Bu tür görevlere gelenlerden yatlar, karlar, villalar edinerek ayrılanların yedi göbek yakınlarına kadar devlet mal varlıklarını araştırmalıdır.

Adnan Menderes Üniversitesi rektörlüğünde 16 Ocakta süresi dolacak olan Osman Selçuk Aldemir Cumhurbaşkanı tarafından tekrar atanmaz ise yerine yenisi atanacak.

Konuyla ilgili YÖK tarafından yapılan ilan sonucu başvuran adaylardan mülakata katılacaklar arasından belirlenecek üç adaydan biri atanmak üzere Cumhurbaşkanına sunulacak.

Atanma işlemi 16 Ocaktan önce de gerçekleşebilir sonrasına da sarkabilir.

Diğer taraftan başvuru Adnan Menderes Üniversitesi’nde görevli olanlarla sınırlı değil Profesörlükte üç yılını dolduran her üniversiteden öğretim üyesi başvurabiliyor.

O bakımdan Adnan Menderes Üniversitesine bakarsınız başka bir üniversiteden de rektör atanabilir.

Başvurunun 50’nin üzerinde olduğuna bakıldığında bu rağbete asıl nedenin atanmak için nitelik isteyen böylesi bir göreve atanmada tek şartın  üç yıl profesörlüğün yeterli görülmesidir, denebilir.

Bundan dolayı da hiçbir yöneticilik tecrübesi olmayan bile üniversite gibi devasa bir kuruma konforundan ve getirisinden ötürü bu sisteme göre rektörlük müracaatında  bulunabilir.

Cumhurbaşkanı ister Adnan Menderes Üniversitesi içersinden isterse il dışından başka bir üniversiteden birini atasın Aydın atanacak rektörde bir takım özelliklerin bulunmasını istiyor.

Çünkü üniversitesi yıl geçtikçe atanan rektörlerden kaynaklı oldukça şanssız, birçok nedenden dolayı kan kaybediyor.

İlk başta koltuk meraklılarının atanmaması geliyor. Ne yazık ki, son birkaç dönemdir Adnan Menderes Üniversitesinde idealist, hizmet aşkı ve hikâyesi olanlarla koltuk meraklıları adeta yer değiştirdi.

Bunların personele güven vermeyen keyfi davranışlarını gören de atandıkları koltuğu bütün nimetleriyle kiralamış sanır. Sanki üniversite devlet kurumu değil de kiralanmış iltizam arazisi…

Hikâyesi ve tek ideali kendisi olan tu insanların rektörlüğe gelir gelmez ilk yaptıkları da özel şartnamelerle kendi eşlerini, çocuklarını ve yakınlarını üniversitede işe almak oluyor.

Yakınların sınavlarda başarılı olmaları için her türlü dalavereye başvuruluyor, amaç sağlanamazsa bir bahaneyle sınav iptal ediliyor ve sonuç alınıncaya kadar da tekrara devam ediliyor.

Ardından da sanki Aydın’da insanın köküne kıran girmiş gibi rektör tarafından memleketinden hesap uzmanı, sekreter ve şoför gibi hizmetlerini görecek personel transfer ediyor.

Bu arada tekerlerine çomak sokma ihtimali olanların yakınlarından birkaç kişiyi işe almayı da ihmal etmiyor, bununla hem kendi yaptıklarını perdeliyor hem de kendi koltuğunu garantiliyor.

Ondan sonra meydan pınara yakın olan suyu serin içermiş hesabı yağcılık yapanlara kalıyor.

Bir bakıyorsunuz alanıyla hiç alakası olmayan bir branşa bir kadro çakılmış aynı şekilde bir diğer alana ilgisi olmayan başka bir kadro tahsis edilmiş, milletin gözü önünde üniversitenin beşeri sermayesi demek olan yetişmiş insan gücü eşe dosta peşkeş çekiliyor.

Aydın artık bu ciddiyetsizliğin sona ermesini, buna devam edecek rektörlerin bu atamayla sona ermesini bekliyor.

Aydın istiyor ki, artık rektörler enerjilerini ve mesailerini gelir geçer bu tür işler yerine bilime, öğrenciye, üniversiteyi Aydın kalkınmasına ve sayılı üniversiteler arasına sokmada harcasınlar.

İkinci olarak “hem Aydın’da yaşanmaz” diyeceksiniz ardından da rektör olmak için başvuruda bulunacaksınız, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, demezler mi bunu söyleyene?

Ekmeğini yediği, suyunu içtiği yeri sevmediğini bu şekilde açık eden biri hata, kaza rektör seçilirse kendine yatırımın dışında üniversiteye ne katkısı olacak?

Diğer taraftan gözlerinin önünde yapılan hukuksuzluklar karşısında ifade vermekten çekinerek talimatla üç maymunu oynayan akademisyen rektör olursa üniversiteye ne fayda sağlar?

ADÜ bu koltuk heveslilerinden çok çekti artık yeter çekmesin diyoruz.

Bir de Aydın istiyor ki, mürit olan müdür olmasın, çünkü bağlı oldukları yer farklı olduğu için devletle ikisi bir arada yürümez.

Müritler aksini iddia edebilirler ancak olaylara ve kişilere gönül gözüyle baktıkları için onların her söylenene kanma ihtimali daha fazladır.

Hâlbuki devlet adamı odur ki, her işte dostunu da düşmanını da seçerken devleti ölçü alır. Devletin işine de egosunu karıştırmaz, eleştiriyi önemser, yararlanmayı düşünür.

Son dönemlerde rektörler sözlerinin üzerine söz koyanları kara listeye almakla yetinmiyorlar bir de süründürmek için bütün gücüyle uğraşıyorlar, ailelerini işin içine sokuyorlar. Mahkemelik, soruşturmalık oluyorlar.

Diğer taraftan bir tarım bölgesi olan Aydın insanının kalkınması da tarımı entegre sanayiye dönüştürmesiyle doğru orantılıdır.

Eken, biçen toprakla uğraşan insanların en büyük özelliği de alçak gönüllülükleridir O nedenle rektörün aralarında kolay duygudaşlık bağı kurabilmeleri için bölge insanı, toprağa aşina olmasını isterler.

Ayrıca Aydın ister ki, rektör seçilir seçilmez tanıştığı konforun cazibesine kapılarak bir daha atanabilmek için ne siyasetçiye özenmeli ne de siyasetçinin kendine uzattığı limona ağzı sulanmalı.

Çünkü bu durum bilhassa son iki dönemdir rektörlerin içine düştüğü oldukça aldatıcı bir oyundur. Zira siyasetçinin tek düşüncesi gelecek seçimlerdir, rektörün görevi ise gelecek nesillerdir..

Zira rektör medyatiklikten beslenmek yerine üniversite içi ve çevreyle kurduğu sempatik ikmal sonucu ürettiği hizmetten hâsıl olacak katma değerden güç alır.

İşinin ehli, hikâyesi olan bir rektör çevre imkânlarından üniversitenin faydalanması için çalmadık kapı bırakmaz. Ne de olsa eskilerin deyimiyle el öpmekle dudak aşınmaz. Bu anlamda Aydın halkı gururludur.

Ancak el uzatana da varını, yoğunu yağdırmaktan da geri kalmaz, yeter ki, karşıki o güveni verebilsin.

Artık Aydın bir rektörden tekrar atanabilmek için yalanla, ısmarlama yaptırılan haberlerle, trollerin sosyal medya yaygaralarıyla tribünlere oynamasını bundan böyle istemiyor.

Aydın’ın bir diğer istemediği fakir olarak gelinen bir yerden ayrılırken Karunlaşarak gidilmesinedir. Ne yazık ki, son zamanlarda besmeleyle yetim hakkı yemekte sakınca görülmez oldu.

Bu tür görevlere gelenlerden yatlar, katlar, villalar edinerek ayrılanların yedi göbek yakınlarına kadar devlet mal varlıklarını araştırmalıdır. İktisadi işletmeler bağımsız uzmanlar tarafından denetlenmelidir.

Velhasıl Aydın artık üniversitesini fabrika ayarlarına döndürecek gerçek anlamda rektörlük yapacak tecrübede, mazisi defosuz, çamaşırı temiz, vitrine oynamayan, Aydın çukuru insanının halinden ve dilinden anlayan, kendini bu topraklara ait hisseden, en önemlisi de üniversite ile ilgili idealleri ve hikâyesi olan bir rektör istiyor.

Çünkü üniversitesi ne kalkınmada her türlü avantaja sahip Aydın’ın kalkınmasına öncülük etmekte ne de uluslar arası bağımsız kuruluşların başarı ölçümünde Türkiye üniversiteleri arasında komşuları ile kıyaslandığında olması gereken yerde…