Yeter ki yeni rektör insanları sağcı, solcu, İslamcı, milliyetçi, laik ayrımına tabi tutmasın, aralarında her görüşe saygılı olmak kaydıyla bir üniversitenin bunların hepsi olduğunu akademi camiasına ve öğrenci kitlesine uygulamalarıyla gösterebilsin.

Merakla beklenen atama gerçekleşti ve 16 Ocakta süresi dolan Osman Selçuk Aldemir’in yerine Adnan Menderes Üniversitesi rektörü, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi rektör yardımcısı, hukukçu Prof.Dr. Bülent Kent oldu, hayırlı olsun.

 Onun ilk tercihi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi idi. ADÜ’nün ikinci tercihi olması YÖK nezdinde sorunlu üniversiteler arasında yer alması ve Sayın Rektörün de bu durumdan bilgisinin olduğuna yorumlanabilir.

Atama Adnan Menderes Üniversitesi dışından olunca yeni rektörün gerek kimliği gerek dünya görüşü akademik camiada ve üniversite çalışanlarında merak konusu oldu.

Atama duyulur duyulmaz Adnan Menderes Üniversitesi ile ilgili görüşlerini ilk yayınlama başarısına imza atan Aydınpost’ta yer alan “Sivil toplum örgütleriyle beraber inşallah güzel işler yapacağız,”cümlesi dikkatleri ilk çeken konu oldu.

Nedeni de cümlede geçen sivil toplum örgütlerinden kastedilen dini dernek ve gruplar mıydı, yoksa meslek odaları, vakıflar ve diğer sivil toplum kuruluşu denekler miydi?

Merak edenler haksız da değiller çünkü müritlikle müdürlük bizim kültürümüze göre bir arada yürümez, müritlik naifliği, müdürlük ise yerine göre sertlik ve gaddarlığı gerektirir.

Akıllara takılan bu soru yanıtını devir-teslim törenindeki konuşmada kurduğu mealen “Adnan Menderes Üniversitesini akademisyenleriyle ve bütün çalışanlarıyla iyi bir noktaya taşıyacağız,” cümlesinde buldu.

Aynı cümle Üniversite Senatosu Üyeleriyle tanışma toplantısında da tekrarlanınca, kastedilenin dini dernekler ve grupların olmadığı  “şimdilik” açıklığa kavuşmuş oldu.

Şimdilik kaydını düşenlerin buna duydukları neden de başlangıçta bu tür verilen sözlerin uygulanmasında sıklıkla ağzı sütten yananların yoğurdu üfleyerek yemek zorunda kalmasıdır.

İkinci bir merak konusu ise hukuk fakültesi bulunmayan bir üniversiteye dışarıdan hukukçu bir rektörün atanmasıdır.

Gerçi bu atamanın benzerleri yok değildir. Son zamanlarda örnek alanı veterinerlik olan bir öğretim üyesinin bir ilahiyat fakültesine, branşı İlahiyat olan bir öğretim üyesinin de bir hukuk fakültesine dekan atandığına sıkça şahit olunmaktadır.

Artık günümüzde önemli olan branş uygunluğundan daha çok ekip çalışmasıdır ki, bu sisteme göre rektörler ya da dekanlar şirketlerin tepe yöneticisi konumundadırlar.

Ancak Adnan Menderes Üniversitesine alanı idari hukuk olan bir öğretim üyesinin rektör atanmasının tesadüfi olmadığını, bilinçli bir tercih olduğunu düşünüyorum.

Gerekçesi ise son iki dönem yaşananlardır. YÖK’e intikal eden şikâyetlere bağlı olarak haklarında en fazla idari soruşturmayla Adnan Menderes Üniversitesi’nin ilk sıralarda yer alması olabilir.

YÖK’ün hem buna neden teşkil eden kutuplaşmaya son vermek hem de şikâyetlerin önünü kesmek, devamı halinde de olayı yerinde çözmek için çareyi alanı idari hukuk olan bir rektör atamada bulduğu söylenebilir.

YÖK bu konuda haksız da değildir.

Son birkaç dönemdir Adnan Menderes Üniversitesi’nde devlet yani üniversite- siyaset dengesi konforlarını bir sonraki seçimde de yenilemek isteyen rektörlerin siyasetçiden medet ummalarına bağlı olarak bozuldu ve olay seçilenle, seçilemeyen arasında kan davasına dönüştü.

Öyle ki, eski yeni rektörler arasındaki kavga siyasetçiler arasındaki çekişmeyi aratmadı. Bu durumu koltuk kapmada ya da ranta çevirmede mahir olan kifayetsiz muhterislerin tarafları kışkırtması sonucu alevlenen kavgadan da en büyük zararı gören de üniversite oldu.

Nihayetinde Adnan Menderes Üniversitesi’nde işler şirazesinden çıktı, ipin ucu kaçtı, öyle olunca da at izi,it izine karıştı.

Oysa devlet bireysel akıl yerine hukuk, adalet, hakkaniyet, şeffaflık, ehliyet ve liyakatin bileşimi demek olan devlet aklıyla yönetilir. Yani yönetim demek her kulun ve tüyü bitmedik yetimin hakkını teslim etmek, kısaca Sezar’ın hakkını Sezar’a, İsa’nın hakkını İsa’ya vermektir.

Bunu gerçekleştirmede birinci şart da yöneticinin dostunu ve hasmını belirlemede devleti ölçü almasıdır ki, bunu yapabilmek gerçek devlet adamlarının işidir.

Aksi takdirde devlet aklının olmadığı bireysel hırs ve egoların egemen olduğu devlet kurumlarında tıpkı Adnan Menderes Üniversitesi’nde olduğu gibi kutuplaşma, kargaşa ve bunlara bağlı şikâyetlerin önü ardı kesilmez.

ADÜ’de yaşanan bu olumsuzluklar alanı hukuk olan Prof.Dr. Bülent Kent’in ADÜ rektörlüğüne atanmasının özel bir nedeni olduğu tezini güçlendiriyor.

Adnan Menderes Üniversitesi için söz konusu olan sorunlar ama büyük ama küçük her yerde vardır ve sorunların varlığı biraz da aşılmak içindir.

Şüphesiz yeni Rektör Bülent Kent karşılaşacağı sorunları çözmede doktorasını yaptığı ülke Almanya Ekolü’nden gelmesinin de faydasını görecektir.

(Alman toplumundaki gelişme enerjisinin arkasında Protestanlığın Luther’den sonra ikinci büyük temsilcisi J.Calven’in çok çalışma, ölçülü tüketme ilkesine dayanan üretme ve iş disiplini ile modern çağın en büyük filozofu olarak bilinen Kant’ın ödev ahlakındaki kategorik impereratif yani ahlaki buyruğun/kuralın hiçbir şartta ihlal edilemeyeceği ilkesine dayanan ahlaki disiplini olduğu söylenir ki Alman eğitimi bu iki çizgiyi ödünsüz şekilde uygular.)

Yeter ki, yeni rektör gerek devir teslimde yaptığı konuşmada gerek senatörlerle düzenlediği tanışma toplantısında personele verdiği güveni kapısını herkese açık tutarak ilerleyen süreçte de devam ettirebilsin.

Yeter ki, insanları sağcı, solcu, İslamcı, milliyetçi, laik ayrımına tabi tutmasın, aralarında her görüşe saygılı olmak kaydıyla bir üniversitenin bunların hepsi olduğunu akademi camiasına ve öğrenci kitlesine uygulamalarıyla gösterebilsin.

Yeter ki, sorunların hallinde devlet aklını yani hukuku, adaleti, hakkaniyeti, şeffaflığı, ehliyet ve liyakati ilke edinebilsin, o takdirde sorunlar ne kadar büyük ve çetrefil olursa olsun çözümü kolay olacaktır.

Sözün özü Aydın’ın ve Adnan Menderes Üniversitesi’nin yeni rektörü Prof.Dr. Bülent Kent’ten beklentisi tam bir devlet adamlığıdır. Bizden iletmesi ne de olsa elçiye zeval olmaz.

Hocamıza, Aydın’ımıza ve Adnan Menderes Üniversitemiz camiasına hayırlı olsun.