkanlar tarafından yönetilsin, meğerse belediyelerin SGK’ya borcu olmayanı yokmuş.
Türkiye’de toplam belediye sayısı 1.402. Bunlardan SGK’ya prim borcu olanlar 1.307 ... Yani belediyelerin yüzde 93’ü prim borçlarını SGK’ya yatırmamışlar.
Bu da bize gösteriyor ki, konu siyasi olmaktan daha çok ekonomiyle ve devletin bu borçları tahsilde gevşek davranmasıyla da yakından ilgilidir.
İktidar bu güne kadar sesini çıkarmadığı borçların tahsilatını yeni aklına getirmekle bir niyeti ekonomik sıkıntıya kaynak bulmak, diğer yapmak istediği de muhalefete ait belediyelerin çalışmalarını felç etmek olmalı.
Fakat iktidar bu silahıyla kendini de vurabilir.
SGK dolayısıyla iktidar erki borçları tahsilde AK Partili belediyelere kolaylık tanır da sıra muhalefete gelince “ali kıran, baş kesen” kesilirse vatandaşın radarına takılabilir.
Meğer ola ki, uzak bir ihtimal de olsa belediye ayrımcılığı yapmadan borç tahsilâtında olabildiğince şeffaf ve adil davranır, bu konuda vatandaşa güven verebilirse ne ala...
Yoksa çıkaracağı gürültü ile muhalefet gök kubbeyi iktidarın başına yıkar. Sonucunda iktidar CHP’li belediyelere ilgiyi zayıflatayım derken, mağduriyetin sağlayacağı avantaj sonucu muhalefete yenik düşebilir.
Bu işin siyasi tarafıdır.
Asıl önemli olan olayın millete dokunacak tarafı, ekonomik boyutudur. Sonuçta biriken bu borçlar, doğan zararlar milletten toplanan vergilerle ödenecektir.
Hal böyleyken irili ufaklı belediyelerin yüzde 93’ünün SGK’ya prim borcu olduğuna göre konu siyasi bir olgudur demek yanlış olur. Olay ekonomiyi de aşan hem bir yönetim hem de ahlak zafiyetidir.
Daha yakın zamana kadar yasada nüfusu 10 bine kadar olan belediyelerin yıllık personel giderleri gerçekleşen en son bütçe gelirleri katsayısının yüzde 30’unu, nüfusu bunun üzerinde olan belediyelerde ve büyükşehirlerde ise yüzde 40’ını aşamaz, denildiği için belediye başkanları personel alımında temkinli davranırlardı.
Çünkü Sayıştay denetimlerinde personel harcamalarında katsayıyı geçtikleri tespit edilirse oluşacak kamu zararı yasa gereği çıkarılacak zimmetle belediye başkanına ödettirilirdi.
Ta ki, 2017 yılında KGF A.Ş. (Kredi Garanti Fonu) yani devlet destekli kredi kanunu yürürlüğe girene kadar. Bu kanun belediyelere iştirakçi şirket kurma kolaylığı getirdi.
Devletten aldıkları yardıma ek olarak daha verimli hizmet edebilmeleri için ek kaynak bulmada kolaylık sağlamak amacıyla kurulmasına izin verilen iştirakler istismar edildi ve seçim rüşveti personelin istihdam yeri olunca bu borç stoku oluştu.
Eşi, dostu, yakınları şirketler üzerinden işe almakla başkanlar hem Sayıştay denetiminin dışına çıktılar hem böylece nüfusu 10 binin altındakiler yüzde 30, üzerindekiler ve BŞB’leri yıllık personel harcamalarında yüzde 40 baraj riskinden kurtuldular.
Ondan sonra da belediyeler görev vermekte zorlanan, kağıt üzerinde belediye personeli aslında bankamatik memurundan farksız, her işi yapar denilen, aslında bir vasfı olmayan insanlarla dolduruldu. Ama buna karşılık hizmet kalitesi de yükseleceği yerde vasatın da altına düştü.
Belediye Başkanı Anıl Yetişkin’in ifadesiyle Efeler’de büyük bir fabrika gibi yaklaşık 1.400’ü iştirakler üzerinden çalışan, gerisi belediye bünyesinde toplamda 2.070 personel çalışıyor. Bunların birikmiş SGK prim borç stoku ise 308 milyon TL’dir.
Bu arada Aydın BŞB’nin SGK’ya prim borç stoku ise basından öğrendiğimiz kadarıyla 698 milyon TL’yi bulmaktadır.
Aydın’da böyle de diğer yerlerde farklı mı?
Mesela Gaziantep BŞB’nin SGK borçları bir bölge milletvekilinin iddiasına göre 14 milyarın üzerinde... Hatırlarsanız ülkedeki 1.402 belediyenin yalnız yüzde 7’sinin SGK borcu bulunmuyor.
Bakanın dediğine göre ülke genelinde belediyelerin SGK’ya prim borçları toplamda 96 milyar TL’dir. Söylendiği gibi SGK bu borçları tahsile başladığında belediyeden aldığı hem pahalı hem kalitesiz hizmetle ve ödeyeceği ek vergilerle olan dar gelirliye olacaktır.
Yani sonuçta Hacivat’ın yaptığının bedelini Karagöz ödeyecektir vesselam.