Şurası bir gerçektir ki, siyaset kurumu bir at arabası ise vatandaş da o arabayı çekmede at veya atlar konumundadır ki, malum at çekmezse araba da yerinden kımıldamaz.

Dünyayı dolayısıyla da Türkiye’yi uzun süre uğraştıran ve o kadar da insan hayatına mal olan bir zamanlar yaygın bulaşıcı hastalıkların en başında halk arasında adına ince hastalık da denilen verem gelirdi.

İnsanları kıran geçiren bu ölümcül hastalıkla baş edebilmek adına devlet milleti sağlık taramalarından geçiren, yakalananları takip ve tedavi eden yakın zamanlara kadar da bu görevini başarıyla sürdüren Verem Savaş Dispanserleri açmıştı.

Zamanla tedavide tıp alanındaki ve ilaç konusundaki buluşlar ve olumlu gelişmeler veremin kökünü tam kazıyamadıysa da insan hayatını eski şiddetinde tehdit eden bir hastalık olmaktan çıkardı

Günümüzde veremin yerini kanser hastalığı almış bulunuyor.

 Veremde olduğu gibi son zamanlardaki bu hastalığı gerek önlemede gerek tedavide olumlu gelişmeler olsa da hayatını tehdit eden bir tehlike olmaktan insanlar henüz kurtulmuş değil.

 Adını duyması bile insanları korkutmaya ve ürkütmeye yeten kansere yakalanların sayıları ne yazık ki, Aydın’da bağımsız bir hastaneyi gerektirecek şekilde artmaya devam ediyor.

Bu hastalığı önlemede en etkili yolun ise erken teşhis, yerinde ve zamanında yapılacak kemoterapi ya da ışın tedavisi olduğu da artık bilinen bir gerçektir.

Hal böyleyken onkolojide tedavi hizmeti veren gerek Üniversite Hastanesi gerek Atatürk Devlet Hastanesi servisleri dört nedene bağlı bir yoğunluk yaşadığı için yeterli olamamaktadırlar.

BİR: Yaşanan yoğun iç ve dış göç nedeniyle genel nüfusu Bir milyon 135 binlere yaklaşan Aydın’da buna paralel olarak hasta sayısının da artmasıdır..

İKİ: Sağlık alanında Aydın yalnızca kendi insanına hizmet vermekle kalmıyor buna ek olarak kanser tedavisi ve beyin cerrahisi başta birçok branşta başta Muğla komşu iller de hizmet alıyor. Bu da turizmi canlandırırken sağlık kurumlarının yükünü artırıyor..

ÜÇ: ADÜ Tıp Fakültesi hastanesi başta son yıllarda sayıları geçmiş yıllara göre normalin üzerinde Aydın’dan öğretim görevlisi doktor il dışına gitmiştir. Birçokları da özel muayenehane açmışlardır.

Örnek bir tek akademisyen öğretim üyesi kaldığı için ADÜ Onkoloji servisi iş yükü fazlalığından zorlansa iyi,  hizmet vermez hale gelmiştir.

Bunun bir sonucu ışın tedavisi için çoğu hasta hizmetteki kalitesizlikten Adnan Menderes Üniversitesi yerine İzmir’deki bir kurumda hizmet almak zorunda kalmaktadır.

DÖRT: Atatürk Devlet Hastanesi’nde verilen tedavinin imkânsızlıktan kısıtlı olmasıdır.

Bu dört başlıkta anlatılan konular birlikte değerlendirildiğinde Aydın’a bağımsız bir onkoloji hastanesi açılması gereklidir, hem böylece üniversitede bu hizmeti veren servis de rahatlayacak hem de acil durumlarda hastalar gecikmeden kemoterapi tedavisi görecektir.

Onkoloji hastanesi açmak isterse devlet tıbbi cihaz ve alet, edavat dışında fazladan fiziki yapı masrafı da yapmayacaktır. Şehir hastanesinin hizmete girmesiyle boşalacak hastanelerden uygun olan bir tanesi bu işe tahsis edildiğinde bu iş de çözülecektir.

Bu konuda tek sorun siyaset kurumunun konuya sahip çıkmasıdır ki, bunun da yolu vatandaşın konuyu siyasetçinin gündemine alması için gerekli baskı görevini yerine getirmesi bunun yanında da sivil toplum kuruluşlarının konuya sahip çıkmalarıdır.

Ne yazık ki, gerek Aydın halkı gerek sivil toplum örgütleri bu tür konulardaki tembelliği ile geçmişte ve günümüzde iyi bir sınav verememişlerdir. Bunun en belirgin örneği de Şehir Hastanesi yapımındaki gecikmedir.

Ülkede neredeyse Şehir Hastanesi yapılmadık il merkezi kalmadı Aydın’da ise –buna da şükür demek gerekir-2023 yılı sonunda biter bitmez hizmete gireceği söylenen hastanenin yapımına vatandaş ve sivil toplum kuruluşları ses çıkarmadığı için siyasetçilerin de ihmalleri sonucu bu kadar geciktirildi.

Önümüzdeki seçimler sadece sözünü ettiğimiz bölge onkoloji hastanesi için değil mesela Adliye Sarayı ve temel sorunların başında gelen işsizliğin azalmasıyla sonuçlanacak gerek devlet gerek özel sektör yatırımlarının Aydın’a çekilmesinde vatandaşın siyasetçi ile akit yapmasına iyi bir fırsattır.

Şurası bir gerçektir ki, siyaset kurumu bir at arabası ise vatandaş da o arabayı çekmede at veya atlar konumundadır. Malum at çekmezse araba da yerinden kımıldamaz.

Bu durumda Aydın’a bir onkoloji hastanesi kazandırmada baskı oluşturmada yani arabayı yerinden hareket ettirmede asıl görev vatandaşa düşüyor.