Geçtiğimiz hafta içinde İ. M. Gökçek 4 kuşaktır Ankara’lı Mansur Savaş için; “Makedon kökenli, Ankaralı değil”, çıkışı yaptı. Siyasi tarihimiz bu türden ilginç olaylarla doludur. Tarihimizde Mikro veya Makro düzeyde Milliyetçilik hep gündeme gelmiş, farklı hesap beklentisi olanlar bu duygu ve düşünceleri hep kullanmak istemişlerdir. Bu düşünce üzerine siyaset yapmak, çekim merkezi özelliği kazandırmıştır siyasetçilere, elbette iyi veya kötü yönde. Tarihimizden anlamlı bir örnek vermek istedik bu yazımızda. Atatürk örneği bu sığ siyasetin ne aşamada olduğunu gayet net olarak göstermektedir.

Tarih 02 Aralık 1922. İşgal edilen ülkemizin işgalcilerden temizlendiği, yok olmak üzere olan İmparatorluktan yeni bir cumhuriyete hızlı adımlarla ilerlendiği günlerdendi. Meclis'te Mustafa Kemal'e çok sert muhalefet yapan bir grup vardı. Onu “tek adam”, olmakla suçlayan bir grup mebus kendince farklı bir yönteme başvurdu. Yeni dönemde yapılacak seçimlere ilişkin bir kanun teklifi verdiler. Bu kanun teklifinin 14.maddesi sanki sadece bir kişiyi tarif ediyordu.

Bu Madde’de: “Büyük Millet Meclisi'ne üye seçilebilmek için Türkiye'nin bugünkü sınırları içindeki mahaller ahalisinden olmak zorunludur. Veya daire-i intihabiye dahilinde mütemekkin olmak zorunludur. Ondan sonra göçle gelenlerden Türk ve Kürtler iskan tarihinden itibaren beş sene geçmişse seçilebilirler”, demekteydi.

Atatürk askeri görevler ve savaşlar dolayısıyla hiçbir zaman 5 yıl aynı mahalde oturmamıştı. Zaten doğum yeri de Selanik'ti. Bu yasaya göre milletvekili seçilemeyecekti. Peki, bu teklifi veren üç milletvekili kimlerdi? Erzurum Milletvekili Süleyman Necati Bey, Mersin Milletvekili Salahattin Bey ve Canik Milletvekili Emin Bey. Atatürk bu durum karşısında sinirlenmişti. O gün Meclisi yöneten 2. Başkan Doktor Adnan Bey’den hemen söz istedi;

Atatürk konuşmasında;

“Bu tasarı, doğrudan doğruya, beni yurttaşlık haklarından yoksun bırakmaya yönelmiştir. On dördüncü maddesinde yazılı satırları gözden geçirecek olursanız, göreceksiniz ki; Büyük Millet Meclisi'ne seçilebilmek için, ya Türkiye'nin bugünkü sınırları içinde kalmış yerlerin halkından olmak ya da bu seçim bölgelerinden birinde yerleşmiş olmak, göçmen olarak gelmişse yerleşmesi üzerinden en az beş yıl geçmiş olmak şart koşuluyor.

Ne yazık ki doğduğum yer, bugünkü sınırlar dışında kalmış bulunuyor. Herhangi bir seçim bölgesinde beş yıl olsun oturup kalmış da değilim. Doğum yerim bugünkü sınırlar dışında kalmıştır ama bunda benim ne eksiğim, ne suçum var! Bunun nedeni, bütün ülkemizi, darmadağın etmek, yok etmek isteyen düşmanların dilediklerini tam gerçekleştirmekten alıkonamamış olmasıdır. Eğer düşmanlar amaçlarına tam ulaşmış olsalardı, Tanrı korusun, bu tasarıya imzasını koyan bayların memleketleri de sınır dışında kalabilirdi. Bundan başka, bu maddenin istediği koşul bende yoksa aralıksız beş yıl bir seçim bölgesinde oturup kalamamışsam, bu da, yurda yaptığım yararlıklar yüzündendir. Eğer bu maddenin istediği koşulu kazanmaya özenseydim, İstanbul'u kazandırmakla sonuçlanan Arıburnu ve Anafartalar savaşlarını yapmamaklığım gerekirdi. Eğer ben bir yerde beş yıl oturup kalsaydım, Bitlis'i ve Muş'u aldıktan sonra Diyarbakır'a doğru ilerleyen düşmanın karşısına çıkmamaklığım, Bitlis ve Muş'u kurtarmayı gerçekleştiren ödevimi yerine getirememekliğim gerekirdi. Bu bayların istedikleri koşulları kazanmak isteseydim, Suriye'yi boşaltan ordularımızın kalıntısından Halep'te bir ordu kurarak düşmana karşı koymamaklığım ve bugünkü ulusal ant (Milli Misak) sınırlarını o günden çizip gerçekleştirmemekliğim gerekirdi.

Sanırım ki ondan sonraki çalışmalarımı bilmeyen yoktur. Hiç bir yerde beş yıl oturamayacak kadar uğraşıp didinmiş bulunuyorum. Ben sanıyordum ki, bu yararlılıklarımdan dolayı ulusumun sevgisini, saygısını kazandım ve belki bütün İslam dünyasının da gözüne girmiş bulunuyorum. Bütün bu sevgilere karşılık, yurttaşlık haklarımın elimden alınmak isteneceğini hiç düşünemezdim.

Tasarlıyordum ki yabancı düşmanlar canıma kıymak yoluyla bu yönden yararlı olmaktan beni alıkoymaya çabalayacaklardır. Ama hiçbir zaman aklımın köşesinden geçmezdi ki yüce Meclis'te bunlarla bir düşünen iki üç kişi olsun çıkabilecek! Bunun içindir ki şimdi ben anlamak istiyorum. Bu baylar seçim bölgeleri halkının duygularını ve dileklerini mi dile getiriyorlar? Yine bu baylara karşı söylüyorum. Milletvekili olduklarına göre bütün bir ulusun da vekili sayılırlar. Peki, ulus bu baylarla bir düşüncede midir? Benim yurttaşlık haklarımı elimden almak yetkisi bu baylara nereden verilmiştir? Bu kürsüden, yüksek kurulunuza ve bu bayların seçim bölgeleri halkına ve bütün ulusa soruyorum ve karşılık istiyorum”, dedi.

Atatürk'ün konuşması etkili oldu. Kanun teklifi hemen reddedildi. Ve Atatürk’ün Meclis dışına düşme tehlikesini atlatmış oldu.

 Kimi zaman Meclis’te, kimi zaman başkent Ankara’da, kimi zaman Kuşadası gibi küçük bir tatil kasabasında, kimi zaman başka bir yerde. İnsan olduklarını unutanlar insanları ırkına, doğum yerine, diline veya dinine göre ayrıştırmak istiyorlar. Ama bu topraklar üzerinde hepimiz barış içinde yaşayabilir, ortak değerlerimizi artırabilir, huzuru ve birlikteliği sağlayabiliriz. Ama içimizdeki ayrıştırıcıların bu işten vaz geçmesi veya bunların etkisizleştirilmesi şartı ile. Bu ülke, ülkemizin herhangi bir ili veya Kuşadası gibi küçük bir kasabası bile olsa üzerinde yaşadığımız coğrafya hepimizindir. Kimse daha az veya daha çok oralı değildir.

Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur, böyle seviyesiz bir söylem veya davranış asla kabul edilemez bir söylem ve davranıştır. Hele hele halkın bu duygularını seçim gibi kritik bir ortamda kullanmak daha da vahim sonuçlar doğurur ki asla kabul edilemez. Bu aşamada ister Ankara’da, isterse Kuşadası’nda yaşayan insanları öyle veya böyle değil diye yaftalamak, yapacaklarına engel olmaya kalkmak ne kadar basit ve seviyesiz ve sığ bir düşüncedir.

Sevmek, insanların birbirlerine bakmaları değildir, birlikte aynı yöne doğru bakmalarıdır. (Andre Gide)

BAKINIZ:  1)TBMM Tutanakları, 25. Cilt, 149. Birleşim, 02 Aralık 1922, Sayfa: 160-164

                  2) 7 ‘den 70’e Herkese NUTUK, Bölüm; “Meclisteki Karşıcılların Çeşitli Saldırıları”,

                    Sayfa: 847-853

                  3) https://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa24.htm

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!