Öncelikle 1 Kasım 2015 seçimi ile 24 Haziran 2018 seçimlerini kıyaslamamız gerekir. 2015’ten 2018’e seçmen sayısında, katılım oranında ve kullanılan oy miktarlarında önemli değişiklikler olmuştur. Katılım oranındaki artış seçmenlerin bu seçimlere verdiği önemi yansıtmaktadır. Seçmen sayısındaki 38 bin kişilik artış kullanılan oy miktarında 47 bin sayısına ulaşmıştır. İki seçim arasında 47 bin kişilik fark bulunmaktadır. Bu fark bazı verilerin bize daha net bilgi vermesini sağlayacaktır.

2015’te CHP %41 oy oranı ile 273 bin oy almıştır. 2018’de ise %35’e yakın oy oranı ile yaklaşık 244 bin oy almıştır. CHP’nin hem oy oranı düşmüş, hem de aldığı oylar düşmüştür. CHP’nin 30 bin oy kaybına uğradığını, üstelik iki seçim arasında 47 bin seçmen artışı olduğunu dikkate aldığımızda kaybın çok daha fazla olduğunu görebilirsiniz. Neresinden bakarsanız bakın Aydın’da CHP en fazla kan kaybeden partilerden birisi olmuştur. Toplam vekil sayısı artsa da CHP yine 3 vekil çıkarabilmiştir. Yerelde iktidar olduğu ile avunan bir parti için bu durum kötüye işarettir. Haziran 2015 seçimleri ile karşılaştırırsak durumun daha da vahim olduğunu görebilirsiniz.

Her şey yalan başarısızlık gerçek. Peki, bu başarısızlık aniden mi geldi, yoksa ben geliyorum mu dedi? Siyasette hiçbir başarı ya da başarısızlık kendiliğinden gelmez. Gelirken haber verir ve Aydın’da bağıra bağıra bu haberi verdide. Şimdi gelin en basit anlatımla sebeplere bakalım.

3 yıl geriye gidelim. Genel seçimler var. Ön seçim yapılacak. Birileri delegeleri ve parti üyelerini etkileyip kendi isteği doğrultusunda parti içi demokrasiye müdahale etmeye çalışıyor. Yakın zamanda yapılan örgüt seçimlerine gelince benzer operasyonları görüyoruz. Beyaz, mavi, kırmızı, sarı her neyse listeler savaşı yapılıyor, listeler dizayn ediliyor ve blok liste ile seçimler yapılıyor. Sonuç, birilerinin adamı diye haberi olmadan delege olanlar bile oluyor. 300 bin kişilik ilçenin belediye başkanı bile delege yapılmıyor. Her seçimde ön seçim olmalı ve tüzükte yazdığı gibi çarşaf liste ile olmalı. Blok liste ve delege avcılığı partiye sürekli kan kaybettiriyor, farkında değil misiniz? Yazılacak şey çok kısa keselim.

Yerel yönetimlerin CHP’de olduğu ilçelerin çoğunda AKP birinci parti olarak seçimlerden çıkıyor. Belediye başkanları anlamsız çekişmelerle iş yapamaz durumda bırakılınca bu sonuç kaçınılmaz oluyor. Hatırlarsanız yerel seçimlerde de belediye başkan adayları yine birileri tarafından dizayn edilmek isteniyor ve yapılıyor da. İlçelerde örgütün, parti üyelerinin istediği ve öne çıkan adaylar değil de, birilerinin istediği adaylarla seçime gidiliyor. Sonrasında belediyeler arasında kavga, döğüş. Şimdi demezler mi adama; “siz daha kendi içinizde anlaşıp bir belediyeyi yönetemiyorsunuz, ülkeyi nasıl yöneteceksiniz?”

Milletvekili aday belirlemesi de örgütten habersiz yapılıyor. Örgütte tanınmayan kişiler aday yapılıyor. Adayların bazıları hariç sahada çalışma yaptıkları pek görülmüyor. İl ve İlçe yönetimleri bazıları hariç ortalarda görünmüyor. Ne yönetimler ne de adaylar halka dokunmasını bilmeden gezip dolaşıyorlar. Hatta bazı örgüt yöneticileri whatsapp üzerinden tolu mesaj göndermekle, sosyal ağlarda resim paylaşmakla çalıştığını sanıyor. Bunlarda yapılacak ama çalışmanın temelinde değil, çalışmaların sonuçlarını bilgilendirme amaçlı yapılacak.

Belediye başkanları sahalarda gözükmüyor. Biz basın olarak süreç içinde eleştirince, “dostlar alışverişte görsün”, diye poz veriyorlar. İş seçim çalışmalarında selfi çektirmek değildir. Birilerine şirin görünmek hiç değildir. İş, adam gibi çalışıp başarıya ulaşabilmektir. Bakın Melih Gökçek’e, adamı görevden aldılar ama adam seçimde tüm gücüyle çalıştı. Gücenmedi, yüksünmedi, partisinin başarısı için çalıştı. Bizimkiler el üstünde tutuluyorlar ama ortalarda görünmüyorlar.

Bir de küsme modası var partide. “Yerimi beğenmedim, sıramı beğenmedim, benim istediğim yönetim olmadı, o varsa ben yokum, ben mi çalışacağım”, gibi abuk sabuk nedenlerle partiye küsüyorlar. Yahu kardeşim sen partiye küsünce işler düzeliyor mu? Kurumsal bir kimlik olan parti seni anlıyor mu? Bırakın bu işleri de gerçekten özveri ile çalışın. Yoksa özveri ile çalışacak ne parti kalacak, ne de seçim yapılacak. Önümüzdeki yerel seçimlerde elinizde bulunan belediyeleri rakiplere kaptırınca anlarsınız. Ama o zaman iş işten geçmiş olacak ve tarihteki yerinizi kötü izlenimlerle alacaksınız.

Bir de şunu söylemek isterim. Siyasi partiler hayır kurumu değildir. Ülkeyi idare etme isteği doğrultusunda kurulurlar ve bu amaç doğrultusunda hareket ederler. “O parti seçime girsin, bu parti barajı aşsın, şu parti bilmem ne olsun”, diye politika güdülmez. Parti kendi programı doğrultusunda hareket eder ve alabileceği en fazla oyu alarak iktidar olur veya olmaya çalışır. Aydın’da başarısızlığın bir sebebi de budur. CHP’den diğer partilere oy kaymasıdır. Bunun için kimse tek kelime etmemiş, hatta kapalı kapılar ardında teşvik edilmiştir.

Herkes kendi evinin önünü süpürmeli, kendi partisi için çalışmalıdır. Sadece yöneticiler değil, her parti üyesi yöneticiymiş gibi çalışmalıdır, köy köy, ev ev. Kendinizi anlatmadan, halka dokunup onu anlamadan başarıya ulaşamazsınız.

Sonuç olarak. CHP Haziran 2018 seçimlerinde başarısız olmuştur. Bu başarısızlıkta herkesin suçu vardır, herkes suçu üzerine alıp ona göre kendini düzeltmelidir. Kimse, “ben üzerime düşeni yaptım”, demesin. Kimse üzerine düşeni yapmamıştır, yapsaydı sonuç bu olmazdı. Önümüzdeki süreçte yerel seçimler var. Normal zamanında yapılırsa 9 ay, erkene alınırsa 5 ay zaman var. Şimdiden durum tespiti yapılıp takım halinde çalışılmaya başlanmalı, yoksa çok geç olabilir.

Yatarak başarılı olan tek canlı tavuktur.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA