Türk basınının duayen isimlerinden Taylan Sorgun’u kaybettik. Gazetecilik okulundan muhabirliğe, oradan yayın yönetmenliğe kadar mesleğin her kademesinden geçerek yükselmiş saygın bir isimdi. 84 yaşında kaybettiğimiz Sorgun, aynı zamanda tarihçi yazardı. Son yazıları Aydınlık’ta yayımlandı... 2 Ocak günü hayatını kaybeden Sorgun’un cenazesi 3 Ocak günü öğle namazının ardından Şakirin Camisi’nden alınarak Çavuşbaşı Yukarı Baklacı Mezarlığı’nda toprağa verildi.

İttihatçılar üzerine yaptığı araştırma ve onlarla geçmişte yaptığı görüşmelerden elde ettiği bilgilerle çok sayıda kitap yayımladı. İttihatçılar ile Cumhuriyetçiler arasındaki bağı iyi kurmuş ve analiz etmişti. Bu manada Babıâli’nin de son İttihatçısıydı. Cumhuriyet devriminin sadık savunucusuydu. İzmir’e 5. Süvari Kolordusuyla giren kahraman komutan Fahrettin Altay Paşa ile de görüşmüş ve onun anılarını “10 Yıl Savaş ve Sonrası” (1970) isimli kitapta toplamıştı. Yakın dostluk, Paşa’nın 1974 yılında ölümüne kadar sürmüş ve onun ağzından duyduğu bir çok bilgiyi yazılarında kullanmıştı. Bu anıları Aydınlık okurları da hatırlar...

Gazeteci Taylan Sorgun alçak gönüllü, çalışkan, güleç yüzlü, hoş sohbet bir insandı. O aynı zamanda sarsılmaz vatansever ve boyun eğmeyen bir kişiliğe sahipti. Meslekte yükselmesi patron önünde eğilmesiyle değil, dik durarak mesleğinin onurunu korumasıyla gerçekleşmişti. 1977 yılında gerçekleşen Akdeniz Haber Ajansı grevinde 33 arkadaşıyla birlikte 610 gün direnmişti. Bu yıllarda Ak Ajans’ın gazetesi Tercüman’da da önemli bir yeri vardı ve 1990’lı yıllarda bu gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapmıştı. Tercüman’ın sahibi Kemal-Nazlı Ilıcak ailesini yakından tanımıştı. Gazetenin batışını Turgut Özal ve Nazlı Ilıcak’a bağlardı. Hoş Babıâli sohbetleri unutulmaz anılarla doluydu.

TGC’DEN BAŞSAĞLIĞI

Sorgun’un ölümü meslektaşları arasında da üzüntü yarattı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi, 2011 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü ve Basın Şeref Kartı sahibi olan Sorgun için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu mesaj yayımladı: “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi Taylan Sorgun’u kaybettik. Gazeteci ve yazar olarak uzun yıllar görev yapan Taylan Sorgun’un ailesine, sevenlerine ve basın topluluğumuza başsağlığı diliyoruz.”

BİR ÖMÜR GAZETECİLİK

Taylan Sorgun, 1938’de Elazığ’da doğdu. İstanbul Özel Gazetecilik Okulu’nu bitirdi. Gazeteciliğe İstanbul'da 1957 yılında Yeni Gazete'de başladı. Bu gazete, bir infilâk olayı ile yayın hayatına son verince, aynı yıl idare meclisi başkanlığını ve başyazarlığını "gazeteci" Ahmet Emin Yalman'ın yaptığı, zamanın önde gelen gazetelerinden Vatan gazetesinde çalışmaya devam etti. Vatan gazetesinde önemli sahalarda muhabirlik yapan Sorgun, "siyasi dalda kariyer" yaptı. İktisadi sahalarda da görevler aldı. 27 Mayıs hareketini Vatan gazetesinde takip etti. Yalman'ın verdiği görevle "Yassıada tarihi duruşmalarını" ilk günden son güne kadar izledi ve her duruşmayı tam sayfa olarak yazdı. Sorgun, Vatan gazetesi döneminde zamanın iki ünlü siyasi dergisinden olan ve Orhan Birgit'in de başında bulunduğu Kim dergisi haber kurulunda da görevler üstlendi. Daha sonra Yalman'ın başını çektiği Hür Vatan gazetesi hareketine katıldı.

ÜNLÜLERLE ÇALIŞTI

1964'te "gazeteci" Bedii Faik'in sahibi olduğu ve başyazarlığını Falih Rıfkı Atay'ın yaptığı zamanın önde gelen gazetelerinden Dünya gazetesinde haber müdürlüğü görevini Bedii Faik'in teklifiyle üstlendi. Vatan gazetesi döneminde Yalman'ın "ileride iyi bir yazar olabilmek için yakın tarihi de iyi incelemelisin" öğüdünü ve Dünya gazetesi döneminde Falih Rıfkı Atay'ın aynı öğüdü vermesiyle 1908'den 1938'e kadar olan dönemi araştırmaya başladı. Mustafa Kemal Atatürk'ün birinci ve ikinci kadrolarının 1964'te hayatta olanlarının çoğu ve İttihat ve Terakki'nin hayatta olanlarıyla iki yıl süreyle görüşmeler yaparak bunları belgeleriyle kayda geçirdi. 1980'de muhabirlikten gelerek gazetesini kuran gazeteci Kemal Ilıcak'ın Tercüman gazetesinde, gazetenin genel yayın müdürlüğünü yapan Güneri Cıvaoğlu'yla birlikte çalıştı. Bu gazetede her hafta çift sayfa "siyasi, iktisadi" açık oturumlar yaptı. Anayasa açık oturumları geniş yankılar uyandırdı. Aynı zamanda Tercüman gazetesinin yan yayını olan ve etkin bir konumu bulunan Yankı dergisinde genel yayın yönetmenliği yaptı.

GÜNEŞ’İN KURULUŞUNA KATILDI

1982 yılında Güneri Cıvaoğlu'yla birlikte Güneş gazetesi hareketine katıldı, ardından Tercüman gazetesine dönerek görevine devam etti. Ortadoğu gazetesinde iki dönem "genel yayın yönetmenliği ve yazarlık" görevlerini üstlendi. Daha sonra bağımsız bir gazete hazırlığı yaptı. Ardından Yurt gazetesinde yazarlık görevinde bulundu. Bağımsız dergisinde yazılar yazdı. Yakın dönemde Aydınlık gazetesinde günlük yazılar yazarken "tarihi süreç sayfalarını" yayımladı.

Sorgun örgütçü bir insandı. Mesleki örgütlenme ve mücadele alanında da saygın bir isimdi. TGC üyesiydi. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda da yönetici olarak çalıştı. Grevlere katıldı...

SORGUN’UN ESERLERİ

Sorgun’un yayımlanmış kitapları: İmparatorluktan Cumhuriyet’e Üç Dönemin Galerisi (Fahrettin Altay Paşa Belgeseli), Devlet Kavgası/ İttihat ve Terakki'nin Bilinmeyen Yönleri, Mütareke Dönemi ve Bekirağa Bölüğü (2. Basım, Kaynak Yayınları, 2020) ve Eşir Şehrin Fedaileri. Kut'ül Amare Kahramanı Halil Paşa/Bitmeyen Savaş (Kaynak Yayınları, 2016).

KUTU

Taylan Sorgun’un fikir dünyası

Gazeteci yazar Taylan Sorgun son dönem Aydınlık’ta yazdı. Kitaplarının yeni baskıları Kaynak Yayınları’nda yapıldı. İşte onun yazılarından bazı bölümler:

 

Dünyanın üçüncü büyük devrimi’

Gazetecilik meslek ustam Ahmet Emin Yalman, ardından Dünya gazetesinin haber müdürü olduğum günlerde gazetenin başyazarı Falih Rıfkı Atay ve öteki meslek ustalarımız bize gazeteciliğin başka taraflarını da anlatmış ve öğretmişlerdir. Kitaplarımdaki bütün bu yazılarım, o ustalarımızın bize öğrettiklerinin neticeleridir. Ve zaman Bâb-ı Âli zamanı idi... Bu sayfada size takdim ettiğim bölümler öteki kitaplarımdan alınmış özet bilgi ve belgelerdir.

7-8 Kasım 1918 günü Mustafa Kemal Paşa, Adana’daki karargahındadır. Yanında Fahrettin Altay Paşa vardır. Altay’ın bana anlattığına göre, o gece Mustafa Kemal öfkelidir. Birdenbire şifre subayını çağırır, uzun bir şifre yazdırtır. Şifre Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya gidecektir. Mustafa Kemal, “Yaz çocuk” der, uzun şifreyi yazdırır ve şifre şöyle biter:

“Bu mütareke ahkamını (şartlarını) kabul etmiyorum. Kendi karakterime uyanı yapacağım. Sahile çıkacağını bildirdiğiniz İngiliz ordularına ateş açılması için orduma emir verdim.”

Sonra Fahrettin Paşa’ya döner. “Bunu öteki ordulara duyurunuz. Bir büyük ihtilalin içinden geçeceğiz. Emperyalizmle hesaplaşılacaktır.” Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali’ni başlatmaya o gece, orada karar vermişti. Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali ve sonrası, dünyanın bütün siyasi ve iktisadi şartlarını etkiliyordu. Ve dünyanın üçüncü büyük devrimi olmuştu. Avrupa üniversitelerinde “Kemalizm” başlıklı araştırmalar yapılıyordu. Fahrettin Altay Paşa’nın başında olduğu süvari kolordusu zaferle beraber Nâzım’ın da söylediği gibi “Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan” İzmir’e giriyordu. Süvari ordusunun o zamanki sürati, hayranlıkla karşılanmıştı. Bu kolordu harekatı Fransa’daki harp okulunda Mustafa Kemal’in stratejilerinden sonra okutulmuştu.”

Bir not: ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin hemen ardından, o günlerde bu işgal hareketinin siyasi ve iktisadi arka programlarını günlük yazılarımda ısrarla ortaya koyarken, Ortadoğu’nun bugün geleceği hali belirtmiştim. O zaman Irak’ın işgalini destekleyenler Taylan Sorgun demokrat değil diye yazıyorlardı. Şimdi onlara soruyorum: Eee, naber demokratlar... (Aydınlık, 30 Ağustos 2019.)

Cumhuriyet'in endüstri devrimcileri

”Cumhuriyet'in ilanından sonraki iktisadi meselelerle ilgili düşünceler Mustafa Kemal'in Harbiye'deki konuşmalarıyla geleceğin işareti olmuştu. Harbiye ve Mülkiye'de de, Anadolu'nun müstemleke yapılmış olmasına karşı hareket giderek yoğunlaşıyordu. Dünyanın üçüncü büyük devrimi olan Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'nin ardından millî endüstri hareketleri de başlatılmış, Anadolu toprakları müstemleke olmaktan kurtarılmıştı.” (Aydınlık, 26 Ekim 2021)

Boyunlarında ilmek zafere inanmışlardı

“Sanki yeni bir modadır... Millî Mücadele ve Anadolu İhtilali dönemi, yani Mustafa Kemal Paşa’nın kadrosu ile birlikte, milleti yanına alarak dünyanın üçüncü büyük devrimine ulaşılmış olması... O devrim Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunu sağlamıştır. Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali Devrimi dünya dengelerini değiştirmiş, esir milletleri ayağa kaldırmıştır.” (Aydınlık, 20 Aralık 2021)

Kapitülasyonlardan devrimle kurtulduk

“Dünyanın üçüncü büyük devrimi olan Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'nin ardından Anadolu'nun her tarafına yayılan fabrikalar... Fabrikalarda işçiler ve şarkıları... Tarlasının başında tarlasını süren köylüler... Okullar ve şen çocuklar... Şimdiki zamanlarda Cumhuriyet'in kurduğu bütün fabrikalar, üretim kuruluşları 'haraç-mezat' satıldılar. İşsizlik, üretimsizlik...

Emperyalizmin yerleşmiş siyasetleri süreklidir. Bakınız, 1814-1815 yıllarında aralarında zamanın önde gelen emperyalist devletlerinden Fransa ve İngiltere’nin de katıldığı Viyana Kongresi yapılmıştı. 1. Şark Meselesi siyasetinin de başlatıldığı bu kongrede “Anadolu toprakları üzerinde siyasi ve iktisadi egemenlik” hareketlerine karar verilmiş ve başlatılmıştır... Kapitülasyon siyaseti Anadolu toprakları üzerinde tatbik edilmiştir. Köylü aç ve işsiz, tarlasındaki imkanlarını ve hâkimiyetini kaybetmiştir. Bakınız mesela Ege bölgesinde olanların kurdukları teşkilatlardan izin almadan tütün eken köylü onların teşkilatınca vurulmuştur.” (Aydınlık, 22 kasım 2021)

f1b60524-6956-4015-92c3-3d407bfd8e0ef35bd0ca-86f7-4941-b2fd-c032bdbc327e022c7261-309a-4c11-9926-c95be0834e6ac79cd8aa-fe09-4446-8430-ca567932134a3b508da7-7489-4913-91d5-874e10087d69