Diğer bir detay da alanı dolduran kalabalıkta kadınların azlığı İYİ Parti’nin genel başkanı bir kadın olmasına rağmen MHP gibi bir erkek egemen parti olduğunun göstergesiydi.

Sosyal medya ve televizyon tahtını her ne kadar sallasa da bir demokrasi şöleni olan partilerin seçimlerde düzenledikleri mitingler siyasi arenadaki vazgeçilmezliğini koruyor.

Mitingleri düzenleyen partilerin topladığı kalabalıklar seçimlerin kazanacağının işareti olmadığı gibi kaybedeceğinin de bir belirtisi değildir.

Çünkü mitinglerin çoğu insanlarımızın meydanları doldurmadaki cömertliği  --geçmişteki örneklerinde görüleceği üzere- kamuoyunu ve anket şirketlerini yanılgıya sevk edecek mesajlar verebilir.

Bir zamanların müthiş hitabet gücü yanında yaptığı esprilerle insanların dinlemekten zevk aldığı, tek başına bir partiye bedel, devrindeki iktidarların başının derdi, lakabı Anadolu Fırtınası olan Osman Bölükbaşı’nın mitingleri de oldukça kalabalık olurdu.

Ama ne var ki seçimlerde oy vermeye gelince o kalabalığı teşkil edenler başka partilere oylarını verirlerdi. Onun içindir ki, Bölükbaşı mitinglerinde kalabalığı görünce çoğu zaman “harmanınız iyi ama evininiz yani tanelerin doluluğu nasıl,” diyerek serzenişte bulunmaktan edemezdi.

Bölükbaşı’nın mitinglerinden sonra tarihe geçen yanıltıcı kalabalıkların başında CHP’nin 14 Mayıs 1950 seçimleri öncesi İstanbul mitingi gelir.

İsmet İnönü’nün CHP genel başkanı ve cumhurbaşkanı olarak son katıldığı İstanbul mitingi beklenin üzerinde kalabalık geçmişti. Hatta İstanbul valisi aynı zamanda CHP il başkanı da olan Ord. Prof.Dr. Fahrettin Kerim Gökay Saraçhane Meydanı’ndaki yoğunluk karşısında gururlanarak yanındaki Milli Şef İnönü’ye “İşte Paşam İstanbul” sözü tarihe geçmişti..

Ne var ki o mitingden birkaç gün sonra 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimde İnönü’nün partisi CHP İstanbul başta Ülke genelinde seçimi kaybederek iktidara veda etmek zorunda kalmıştı.

12 Eylül İhtilalının ardından 1983 yılında yapılan genel seçimlerde devrin parti liderlerinden biri Şanlıurfa’da kürsüde konuşmaktadır, gazetecilerden biri büyük bir coşkuyla onu alkışlayan vatandaşa “hangi partiye oy vereceğini” sorar.

Ondan aldığı cevap ilginçtir, konuşan liderin partisine değil de ötekine oy vereceğini söyler vatandaş. Bunun üzerine hararetli alkışlamasının nedeni sorunca da:” Ne edek şehrimizin misafirdir, gönlü hoş olsun”,der.

Demem o ki, vatandaşın alkışlaması da meydanları doldurması da bir partinin ya da adayın seçimi kazanacağının garantisi olmadığı gibi kaybedeceğinin de işareti değildir.

Öyleyse mitingler niye yapılıyor, bunca emek niye harcanıyor, bunca masraf niye yapılıyor diyenleriniz olacaktır elbet…

Birinci amaç rakibin moralini bozmak, güvenini sarsmak, ikincisi verdiği mesajlarla kendi seçmenini bir arada tutmak, safları pekiştirmek üçüncüsü de mesajlarını TV ve  diğer iletişim kanallarıyla daha geniş kitlelere iletmektir.

***.

Aydın’da ilk mitingi bu sezonda Yeşil Sol Parti yaptı. Ardından ruh ikizi ancak farklı ittifaklarda yer alan Milliyetçi Hareket Partisi ve İYİ Parti Aydın seçmenin karşısına çıktı.

Her hangi bir erteleme olmadığı takdirde 9 Mayıs Salı günü Cumhur İttifakı adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan miting için Aydın’a geliyor..

Son olarak da Çarşamba günü Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu Aydın’daki demokrasi şöleni mitinglerin başını bağlamış olacak.

***

Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’nin “14 Mayısta Aziz Milletim sıra sende “ temalı mitinginde görünen kadarıyla paydaş Ak Parti’den belirgin bir katılım desteği yoktu. O nedenle birinci sıra adaya da tepkinin bir sonucu mitinge katılım normalin altında kaldı.

Mitingin bu parti hakkında ortaya çıkardığı diğer bir gerçek de eskisi kadar Ülkü Ocaklarından partiye taze güç gençlerin yetişmediğidir. Bunu alanı dolduran partililerin yaş ortalaması da gösteriyor.

Bu partideki tek değişiklik ise genel başkan Devlet Bahçeli’nin ilerlemiş yaşına rağmen eski monoton konuşma stilinin yerini soru-cevap metodunun almasıdır.

Yoksa genelde her zamanki gibi konuşması merkeze devleti ve onun güvenliğini alan içerikteydi.

Sert de değildi, konuşmasında “seçimlerin demokratik olgunluk içersinde gerçekleşmesini diliyorum,” dedi.

Ağırlıklı olarak HDP üzerinden CHP’ye ve İYİ Parti’yi hedef aldı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy istedi.

***

Devlet Bahçeli’den bir gün sonra da İYİ Parti lideri Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş Aydın’daydı.

Nasıl ki, MHP mitingine ittifak ortağı AK Parti’nin katkısı sınırlı olduysa İYİ Parti mitingine de ittifak paydaşı CHP’nin katkısı da pek olmadı. Az sayıdaki CHP’li de Mansur Yavaş’ın konuşmasının ardından alanı terk etti.

Çoğu CHP’li alana girmek yerine mitingi tel örgünün dışından izledi. Buna neden olarak da bir CHP’li İYİ Parti il başkanı Recep Taner’in gazetelerde yer alan Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeyecekleri yorumlarına yol açan konuşmasını gösterdi.

Ayrıca konuyu görüştüğümüz İYİ Partili bir yetkili de yaptığı tespitte Recep Taner’in parti değiştirdiğini ancak dönüşümü gerçekleştiremediğini yani MHP kotlarıyla siyaset yapmaktan İYİ Parti kimliğini ne kendinde ne de partide bir türlü oluşturamadığını söyledi.

Devamında da yoksa bu miting eğer birinci sıra adayı partiye emeği geçen teşkilattan birisi olsaydı CHP katkısı olmadan da bir gövde gösterisine dönüşebilirdi, dedi.

***

İYİ Partili konuklara kısa bir hoş geldiniz konuşması yapmak amacıyla platforma çıkan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu başkan olmasının da ötesinde CHP il başkanı da olduğunu gösterdi.

Diğer bir detay da alanı dolduran kalabalıkta kadınların azlığı İYİ Parti’nin genel başkanı bir kadın olmasına rağmen MHP gibi bir erkek egemen parti olduğunun göstergesiydi.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı sade ve içten konuşmasıyla kendini izleyenlere millet tarafından Cumhurbaşkanlığı adaylığına boşuna layık görülmemiş dedirtti.

En çapıcı cümlesi de “Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın seçim gecesi için “Ya şampanya patlatıp kutlayanlar olacak ya da alnını şükür için secdeye değdirip şükredenler olacak,” sözüne yaptığı gönderme oldu.

Mansur Yavaş bu söze karşılık “Biz seçimi kazandığımız gün parti rozetimizi çıkardık akşamı da şampanya patlatmak yerine ertesi gün Hacı Bayram’da kıldığımız sabah namazından sonra göreve başladık” dedi.

Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ınSiyasetteki tatlı rekabetin husumete dönüşmesine izin vermeyelim,” sözünü hatırlatarak “Birden bire bir günde şefkate büründü,” dedi.

***

Meral Akşener ise esprili konuşmasında Devlet Bahçeli’nin aksine MHP’nin adını anmadı. Ancak Sinan Ateş’in katillerini bulmak bizim boynumuzun borcudur, sözünü Aydın’da da tekrar etti.

İktidar oldukları takdirde bu güne kadar hiçbir siyasetçi tarafından gündeme getirilmeyen Adnan Menderes’in kabrini ailesinin de oluru olursa Çakırbeyli’ye nakil sözü verdi.

Çiftçilere yönelik destekleme paralarının ürün ekiminden önce ilan edileceğini yarısının hasat öncesinde yarısın da hasat bitiminde ödeneceğini söyledi.

Hizbullah örgütü tarafından katledilen Gonca Kuriş üzerinden “Ey Erdoğan sağ elinde Gonca Küriş’in katilleri var” sözleriyle AK Parti- Hüda Par işbirliğine gönderme yaptı.

Cumhur İttifakı’nın yerlilik ve millilik iddialarına da “Bir Abi İstiklal Marşını kâğıttan bile okuyamıyor, o derece milli bu Abi “bunlar işgalci güçler,” diyor, sen kimsin, onlar istiklal mücadelesi verenlermiş, diyerek yanıt verdi.

Daha sonra da Bekir Bozdağ’ın geçmişte muhalefetin örgüt suçlamasına karşı Meclis kürsüsünden yaptığı Fethullah Gülen ile ilgili” Muhterem Hoca Efendi” savunmasını hatırlattı.

Ve bu seçimin muhalefet açısından sloganı haline gelen “Bir oy Kemal’e, bir oy Meral’e” diyerek sözlerini bitirdi.