Türk ulusu yıllarca süren Balkan ve 1.Dünya Savaşlarından yorgun ve bitkin çıkmış, Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalamıştı. Mütarekenin 7.maddesine göre; Anadolu çeşitli bahanelerle işgal ediliyordu. 15 Mayıs 1919 Perşembe günü İzmir, 27 Mayıs 1919 Salı günü Aydın, 4 Haziran 2019 Çarşamba günü ise Nazilli işgal edildi. Dünyayı titreten 600 yıllık imparatorluk yok olmak üzereydi. Halk perişan vaziyetteydi. Bu kargaşa ve işgal ortamında halkın içinde bir takım kıpırdanmalar vardı. Yörük Ali Efe, Yüzbaşı Ahmet Bey ve birkaç arkadaşıyla bir şeyler yapabilmek düşüncesiyle Çine’de bir araya gelmişler, canla başla çalışıyorlardı. İşgalden birkaç gün sonra Yörük Ali Efe Müfrezesi Çine Yağcılar Köyünde 17 kişi ile mücadele kararını aldı. Hemen harekete geçerek 1 Haziran 1919 günü Yenipazar’ın Donduran Köyüne geldiler. Uğradıkları yerlerde topladıkları gönüllülerle müfrezenin mevcudu 60 kişiye ulaşmıştı. 15 Haziran’ı 16 Haziran’a bağlayan gece Donduran’dan yola çıktılar.

Malgaç Baskınında efeler, askerler ve köylüler bir olmuşlar ve hepsi de zeybek kıyafeti giymişlerdi. Baskına, Yüzbaşı Ahmet Bey, Topçu Mülazımı Şükrü Bey (Şükrü Oğuz Alpkaya), Mülazım evveli Kadri Bey, Piyade Mülazım evvel Hasan Zekai Bey, İhtiyat Topçu Mülazım Necmettin Bey, Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Habibin Ali Efe, Gurbetin Ali Efe, İsabeylili Ese Efe, Orhaniyeli Kara Durmuş Efe, Sancaktarın Ali Efe, Dokuzun Mehmet Efe, İmamköylü Çete Ayşe Efe, Mesutlulu Mestan Efe, Adagideli Âlim Efe, Kütahyalı Recep Çavuş, Tavaslı Teke İmam Oğlu Mustafa, Mergümeli Ali ile birlikte Asaf Gökbel, Asteğmen Necmettin Bey, Giritli Memduh Bey, Kınalı Dokuz Efe, Gülbayram gibi gönüllüler, zeybek ve kızanlar da katılmıştı. İnançları tamdı.

Gece saat 02.00’de Menderes nehrinden sallarla karşıya geçip Sultanhisar-Atça arasındaki demiryolu hattına vardılar. Teğmen Zekai Bey, Malgaç Demiryolu köprüsünün ayaklarına dinamitleri yerleştirirken birkaç zeybekte telgraf tellerini kesmişti. Büyük bir gürültü ile patlayan dinamitler demiryolu köprüsünü tahrip etti. Bu patlamadan birkaç dakika sonra Atça’da sahur topu atılmıştı. Bu sahur topu, şaşırtmaca görevini de yerine getirmişti, Yunan askerleri köprünün uçurulması için patlatılan dinamit lokumlarını sahur topu sanmışlardı. Malgaç köprüsünün hemen doğusunda köprüyü korumak için çavdar tarlasında bulunan 20 kişilik Yunan müfrezesi vardı. Yunan askeri, demiryolu tarafı açık olmak üzere cepheden Yörük Ali Efe ve kızanları ile Teğmen Zekai ve Yüzbaşı Ahmet Bey sağ kanatta Kıllıoğlu Hüseyin Efe ve arkadaşları, sol kanatta Asaf Gökbel, Asteğmen Necmettin ve Giritli Memduh Beyler olmak üzere 3 taraftan sarıldı. İlk ateş, Kıllıoğlu Hüseyin Efe tarafından açıldı. 20 Yunan askerinin hepsi orada yok edildi. Sultanhisar’dan koşup gelen Yunan askerleri, karşılarında efeleri görünce ya silahlarını bırakıp kaçmışlar, ya da canlarını vermişlerdi. Toplam en az 33 Yunan askeri öldürülmüştü. Yörük Ali Efe müfrezesinden sadece Çineli Tahtacı Memiş adlı zeybek yaralanmıştı.

malgac-baskini.jpg

Bu baskın sonunda karakol tamamen imha edildi. Yunanlılardan makineli tüfek, silahlar, cephaneler, erzaklar ve diğer eşyalar ele geçirildi. Müfreze, baskını yaptıktan sonra süratle daha kuzeye, Uzunlar Köyüne çekildi. Malgaç Baskını ile işgal ordusuna Aydın Ovasında unutamayacağı bir ders verilmişti. Kazanılan başarı, zeybeklerin cesaretini artırmıştı. Yunanlıları ise telaşlandırmıştı. Yunan kuvvetleri panikleyip Nazilli’yi işgal eden güçlerini geri çağırmışlardı. Batı ve Güney Anadolu’da düzenli, bilinçli, planlı ve milli şuurla düşmana yapılan ilk baskın olarak kabul edilen bu baskın yerel direnişin örgütlenmesinde ve giderek ulusal direnişe dönüşmesinde öncü rol oynadı.

Bu baskın bölgede üç yıl boyunca sürecek ve zaferle sonuçlanacak Yunan işgaline karşı direnişinin fitilini ateşleyen ilk baskındır. Yörük Ali Efe ve kızanları tam 100 yıl önce batı cephesinde kurtuluş hareketini alevlendirip, umudu kırık olan Türk Milletini direnişe karşı ümitlendirmiştir. Malgaç Baskını ile ülkesini seven, vatanı için, milleti için yürekleri çarpan insanlar, bize bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü adeta hediye etmişlerdir. Ülkenin geleceği için Yörük Ali Efe ve kızanları bu yürekli mücadelede “biz de varız” demişlerdir. Eğer Malgaç Baskını olmasaydı Yunan işgali çok daha hızlanacak, belki de Kuvayı Milliye’nin oluşumu tamamlanamayacaktı.

100 yıl önce yapılmış bir baskını anlatarak yapmak istediğimiz; dört cephede işgal kuvvetleriyle ölümüne çarpışan, işbirlikçi ve vatan hainleriyle uğraşan, vatan uğruna gözünü kırpmadan kendini ateşe atan, efesi, askeri, kızanı, köylüsü, tüccarı, din adamı, aydını, kadını, çocuk çoluğuyla topyekûn bir mücadelenin asil ve soylu duruşunu hatırlatmaktır.

16 Haziran 1919 tarihi, Aydınlı vatanseverlerin istiklalini kazanmak uğrunda girişilen uzun ve yorucu mücadelenin başlangıç tarihidir. Yörük Ali Efe ve arkadaşlarının emperyalizme meydan okuduğu bir tarihtir. 16 Haziran tarihi Aydın’dan başlayan bağımsız yaşama isteğinin Türk ulusunun emperyalizmin kıskacından kurtulacağı günün başlangıcıdır. 16 Haziran “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyen Kuvayı Milliyecilerin günüdür.

Gerek Malgaç Baskını, gerekse Kuvayı Milliye'nin bu topraklarda başlaması ilimiz için ne kadar önemli ise Aydın'da Kuvayı Milliye Müzesi'nin olmaması aynı oranda utanç vericidir. Gerek Valilik, gerekse belediyeler bu müzenin yapımına önem vermeli, bu utancı ilimizin üzerinden silmelidirler.

Ayın altında kağnılar gidiyordu.

Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.

Toprak öyle bitip tükenmez,

Dağlar öyle uzakta,

Sanki gidenler hiçbir zaman

Hiçbir menzile erişmeyecekti.

N. Hikmet Ran (Kuvayı milliye Destanı)

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!