Çanakkale kara savaşının 110. yılı. Yaklaşık 8 ay süren savaşta emperyalist İngiliz ve ortağı Fransız güçler vatanımızın Boğazını karadan da geçemedi. Kanlı savaşlarda 100 bine yakın şehit, bir o kadar da yaralı gazi verdik. Mehmetçik kahramanca vatanını savundu. Destanlar yazdı. Nice olaylar yaşandı. Bu yıl bunlardan birisini sizlerle paylaşacağız.
8 Ağustos 1915 ise en kanlı Anafartalar Muharebelerinin yapıldığı gün. Atatürk’ün komutanlığındaki ordularımız İngilizlerin en büyük saldırısını 10 Ağustos günü durdurarak büyük başarı elde etti. Atatürk 8-9 Ağustos günü Anafartalar Grup Komutanlığına atandı ve yaklaşık 130 bin kişilik orduyu yönetti. Namı bu savaşla duyuldu.
Aydınlı Türk Telekom emeklisi Turgay Öztürk, bir sohbette bize dedesinin arkadaşıyla yaşadığı anısını anlattı. Çok ilginç sahneler taşıyan olayın daha fazla ayrıntısı için onunla bunun araştırılması konusunda anlaştık. Öztürk, bunu görev bilerek yola çıktı ve Aydın Askerlik Şubesi’ne giderek anlattığı kahramanların gerçek künyelerine ulaştı. Germencik’e de gitti. Kahramanımızın mezarını ve fotoğrafını buldu. Dedesiyle birleştirerek bize aktardı. Ne ilginçtir, kendi dedesinin fotoğrafına aile arşivinden ulaşamadı… O da onun içinde dert oldu. Keşke zamanında korunsaydı diye hayıflandı.

40 YIL ÖNCE DEDESİNİN ARKADAŞIYLA TANIŞMASI

Turgay Öztürk, Aydınlı iki askerin ilginç hikayesini bizlere şöyle anlattı:
“Çanakkale savaşında dedemin zabiti (Subayı) ile tanışmam, 1984 yılı Aralık ayında Aydın PTT Başmüdürlüğü Şebeke Tesis Başmühendisliği Germencik şantiyesinde göreve başladığım sırada oldu.
Germencik'e gitmeden önce babam bana şu tembihi yapmıştı: Germencik'e vardığında, Germencik şehir merkezinde Hamam Sokağında evi olan ‘Arap Muallim’ olarak bilinen kişiyi evinde ziyaret et. O kişi senin annenin babası deden Hasan Ali Bertan'ın (Aydın’ın Çine ilçesi Güney Köyü) Çanakkale Savaşında zabiti, subayıdır, demişti.
Germencik'te göreve başladım. Aynı şantiyede görev yaptığımız, aslen Germencikli olan arkadaşım Tahir Kaya, Arap muallimin evini bana gösterdi. 1985 yılı ocak ayı içinde bir öğlen yemek molasında gösterilen eve gittim.
Dedemin Çanakkale savaşında subayı Mustafa Taşkın (Arap Muallim) eşi ile odanın ortasına kurdukları sofrada yemeklerini yemişler eşi siniyi ve sofra bezini tam toplarken ben içeri girdim. Her ikisi de çok yaşlılardı. Hemen siniyi ve sofra bezini aldım, mutfağa götürdüm ve odayı ot süpürge ile süpürdüm.
Mustafa Taşkın takım elbiseli, kravatlı ve fötr şapkasıyla minder üzerinde oturuyordu, birbirimizi daha önce hiç görmemiştik. Babam ve dedem ile görüşüyorlardı.
Oğlum sen kimsin dedi. Ben Aydın Çine'den Hasan Ali Bertan'ın torunu Mehmet Öztürk'ün oğluyum dedim. Minderde yer gösterdi, otur bakayım buraya dedi ve ağlamaya başladı. Niye ağlıyorsun dedim. Evladım, senin deden ile benim birbirimize can borcu olan iki askeriz dedi. Anısını anlattı:
Çanakkale savaşında ben zabittim (küçük subay). Zabitlerde at vardı. Deden yaya neferdi. Savaşın bir anında benim yaralandığımı, attan düştüğümü deden gördü. Komutanım diyerek koşarak yanıma geldi, beni sırtına aldı revire yetiştirdi. Deden güçlü kuvvetli bir askerdi. Tedavi oldum ve tekrar kendi askerlerimin başına geçtim.
Savaş şiddetiyle sürüyordu. İngiliz savaş gemilerinin ve askerlerinin yoğun ateşi devam ederken Mustafa Kemal'in emriyle geri çekilme talimatı almıştık.
Bir müddet geri çekilip birliklerin toparlanması ve askerlerin içtima sırasında beni kurtaran askerin, yani dedenin olmadığını gördüm. Orada bulunanlara sordum Hasan Ali nerede diye.
Cephede kan kaybından gelemediğini söylediler. Atımı iki nefere (askere) verdim gidin Hasan Ali sağ ise atın üzerine heybe gibi koyun getirin dedim ve askerleri gönderdim. Dedenin sağ olduğunu görüp getirdiler, revire yetiştirdik.
Sağ salim savaş sonrası savaş gazisi olarak ikimiz de memleketimize döndük. İkimizin birbirimize can borcumuz var dediğim olay budur. Savaş sonrası deden ile dostluğumuz karşılıklı ziyaretler ile devam etti.”

YATAĞA MAHKÛM OLDU

Öztürk, Arap Muallim ile yaptığı sohbette vasiyet gibi sözlerini ise şöyle aktardı: “Oğlum ben Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden oldum. Deden de köyde tarla bahçe işleri ile meşgul oldu.
Bak evladım, biz Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ülkemizi işgal eden düşmanla savaşarak bir bağımsız devlet kurduk. Lakin geldiğimiz noktada düşman bugün ülkemizi tekrar işgal etti.”
Nasıl dedim. Hiç unutmam şöyle cevap verdi:
“Düşman parasıyla girdi. Bunu çıkarmak çok zorlaştı. Yabancı paraların serbest dolaşımı başladı. Türk Parasını Koruma Kanunu mevcut hükümet tarafından kaldırıldı. Dünya piyasaları ile Türkiye birleşecek yalanıyla düşman içimize girmiş oldu. Bu sefer düşman zor çıkar evladım.”
Dedem Hasan Ali Bertan'ın Çanakkale savaşında subayı Mustafa Taşkın ile böyle bir anım var. Her ikisine Allah'tan rahmet diliyorum.
Bu ziyareti ve sohbeti yaptığım yıl 1985 yılıydı. Turgut Özal iktidardaydı. Bugün geldiğimiz yeri görünce ne kadar haklı olduğunu daha iyi anlıyorum.”
Arap Muallim 1898 yılında doğmuş, 1989 yılında 91 yaşında hayatını kaybetmiş… Ruhu şad olsun.

‘ZAMANINDA KORUNMADI’

Turgay Öztürk dedesinin sonraki yaşamı hakkında ise şunları anlattı: “Dedem Hasan Ali Bertan, savaş sırasında kasığından aldığı kurşun çıkartılamadığı için yaşlandığında yatağa bağımlı olarak yaşadı ve hayatını kaybetti. 1891 doğumluydu. 6 Kasım 1969 tarihinde de vefat etti. Mezarı Karpuzlu Güney Köyünde bulunuyor… Dedem sağlıklı iken uzun yıllar seyyar olarak Sümerbank kumaşlarını alıp satarmış. Sonra çiftçilik yapmış. Ben onu hatırladığımda yatağa mahkûmdu.”

FOTOĞRAFLARIN ÖYKÜSÜ

Turgay Öztürk iki kahramanın fotoğraflarına ulaşma çalışmalarını ise şöyle anlattı: “Dedem Hasan Ali Bertan'ın evrakları askeri arşiv komutanlığına gönderildiği için Aydın Askerlik Şubesinden temin edilemedi.
Germencikli Arap Muallim Mustafa Taşkın’ın fotoğrafını Aydın’ın Germencik ilçesinde oturan kızı Hatice Gürgen'i evinde ziyaret ederek aldım. Dedeminkine ise bütün araştırmama rağmen ulaşamadım. Keşke zamanında korunsaydı diye hayıflanıyorum.”

6Ecf0B30 59E0 4213 9874 291175006C3C2938E7Fe 9194 4Bfb B489 D7631D70Efe8Ee1A587F 3760 4760 Ac7E Ff579475Cde4B9C6F4C4 4C8C 48E6 A367 Db1C6Faf57960Bfd9065 2A14 4715 Af88 312Cfdf4741C